bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 63,964.14 1.57%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,310.24 6.01%
bnb
BNB (BNB) $ 600.55 1.23%
solana
Solana (SOL) $ 144.24 6.22%
xrp
XRP (XRP) $ 0.523124 0.63%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.475093 3.44%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.150395 2.91%

Dolara Endeksli Mevduat’tan Ötesi

Bu yazıda kopukluk olmaması adına bir önceki makalemde belirttiğim görüşlerin bir kısmını, ilk bölümde tekrar edeceğim. Asıl stratejik hamleler konusundaki görüşlerim ise yazının ikinci bölümünde yer alacak.

Dolar/TL’nin 18’i aşması Türkiye’yi dönülmez bir noktaya sürüklüyordu. Ticaret ve üretim tamamen durabilir, döviz kurunda “kopma gitme” durumu yaşanabilirdi. “Bir An Önce İstikrar Şart” başlıklı yazımda belirttiğim gibi acil ‘bir şeyler yapılmalıydı.

Yapıldı da. Akıllara gelmeyen 70’lerden kalma bir yönteme gidildi. Yönetim, Dolara Endeksli Mevduat (DEM) uygulaması getirdi. Dolar/TL 18 üstünden sert bir şekilde 10,20’lere kadar geriledi. Şüphesiz Türk Lirası şu an dolara karşı bir zafer kazandı. Ancak savaşlar tek bir muharebe zaferi ile değil genel stratejik güç dengesi ile kazanılır. Örneğin 1. Dünya Savaşın’da İngilizlere karşı Irak’ta muhteşem Kut-ül Amare Zaferi’ni kazandık. Ancak genel strateji de Almanya’nın yanında savaşa girdiğimiz için aslında sonuçta kaybetmeye mahkumduk.

Bugün dünyanın parasal genel stratejik durumu nasıl? Bilgi ekonomisi, fabrika tipi merkezi üretim ekonomisinin yerini alıyor. Avrupa, ABD, Japonya ve Rusya gibi eskiden sanayileşmiş ülkelerde fabrikalar sökülüp Çin, Vietnam, Bangladeş ve benzeri ucuz emek ülkelerine götürüyor. Bilgi ekonomisinin yayıldığı ABD’de Apple’ın yazılımları üretiliyor. Ancak aynı ABD bu markanın telefon, tablet, bilgisayar parçalarını kendi ülkesinde üretemiyor. Böylece çok ünlü şirketler bile zombi haline geliyor, kazançları borçlarının faizini bile ödeyemiyor. Eski ekonomilerin üretim bölümleri çöküyor. Büyük merkez bankaları bu çöküşü durdurmak için mecburen inanılmaz oranda para basıyor. Böylece tüm dünya ülkeleri çok ya da aşırı enflasyona sürükleniyor. Türkiye ise dış politik baskılar, yönetimsel hatalar vs ile bu enflasyonu aşırı boyutta hissediyor.

Bu stratejik genel çerçeveye göre Türkiye’nin duruşu şöyle olmalı:

1- İlk olarak enflasyona yol açan sınırsız basılan paralardan kaçınmak. Bir başka deyişle: Merkez Bankası rezervine sınırlı parasal varlıklar doldurmak. Yani: Altın, Gümüş, Bitcoin ve blokchain alanında gerçekten önemli işler yapan sınırlı altcoinleri kasaya koymak. 2018 Ağustos ayında bir tweet atmış ve bu politikayı önermiştim. O dönemde Bitcoin 6800 dolarlarda işlem görüyordu. Bu yıl 10 kattan fazla artışla 69000 dolar seviyelerini gördü. Belki buraları da aşacak. Sadece bu politika bile Türkiye’nin döviz-rezerv-enflasyon sorunlarını önemli ölçüde çözebilirdi.

Aslında Türkiye dolar rezervlerinin büyük bir kısmını daha önce altına çevirdi. Kendi dijital parasını yapıyor ve altına endeksli blockchain parası BİGA’yı da geliştirdi. Ancak bunlar yeterli değil. Rezervlere mutlaka Gümüş, Bitcoin ve Altcoinler de eklenmeli.

2- İkinci yapılması gereken şey, Türkiye ekonomisinin katma değerli ürün üretimini arttırmak. Enflasyonun ve döviz sorununun arkasında cari işlemler açığı var. Yurtdışından elde ettiğimiz döviz yurtdışına ödediğimiz dövizden az. Enerji kaynaklarımız yok. Özellikle enerji için yurtdışına döviz ile ödeme yapmak zorundayız. Bu durumda cari işlemler dengesinin artıda olabilmesi için yüksek katma değerli üretim yapmalıyız. Ama ihracatımızda bu tip ürünlerin payı şu anda sadece %3. Oysa mesela Çin’de bu oran %30’larda.

Öyleyse Türkiye üretimi en son ve en hızlı gelir getiren teknolojik sahalara yönlendirmeli. Bu alanda da hiç çaba yok değil. Özellikle savunma sanayi yatırımları hem yazılım hem maddi üretim anlamında çok önemli başarılar kazanıyor. Elektrikli araç üretiminde TOGG projesi ya da güneş panelleri üretimi için tesis kurulması vb son derece olumlu. Ancak bunlar oldukça yavaş ilerleyen projeler ve sayıları az. Üstelik çalışılan bu alanlarda büyük sermaye grupları ya da güçlü ülkeler çoktan köşe başlarını tutmuş durumda.

Örneğin TOGG projemizin en büyük rakibi Amerikalı Tesla’yı ele alalım. Bu şirket aslında kurulduğundan bu yana zombi. Bazı devlet teşvikleri olmasa kar edemiyor. En büyük teşvik ise Amerikan Merkez Bankası’nın havadan bastığı dolarlar. Goldman Sachs’a göre küresel merkez bankalarının Pandemi döneminde bastığı trilyonlarca dolar değerinde paranın 1 trilyon $’ı küresel borsalara girmiş. Bu miktar son 19 yılda yaşanan girişlerin toplamına eşit. Ve Tesla gibi şirketlerin tek gelir kaynağı borsada hisse senetlerinin yükseliyor olması. Türk Lirası yurtdışında kabul görmediği için bizim böyle bir politika ile TOGG’u desteklememiz pek mümkün değil.

Öyleyse ne yapmalı? Günümüzde en çok katma değer üreten sektör zannettiğimiz gibi elektrikli araç, cep telefonu vs değil: Blockchain teknolojisi. Bilgi ekonomisi fabrika ekonomisinin yerini alırken bu yeni üretim biçiminin otoyolları, demir yolları ya da kanalları açılıyor. İşte Blokchain bu yeni ekonominin veri yollarını açıyor.
Düşünün sanayi ekonomisi ilk ortaya çıktığında kanallara ya da demir yollarına yatırım yapanlar veya bu yollar kenarında arsalar satın alanlar nasıl büyük paralar kazanmıştı. Aynı süreç bugün Blokchain’de yaşanıyor.

Bitcoin 11 yılda 7 centten 50 bin $’a çıkarak 700 bin kattan fazla değer kazandı. Ethereum yaklaşık 4 yılda 75 centten 4 bin $’a tırmanarak 5300 kattan fazla yükseldi. Solana, Avalanche vb. blockchain projeleri 1 yılda 100 kattan fazla değer kazandı.

Bugün milyonlarca personel ve trilyonlarca $ kaynak harcanarak işletilen banka ve borsaların alternatifi olarak kurulan De-Fi projeleri sadece 2 yıl içinde 100 milyar $ kaynak çekti.

Türkiye, kurulu küresel düzenin iş insanları, ekonomistleri, siyasetçileri vb henüz genel olarak uyanmamışken Blockchain’i stratejik sektör olarak seçmeli. Bağımsız blokchainlerin geliştirilmesi için derhal üniversitelerimizde özel Blockchain fakülteleti kurulmalı. Hatta sadece blokchain üzerinde çalışan dünyanın ilk üniversitelerini kurmalıyız. Bunları ve blokchain girişimlerini bir araya getiren Silikon Vadisi benzeri özel ekonomik alanlar oluşturmalıyız.

Blokchain projeleri ve kripto varlıklar için sağlam bir hukuksal altyapı geliştirmeli ve bu alanda uluslararası işler yapacak hukukçuları bir an önce yetiştirmeliyiz.

Genç işsizlik Türkiye’de çok büyük boyutlarda. Herhangi bir şekilde yazılımcı ya da bilgisayar mühendisi olmayan insanlar dahi iki yıl içerisinde blokchain yazılımcısı olabiliyor. Blockchain yazılımcılarına şu an tüm dünyada büyük talep var. Türkiye’de yaşamaya devam edip yurtdışına blokchain yazılım hizmeti vererek ayda 10 bin $ civarı kazanç elde etmek mümkün. Hindistan zamanında yazılımı stratejik sektör olarak belirlemişti. Bugün bakın, bütün büyük Amerikan internet şirketlerinin başında Hintli CEO’lar var. Aynısını blokchain alanında bizim gerçekleştirmemiz mümkün.

İşin özeti, tüm dünyada yapıldığı gibi para basalım mı basmayalım mı ya da faizi arttıralım mı arttırmayalım mı diye kısır bir tartışmanın içinde debelenmek bize sonuçta bir şey kazandırmayacak. DEM – ki bir görüşe göre örtülü bir faiz artışıdır – Türkiye’ye muhtemelen çok da uzun olmayan bir zaman kazandırmıştır. Bu çok kıymetli zamanı stratejik alanda hamleler yaparak değerlendirmek gerekiyor. Aksi halde başladığımız tehlikeli noktaya geri döneriz.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Erkan Öz

Erkan Öz, Siyaset Bilimi ve Gazetecilik eğitimi almasının ardından İHA’da habercilik hayatına başladı. Daha sonra aralarında the Wall Street Journal, Dow Jones Newswires, Al Jazeera ve DHA’nın da bulunduğu ulusal ve uluslararası yayın organlarında teknolojinin dünya ekonomisi üzerinde yaptığı etkileri inceleyen çalışmaları ile tanındı.
https://www.btchaber.com/

Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala