“Önce görmezden gelirler
Sonra gülerler sana
Sonra seninle savaşmaya başlarlar
Ve sonra…
Sen kazanırsın!”
Sosyal medyada sık sık Gandi’ye mal edilen ancak daha sonra ABD’li bir sendika lideri olan Nicholas Klein tarafından 1918 yılında yapılan bir konuşmada söylendiği ortaya çıkan bu güzel özdeyiş, kriptopara camiasının da favorileri arasındadır. Tıpkı bu özdeyişin kimin olduğuna ait gerçeğin er geç ortaya çıkması gibi, Bitcoin konusunda da özellikle ana akım medya tarafından piyasaya sürülen eksik, hatalı veya kasıtlı çarpıtılan haberlere ilişkin gerçeklerin er geç ortaya çıkması da, kaçınılmaz.
Bitcoin’in ilk çıktığı yıllarda yukarıdaki özdeyiş misali medya gelişmeleri görmezden geldi. Sonra hafif alaycı “Bitcoin’in sonu geldi” haberleri başladı ve 12 yıldan günümüze de hala sürmekte. 99Bitcoins.com‘a göre bugün itibarıyla ana akım medyada çıkan haber veya finans uzmanlarına ait paylaşımların sayısı 350’nin üzerinde. Ancak son yıllarda daha propagandist ve Bitcoin’i kötülemeye yönelik haberler çıkmaya başladı. Muhtemelen kavga aşamasına geçildiğini işaret eden bu kara propagandanın temelinde ise, Bitcoin’in bugün geldiği 1 Trilyon doları aşan piyasa değeri ve 100 milyonu aşan aktif kullanıcı tabanı yatmakta.
Peki bunu nasıl anlıyoruz? Gelin bir örnek üzerinden analiz etmeye çalışalım konuyu. Geçenlerde BBC Türkçe’de şöyle bir haber çıktı.
“Bitcoin üretimi için bilgisayarlar tarafından bir yılda harcanan enerji, Türkiye’nin yıllık elektrik tüketiminin yüzde 40’ını aştı.”
Aynı haberin BBC’nin global sitesindeki versiyonundaki başlık ise “Bitcoin Arjantin’den daha fazla elektrik tüketiyor”. Haberin muhtemelen BBC’nin yayınlandığı her dildeki versiyonu, (Türkiye gibi) Bitcoin’in elektrik tüketimini o ülkenin tüketimiyle karşılaştıracak şekilde yerelleştirilmiştir. Bence bu yöntem, her ülkedeki okurun “Bitcoin’in ne kadar aşırı elektrik tükettiğini idrak edebilmesi”, Bitcoin üretiminin aslında çevreci olmadığı ve iklim değişikliğine olumsuz etkilerini akıllara getirmesi nedeniyle son derece zihin açıcı (ki kişisel olarak benim de katıldığım ve çözüm getirilmesini istediğim hususlar).
Haberin detayına baktığınızda ise, konuyla ilgili bir Cambridge üniversitesi araştırmasını görüyorsunuz. Basitçe, dünyada Bitcoin madenciliği yapan kaç adet sunucu olduğunu, günlük ne kadar Bitcoin işlem yapıldığı gibi açık verilerden hareketle Bitcoin’in günlük, aylık, yıllık enerji tüketimi çıkartılmış. Buraya kadar haber gayet anlaşılır.
Ancak bundan sonrası biraz kuşkulu. BBC gibi her ülke okurunun verilen mesajı anlaması için olayı gayet güzel karşılaştırmalı hale getiren ve çevre zararını da hesaplayan bir kuruluştan, mesela, “tüm bunların yanında Bitcoin gibi bir yatırım aracı olarak kullanılan altının üretimi için ne kadar enerji tüketiliyor, çevreye ne zarar veriliyor” gibi soruları da habere ekleyip konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamasını beklemek çok mu fazla olurdu? Veya günlük 250 milyar dolarlık işlem hacmi ile 100 milyon kullanıcıya sahip Bitcoin’in işleyişi ile trilyonlarca dolarlık işlem hacmi ve milyarlarca kullanıcıya sahip finans sisteminin enerji ve çevre açısından karşılaştırmasını yapmak?
Kaldı ki, haberi salt Bitcoin ile çerçevelediğiniz zaman bile “Acaba bu toplulukta çevre dostu yeni nesil çözümler geliştiriliyor mu?” sorusunun yanıtı bile aranmalıydı. (ki bu konuyla ilgili epey olumlu gelişmeler de ve olaya daha ortadan bakan şöyle haberler de var.)
Ancak BBC haberi “nedense” bu kadrajla sınırlanmış ve içinde de “Elektrikli araba üreticisi Tesla’nın Bitcoin’e oldukça yüksek yatırım yapma kararı kriptoparanın çevreye zarar veren imajı yüzünden eleştiriliyor” gibi ilginç cümlelerle de ‘vermek istediği mesaja’ doğru sürüyor okuru.
İçinde yaşadığımız post-truth çağının ana akım medyasında gerçeklere ulaşmak zor olsa da, Bitcoin ya da başka bir konunun karanlıkta kalan kısımları bile er ya da geç ortaya çıkıyor.