NFT balonu patladı mı? Hayır aksine oyun yeni başlıyor. Bir teknolojinin balon olup olmadığını anlamak için sormamız gereken soru şu: “Yatırımcıları mı kendine çekiyor müşterileri mi?” Bir teknoloji müşterileri kendine çekmeye başladıysa artık bir balon değil altını doldurarak büyüyen bir gerçekten bahsediyoruz demektir.
Doğrusunu söylemek gerekirse NFT konusunda da ayı sezonu aslında bu anlamda olumlu geçiyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir rapora göre hali hazırda 30 farklı alanda NFT’ler kullanım senaryolarında yerini aldı. Bunlardan bazıları şu şekilde: Dijital sanat, Koleksiyonlar, Oyunlar, Emlakçılık, Sporlar, Avatarlar, Eglence, Lojistik, Moda Endüstrisi, İletişim Platformları, Biletleme, Sanal Gerçeklik, Tedarik Zincirleri, Fotoğrafçılık, Marka Kimliği, Defi, Turizm, Alan Adları, Politika, Mimari, Sağlık, Kitlesel Fonlama, Dijital İkizler, Yapay Zeka.
Bu alanların her birinde farklı senaryolar geliştiriliyor. Tüm senaryoları bir yazıda ele almak zor fakat yaklaşık 100 sayfalık rapordan bazı önemli noktaları dile getirerek temel yaklaşımlarda NFT’nin sunabileceği kökten değişiklikleri ele almak istiyorum.
Emlakçılık gibi bazı alanlardaki NFT yaklaşımları şu soruyu soruyor: “Eğer fiziksel bir varlığı, ikame edilemez dijital bir varlık ile bağlarsak bu şekilde “ultra güvenli” varlıklara sahip olabilir miyiz?” Belki bu soruyu farklı alanlarda da sorgulayacağız. Sahip olduğumuz fiziksel bir varlığa dair mülkiyetimizi, dijital kopyasıyla güçlendirebilir miyiz?
Bir başka önemli nokta ise spor alanındaki uygulamalarda karşımıza çıkıyor. Sporun ilginç bir yanına öncelikle değinmek istiyorum. Dikkat ettiniz mi, bir takımı desteklemek aslında dağıtık bir organizasyon. Yani, dünyanın bir ucunda bir kişi ben Real Madrid takımını desteklemek istiyorum dediğinde kimseden izin almadan, sahip olduğu maddi varlığa veya fikri arkaplana bakılmaksızın o takımı destekleyebiliyor. Tıpkı bir Bitcoin düğümünün izinsiz bir şekilde ve belli bir varlık ortaya koymadan sistemin parçası olması gibi. Futbol üzerinden gidersek takımını destekleyen kişi de belli bir emek ortaya koyarak bu destekleme sürecini devam ettiriyor. Web1’de takımını destekleyen kişiler arasında bağ çok zayıfken, Web2’de bu bağ güçlendi ve birbirilerine sosyal motivasyon ve yönlendirme gönderen kitle ortaya çıktı. NFT’lerin spor sahasında kullanımlarıyla beraber gündeme gelen ise bu süreci daha demokratik hale getirebilir miyiz? Örneğin NFT sahipleri takımın alacağı bazı kararlara oylama ile dahil olabilir mi ? Örneğin bir oyuncunun transferi, takımın kuracağı sponsorluk bağları vs. İşte bu noktada arkadaki paradigma değişimine ve takım ile taraftar arasındaki bağın çok boyutlu hale gelmesine odaklanalım. Bu nasıl demokratikleşme aşamalarını doğurabilir ?
Benzer şekilde müzik endüstrisinde de köklü değişiklikleri NFT ile yapabiliriz. Fakat futbola göre burada daha farklı bir konu gündeme geliyor: “Kültürel değişim”. Neden mi? Hemen irdeleyelim. Bir müziğin dinleyiciye ulaşmasını dikkatle incelersek, müzisyenin içinde bulunduğu ve baskın olan müzik kültürünün içinden çıkmakta zorlanması ve bunun üretimini etkilemesini görebiliriz. Somutlaştıralım. NFT’ler 1990’larda olsaydı Türkçe rap müziğin doğumu ve büyümesinde nasıl değişiklikler olurdu? Biliyoruz ki o zamanlarda rap gibi farklı bir alanda dair müzik yapmak isteyen kişiler özellikle finansal alanda çok büyük zorluklar yaşadı ve bu bir çok kişi için sürdürülebilir bir üretim sürecinin olmaması ile sonuçlandı. Toparlayalım. Soru şu: “Müziğin finansmanını kolaylaştırıp, üretici ile dinleyici arasındaki bariyerleri NFT gibi bir teknoloji ile yıkarsak bu nasıl kültürel geçişleri doğurur?”
Ayı sezonunun güzel tarafı da bu belki. Gözümüzü ayıramadığımız televizyon bozulunca açıp içini kurcaladığımız gibi gözümüzü alamadığımız fiyat hareketleri yerine kök problemlere odaklanıp insanlığın hikayesine değer katmaya uğraşıyoruz.