Önce ABD şimdi de Avrupa!
ABD’nin S400 bahanesinin yerini şimdi Avrupa’nın Kavala’sı alıyor.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala kararını yerine getirmediği için Türkiye’ye karşı ihlal sürecini başlatma kararı verdi.
“Garez Ateşi” büyüyor.
“Garez Ateşi” videomu YouTube kanalım da izlediniz mi?
İzlemeyenler izlesin, daha iyi anlar anlatacaklarımı.
Peki, dışardan gelen operasyonlara karşı tedbirler mutlaka alınmıştır.
Peki içerdeki operasyonlara karşı tedbirimiz var mı?
Mesela;
Bugün büyük marketlere, gıdacılara ve bankalara kesilen ağır cezalardan sonra, onlar da bu işin rövanşını almak için plan yapmış olabilirler mi?
Toplu işten çıkarmalar, stokçuluk ve tedarik bahanesi, kredi kullandırmama veya parayı istediği gibi kullandırma işleri gibi.
Büyük market ve bankacılık sektörlerinin önleri o kadar açıldı ki şimdi baş edemiyorlar.
O kadar güçlendiler ki şimdi tutamıyorlar.
Adeta ejderha gibi oldular.
Aklımdan çıkmayan desteklerden biri de şu olmuştu;
Sn. Cumhurbaşkanı, her mahalleye 5-10 tane süper marketler açıldığında, her ilçeyeye 5-10 tane avm açıldığında, esnaflar kan ağladığında, küçük esnaflar kapatmak zorunda kaldığında “Siz de birleşin süper market olun, büyüyün” demişti.
Bugün ne oldu?
Savunulan sistem engellenemeyen bir güç olurken, küçük esnaf ya kapattı ya da ayakta durma çabasını sürdürüyor.
Ya “Hal Yasası” ne oldu?
Üreticinin tarlasından 2 liraya alıp toptanda 10 liraya satanlar?
Aradaki 8 lira ne oldu, çözülebildi mi?
Peki, milletin mevduatlarını keyfine göre kullandıranlar, düşük faizli TL yerine TL mevduatlarını döviz yapıp üzerine oturanlar ne oldu?
Tüm işlemleri yaptırdığınız, menkul ve gayrimenkul zengileri bankalar ne oldu?
Sadece para cezaları ile bu iş çözüldü mü?
Neyse biz kendimize bakalım, kendi tedbirimizi alalım ve ona kafa yoralım.
1- Eğer elimize geçen parayı altın veya gümüş yapmazsak, tüm gelir giderimizi altın ya da gümüş olarak hesaplamazsak olmaz (Kaç grama aldım, kaç grama sattım, alırken kaç gram ödemiştim, şimdi kaç gram yapıyor) gibi
2- Katkılı gıdalar stoklanmaz, organik olanlar bilinçli bir şekilde stoklanır
3- Katkılı gıda stoğuna gerek yok çünkü elimizdeki altın veya gümüşün değeri enflasyona denk.
Yani taze almak varken stoğa gerek yok.
4- Mümkün olduğunca mahallemizdeki esnaflardan alış-veriş yapalım ve sahip çıkalım
5- Akraba, komşu veya aile olarak toplu alış-veriş yapalım
6- En güzel tepki ders vermek ile olur, alternatif olarak küçük esnafların halen var olduğunu göstermek gerek
Bundan sonra ki günlerde sınırlı ürün satmak, çoğu ürünlerde yok çekme, personel eksiği gibi operasyonlara hazır olalım.
Bundan sonra ki günlerde yaş sebze ve meyve fiyatlarındaki fahiş fiyatlara hazır olalım.
Bundan sonra ki günlerde ihtiyaç halinde “Nasıl olsa gider bankadan kredi çekerim” düşüncesinin söylendiği kadar kolay olmayacağı günlere hazır olalım.
Yani, içerdeki operasyonlara hazır olalım!
Ülke olarak kaderimiz böyleymiş.
Yüzümüz bir türlü gülmüyor.
Kendimizden başka düşmanımız yok.
Eğer sistem ve kural olsaydı, zamanında adaletli kullanılsaydı bugün bu işlere kimse cesaret edemezdi.
Tarih boyunca yüzlerce hükümet gelirdi giderdi o kural o sistem kalıcı olurdu.
Eğer kuralların ayarları ile oynarsanız, kafanıza göre “Ben yaptım oldu” derseniz, başarısız olursunuz.
Sisteme o kadar bağlı olsaydık, bugün bunları konuşmaya gerek kalmazdı.
Toparlayacak olursam;
Sıradaki operasyon içerden olacak!
İyi haftalar dilerim…
