Elon Musk’ın sosyal medya paylaşımlarını dikkatle takip edenler, onun sadece bir girişimci değil, aynı zamanda teknolojinin bir diplomatı olduğunu söyleyebilir. Son zamanlarda paylaştığı TEKNOFEST mesajı da bu tezi güçlendiriyor. TEKNOFEST, Türkiye’nin havacılık, teknoloji ve uzay teknolojisi alanlarında düzenlediği uluslararası bir festival. Musk, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu festivale davet edildiğinde sadece bir teşekkürle kalmayıp gelecek yıl bizzat katılmak istediğini belirtti.
Musk’ın bu jesti, teknoloji dünyasında büyük bir ilgiyle karşılandı. Bir başka heyecan verici olan konu ise, TEKNOFEST’in kapsamının genişleyebileceği yönündeki beklentiler. Bu kapsamda, Web3 kategorisinin önümüzdeki yıl festivale dahil olması olasılığı gündeme geldi.
Web3 teknolojisinin sunduğu imkanlar düşünüldüğünde, bu destekte projelerin hangi kategorilerde yarışabileceği sorusu akıllara geliyor. Merkeziyetsiz uygulamalar, token ekonomileri, akıllı sözleşmeler ve dijital kimlikler gibi konuların yanı sıra, Web3 teknolojisinin sosyal, ekonomik ve hukuki yönleri de yarışma kategorileri arasında yer alabilir.
İletişim tasarımcısı Mükremin Turhal’ın kısa süre önce yaptığı bir açıklamayı hatırlatalım: “Teknolojik Diplomasi” olarak adlandırabileceğimiz bir kavramın zemini genişliyor. Blokzincir teknolojisi, uluslararası ilişkilerde ve diplomaside de yerini almaya başladı. Eğer bu “teknolojik detayı” göz ardı edersek, uluslararası ilişkilerde büyük bir eksiklikle karşı karşıya kalabiliriz. Ben Turhal’ın önerisini biraz daha kısaltarak Tekno-diplomasi olarak adlandırmak istiyorum. Peki bu başlık altında neler olabilir?
- Teknoloji Transferi ve İş Birliği: Ülkeler arasında teknolojik bilgi ve beceri transferi, yeni dönemde ekonomik büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eder. Bu, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için kritik bir öneme sahiptir. Örneğin, yenilenebilir enerji teknolojileri alanında lider bir ülke, bu teknolojiyi diğer ülkelerle paylaşarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilir.
- Siber Güvenlik İş Birliği: Siber saldırılar, uluslararası ilişkileri tehdit eden bir faktör haline gelmiştir. Bu nedenle, ülkeler arasında siber güvenlikte iş birliği yapılması global bir siber saldırıya karşı koordineli bir yanıt verebilme kapasitesini artırır. Örneğin, WannaCry ransomware saldırısına karşı uluslararası toplulukların birlikte hareket etmesi, saldırının etkilerini azaltmıştır.
- Dijital Ekonomi ve Ticaret: Dijitalleşen dünyada e-ticaret ve dijital hizmetler uluslararası ticarette önemli bir yere sahip olmuştur. Ülkeler arasında dijital ekonomi ve ticarete yönelik anlaşmalar, yeni ticaret yollarını açar ve ekonomik kalkınmayı teşvik eder.
- Inovasyon İş Birliği: Ülkeler, inovasyon ekosistemlerini güçlendirmek için birbirleriyle iş birliği yapabilir. Teknoloji parkları, startup ekosistemleri ve Ar-Ge merkezleri arasında yapılan ortak çalışmalar, yeni teknolojilerin geliştirilmesini hızlandırır.
- Blokzincir ve Teknolojik Antlaşmalar: Mükremin Turhal’ın da vurguladığı gibi, uluslararası antlaşmaların blokzincirle korunabileceği bir döneme doğru ilerliyoruz. Blokzincirin değiştirilemez yapısı, antlaşmalara şeffaflık ve güvenilirlik katar.
Sonuç olarak, Tekno-diplomasi, uluslararası ilişkilerin yeni yüzüdür. Teknolojinin getirdiği yenilikler, diplomatik süreçleri dönüştürüyor ve ülkeler arasındaki iş birliğini daha da kuvvetlendiriyor. Bu yeni dönemde, ülkelerin teknolojik kapasitelerini geliştirmeleri ve birbirleriyle bu kapasiteleri paylaşmaları, küresel sorunlara ortak çözümler bulmalarına olanak tanır.
TEKNOFEST’in kategorilerinin genişlemesi, bu festivali sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın teknoloji gündeminde önemli bir etkinlik haline getirebilir. Elon Musk’ın desteği ve Web3 kategorisinin eklenmesi, festivale global bir boyut kazandırabilir. Umarız, bu öneri karşılık bulur ve TEKNOFEST, teknolojinin sadece uygulama alanlarına değil, sosyal ve diplomatik yönlerine de ışık tutan bir platform haline gelir.
Küçük bir not: Eğer uzay gibi sınır tanımayan ve insanoğlunun henüz tam olarak keşfetmediği bir alanda söz sahibi olmayı planlıyorsak, bu alandaki finansal sistemlerin de bu büyük maceraya ayak uyduracak şekilde yeniden tasarlanması kaçınılmazdır. Bugün karşımıza çıkan geleneksel finansal yapılar, esnemezlikleri ve sınırlı adaptasyon kapasiteleri ile uzayın sonsuz potansiyeline ve beklenmedik senaryolarına cevap vermede yetersiz kalabilir. İnsanlık, sadece fiziksel değil, ekonomik ve finansal olarak da uzayın zorluklarına hazırlıklı olmalıdır. Belki de Musk’ın bir gözünü uzaya diğer gözünü Bitcoin’e çevirmesinin arkasındaki sır da budur.
