Yarın kadınlar günü, öncelikle kadın okuyucularımı saygıyla selamlıyorum. Gerçeklik daima kadınlarda başlıyor, saçmalıklar da onlara gelince illa ki durmak zorunda kalıyor.
Bugünkü yazım gerçeklikler ve sanallıklar üzerine. Şu anda küreselcilerin 2008’den beri sürdürmeye çalıştığı “çökmeyi geciktirme” rejiminin bitişini yaşıyoruz. İçinde olduğumuz günlerde Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı baskın saldırı sonrasında liberalizm, neo-liberalizm veya kapitalizm gibi tabirlerle ifade edilen ideolojinin çökmekte olduğunu açıkça görüyoruz. Ben ve bazı arkadaşlarım bu ideolojinin son zamanlarını yaşamakta olduğunu yıllardır dile getiriyoruz.
Liberalizmin (müsaadenizle bu terimi kullanayım ben de) ateşini kendi yaktığı ve sönmemesi için uzun zamandır o ateşin üzerine attığı kağıt paralarla yangını daha da alevlendirdiği sürecin sonuna gelindi. Bitmekte olduğunu kendileri de bildiği için, bu ideolojiye körlemesine inananlar, liberalizmin bitişini kabul etmektense, dünyanın tüm insanlarının nükleer bir toptan yokoloşunu tercih edeceklerini açıkça dile getirdiler. Evet bu oldu, tüm bunlar geçen hafta yaşandı.
Size bu haftaki yazımda küreselci liberalizmin çöküşünü biraz olsun anlatmaya çalışacağım. Bunu yapmaya başlamadan önce, 30 Ocak günü okuduğum ve sonra kullanmak üzere bir kenara ayırdığım üç paragraflık bir alıntıyı sizlerle paylaşıyorum. Zamanı şimdi geldi.
“İdeoloji, öznenin nesneye yansımasıdır. Gerçeklik kısmen ona boyun eğer, kısmen direnir. Bir ideoloji, eylem ve tepki arasındaki dengeyi koruyabildiği sürece etkilidir. Ancak bir noktada içsel yetenekleri tükenir ve artık gerçeklikle baş edemez, parçalara ayrılır. Bu tam olarak otuz yıl önce SSCB’ye olan şeydi. Bugün Batı’da ve her yerde küresel liberalizmle birlikte bu gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Aynı zamanda Batı, SSCB’nin düşünmediği bir şeyi gerçekleştirmeye çalışıyor – gerçekliği tamamen sanallığa dönüştürmeye, insanlığı dijital alana göç etmeye, mutasyona zorluyor: insanlık ötesi bir proje olarak bulutta bir sürücüye bilinç yüklemekten, insanı makine ile birleştirmeye, genetik mühendisliği ile bilincin Yapay Zeka’ya aktarılmasına çabalıyor. Liberal ideoloji ancak bu şekilde -gerçekliği tamamen dışlayarak ve onu tamamen sanallıkla değiştirerek- bütüncül olabilir ve yaklaşan çöküşü önleyebilir.
Bu arada, liberal ideoloji ile gerçeklik kontrolü arasındaki çelişkiler hızla büyüyor ve sanallığa tam ve geri dönüşü olmayan göçteki herhangi bir gecikme, tüm projenin kesintiye uğraması ve küresel liberal hegemonyanın çökmesi riskini taşıyor. Liberalizmin varsayımlarına göre bugün insanlık, ikincil (endüstriyel) ve hatta daha da önemlisi, birincil (tarımsal) yaşam biçiminin yerini alan üçüncül – hizmet ve dijital – ekonomide yaşıyor. Ancak buna rağmen endüstriyel ve tarımsal faktör önemini kaybetmedi, oysa plana göre kaybetmeliydi.” (Ref-1)
Bu paragraflarda okuduğunuz görüş, yıllardır benim de dile getirmeye çalıştığım bir düşünceyi ifade ediyor. Yazarının yukarıda koyu olarak işaretlediğim kısımda söylediği, “gerçekliği tamamen sanallığa dönüştürmek”, insanlığı “dijital alana göç etmeye ve mutasyona” zorlamak ifadeleri işte bu düşüncenin ürünü.
Metaverse’e göç, mutasyon, sanallığa dönüşmek…
…şeklinde özetleyebileceğim konu, bu paragrafların yazarı Dugin’in açısından bakıldığında tamamen tutarlı. Yani, ideolojik açıdan Batı kampında yer almayan ve küresel liberalizm ideolojisinin karşı kutbunu oluşturan bir Rus düşünürün gözünden bakıldığında, metaverse’e geçiş, dijital alana göç ediş, çöken koca bir liberalist ideolojinin direncinin son dayanak noktası ve lineer olarak bakıldığında gelişim çizgisinin mantıklı bir sonucu.
Bizler ise daha çok küresel liberalizminin merkezinde yer alan para sisteminin çöküşü ile birlikte yaşanan bir seri başka hadiseye odaklanmış durumdaydık. Şu anda kullandığımız para sistemi tabii ki Dugin’in bahsettiği merkezi ideolojinin de besleyicisi ve ona kan pompalayan kalbi durumunda. Ancak Dugin de dahil Rus ideologların kavramadıkları bir gerçek vardı: Merkezi paranın karşı oldukları küreselci ideolojinin bölünmez bileşkesi olduğunu anlamamışlardı. Anlayanlar da Web3 üzerinde alternatif bir sistemin işlemekte olduğunu farketmemişlerdi. Şimdi kendilerinin, daha doğrusu Putin’in tetiklediği yeni gerçeklikle beraber bunu aniden ve hızla anlamaya başladılar.
Paranın bir sosyal teknoloji olduğunu, bir takım bilgisayar ağlarının üzerinde işlediğini biliyorlardı, o yüzden de blokzinciri token’larını ve bitcoin’i de aynı liberalistlerin dayattığı dijital transformasyonun, “mutasyon”un bir parçası sanıyorlardı. Burada yanılıyorlardı ve bizimle de fikir farklılıkları bu noktada oluşuyordu. Ben Şubat ayı başlarında Dugin’in bu paragraflarını sizlere aktarıp aradaki farkı anlatmak istemiştim. Ancak Tanrının eli geçtiğimiz hafta işledi ve bu ayrışım çizgisini sadece Dugin’e değil, tüm Rus vatandaşlarının kafasına çiviyle çizer gibi çizdi.
Artık yeni bir dünyadayız dememin sebebi bu işte!
Bu arada para sistemleri nasıl dönüşüyor (çöküyor)?
Küresel liberalizm, 1991’de Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra geride kalan ülkelere adeta akbaba gibi çöktü. Tüm şirketleri, değerli malları talan etti ve ülkeye tamamen kendi tasarımı olan globalist bir bankacılık sistemi yerleştirdi. Rusya’daki bankacılık sistemi bizim ülkemizdeki gibi ulusal, yani globalist ellerin uzağında işleyen mekanizmaların hepsine sahip değil. Bu ülkenin halkı bizim halkımız gibi KOBİ ağırlıklı bir ticari-ekonomik yapıda da değil, adeta tüm ülke paradan az anlayan, fazla sorgulamadan maaşını alan devlet memurlarından oluşuyor.
Belki de bundan dolayı, Batılılar, Rusya üzerinde uygulamaya başladıkları yaptırımlarla beraber kendi para sistemlerinin de çöküşünü adeta bir bumerang etkisi ile başlatmış oldular. Swift sisteminden çıkmaya zorlanan Rus bankaları ve şirketleri birdenbire uluslararası ticaretlerinde faturalarını dolarla kesmenin ne demek olduğunu idrak ettiler. Bugüne dek mesela bizden, Türkiye’den bir ürün satın aldıklarında illa ki dolar faturası kesmemizi istiyorlardı. Ödemeler aracı bankalar üzerinden ABD doları ile yapılıyordu. Bunun global ticaretin normal bir sonucu olduğunu düşünüyorlardı. Yani, Rus şirketleri ve insanları kendilerini küreselci liberalizmin bir parçası olarak görüyorlardı. (Acı bir haberim var, aynı yanlışı Türk insanı da yapıyor, bize de benzer bir acı ders gelebilir, hatta geldi bile sayılır). Hem Rus şirketleri hem de onlara mal satan ya da onlardan mal alan Türk firmalarının bir hafta içinde öğrendikleri acı ders şu oldu: Kullandığımız yeşil dolarlar ve onların üzerinden aktığı Swift boruları meğerse bize ait değilmiş, kiralıkmış. İşte bu kadarını biz de söylüyorduk bunca senedir, ama şimdi realite herkese dank etti. Ukrayna saldırısı sonucunda dünyada bir fay hattı kırıldı ve insanlar yeni gerçekliğe uyandılar.
Fiat paralar bundan sonra bu fay hattının kırılan taraflarından birinde kalacak, diğer tarafta ise varlığa endeksli blokzinciri token’larıyla yeni bir hayat ve yepyeni bir dünya ekonomisi kurulacak. Türkiye de buğdayını, gazını Rusya’dan token ile alacak, Rus turistleri Antalya’da otellere turizm token’ları ödeyecek, otomobil yedek parçalarını artık bizden token ile alacaklar. Buradan gidilecek nokta, Avrasya ülkelerinin, ve hatta Afrika’nın, kendi aralarındaki ticarette blokzincir ve web3 teknolojilerinin geniş çaplı kullanımını zorlamak ve geliştirmek olacak.
Sonuç ve özet:
Rusya’ya gelen yaptırımlarla beraber dünyada bugüne dek sallanmakta olan diş düştü ve yeni bir çağ başladı. Artık küresel liberalist ideoloji ve onun merkezi fiat paralarının biz insanlara ait olmadığını acı bir dersle öğrenmiş olduk. Bu dersi almaya direnmeyenler eğri oturup doğru düşünecekler, yıkılmakta olana alternatif bir ödemeler ve ticaret sisteminin tüm dünya için gerekli olduğunu idrak edecekler.
Not: Yukarıda biraz değindiğim, insanların metaverse’e ve dijital dünyaya geçiş hadisesini de gelecek yazımda ele alacağım ve bunun da medyada ve etraftaki promosyon yazılarında beklendiği gibi gerçekleşmeyeceğini nedenleriyle anlatacağım.
Referans:
1) Alexander Dugin, 30 Ocakta Nezygar isimli telegram grubuna yazdı bunları. Ben Rusça aslından dilimize çevirdim. Dugin, Uluslararası Avrasya hareketinin lideri sayılan bir yazar ve düşünür.