The Economist Dergisi, 18 Eylül tarihli sayısının kapağına “Tavşan Deliğinden Aşağı: Merkeziyetsiz Finansın Çekici Vaatleri ve Tehlikeleri” başlığı ve bir “Alice Harikalar Diyarı” görseliyle, DeFi (Merkeziyetsiz Finans) konusunu taşımış. Seçilen hikâyenin popülerliği ve bir çocuk kitabı olmasından öte Alice’in maceralarının içerdiği düşünülen metaforların, sembollerin ve anlamların onlarca yoruma, çalışmaya kaynak olduğu düşünüldüğünde, yaratılmak istenen algı ve benzetme anlamında her kesimin dikkatini çekecek bir kapak olduğu aşikâr.
DeFi’ın çekici ama tehlikelerle, bilinmezliklerle dolu bir çukura benzetilmesi ilk bakışta kriptonun uzak durulması gereken maceraperest bir yapısı olduğunu ima ediyor. Simgeler ve temsil ettikleri tek tek yorumlanmaya çalışıldığında da kripto ve DeFi dünyası adına olumlu bir izlenim hissettirdiği söylenemez. Görsel hafızanın gücü düşünüldüğünde, bu analojinin işlerin kötüye saracağına işaret ettiği bile söylenebilir.
Ancak hikâyenin hayranları için bu maceraların gerçek hayatla kesişmesi bir o kadar da heyecanlı ve değerli olabilir. İnsanların bakış açısına bağlı olarak dünya bu deliği merak eden insanlarla dolu ve daha iyi bir gelecek için maceraları göze alacak yeni nesil de eklendiğinde ve üstelik metaverse ve gelecek kavramları birlikte düşünüldüğünde bu görsel seçim bazı kesimlerde daha fazla ilgi uyandırabilir. Bu yorumun fazla Pollyanna’cılık olduğu düşünülürse, reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla, önemli kitlelerce sürekli okunan ana akım bir derginin DeFi’ı anlatmaya çalışması, konuya uzak, sadece kapaktan etkilenmeyip içinde anlatılanları da merak edenler için iyi-kötü bir başlangıç olarak da görülebilir.
DeFi konusu iki ayrı makalede ele alınmış. İlki ”Tavşan Deliğinden Aşağı: Merkeziyetsiz Finansın Çekici Vaatleri ve Tehlikeleri”. Daha uzun versiyon olan ikinci makale “DeFi-Land’de Maceralar” başlığı taşıyor ki bu uzun versiyonun analizi başka bir yazıda ele alınabilir. “Tavşan Deliği ”ne dönülecek olursa yazının içeriğinin kapak başlığı ve görselin ima ettikleri ve yaratmak istediği algı kadar sivri olmadığı söylenebilir. Baskın olan vurgu DeFi’ın potansiyelinin kabulü ve ama regüle edilmesi gerekliliği. Kullanılan dilin de ironi ve arada kesin ifadeler içermekle birlikte sert olmadığı söylenebilir hele Financial Times’da geçtiğimiz günlerde yer alan “Kripto Tarikatının İçinde” başlıklı yazıya kıyasla temkinli de denebilir. Okuyucuda her bir paragraf için bu DeFi lehine bu aleyhine tik’leri atmak hissi uyandıran bir yazı; yorumlar sübjektif olmakla birlikte.
DeFi’ın Yükselişi Önemli
Yazının girişinde kripto dünyasına şüpheyle yaklaşmanın (artık kanıksanan) sebepleri sıralanıyor: bitcoinin ilk zamanlarda uyuşturucu alımında kullanılması, şimdilerde siber ataklarda fidye olarak istenmesi, milyon dolarlık çalınmalar, bu furyada çabucak zengin olmak isteyenler ve bitcoinin ülkesini kurtaracağını iddia eden bir devlet başkanı.
Dolandırıcılar, aptallar ve misyonerler evet rahatsız edici belki ama “DeFi’ın yükselişi ciddi bir değerlendirme gerektiriyor” demiş Dergi ki burada yukarıda bahsi geçen ikinci makaleye gönderme yapılıyor. “DeFi tüm vaatlerine ve tehlikelerine rağmen finansal sistemin işleyişini yeniden yapılandırma potansiyeline sahip ve bu alanda inovasyonun çoğalması, web’in ilk evrelerindeki inovasyon çılgınlığına benziyor. Her zamankinden daha fazla online yaşanan bu dönemde kripto devrimi dijital ekonomiyi yeniden inşa edebilir”.
Bu yumuşak girişten sonra DeFi’ı finansı bozan (disrupt) ve yeniden yapılandıran üç teknoloji trendinden biri olarak görmesi, aynı potada değerlendirmesi şaşırtıcı değil- DeFi açısından hoş olmamakla birlikte. Bu trendler şunlarmış:
Ödemeler ve bankacılıkta güçlenen teknoloji platformları;
Dijital para çıkaran hükümetler ve;
Güçte yoğunlaşmak yerine onu yaymak isteyen, alternatif bir yol sunan DeFi.
Kredi Kartı Ücretleri ve Bankacıların Yatları
Kısa bir blokzinciri, bitcoin tanımından sonra Ethereum üzerindeki DeFi uygulamalarına sıra gelince “geleneksel bankacılıkta birbirine yabancı insanlar arasında güven oluşturmak için takas evlerinden, uyum ve sermaye kurallarından mahkemelere kadar devasa bir altyapı ihtiyacına ” dikkat çekilmiş. Hem maliyetlere hem de kaymağın çoğunlukla içerdekiler tarafından yenilmesine örnek olarak kredi kartı ücretleri ve bankacıların yatları gösterilmiş “buna mukabil blokzincirindeki işlemler güvenmeye değer, ucuz, şeffaf ve hızlı – en azından teoride”.
Faaliyetler temelde aynı, kıstaslar ne?
Terminoloji gas, ether, NFT gibi adlarla farklı olsa da temel faaliyetlerin aslında tanıdık olduğu (borsalarda alım-satım, borç verme, mevduat alma) ileri sürülmüş ve akıllı kontrat denilen anlaşmalar aracılığıyla kendi kendine işleyen bu sistemin kıstasları olarak 90 milyar dolara gelen dijital varlık teminatları ve Ethereum’da doğrulanan işlemlerin değerinin 2. çeyrekte 2,5 trilyon dolara ulaşması gösterilmiş ki bunun da yaklaşık olarak Visa’nın proses ettiği değere ve Nasdaq’daki faaliyetin altıda birine eşit olduğu belirtiliyor.
Buradan sonra yazıda biraz ironi ve biraz da karışık mesajlı söylemler var:
Aracısı, maliyeti az bir finansal sistem hayali için bu henüz bir başlangıç, demiş Dergi. “DeFi daha hırslı alanlara yayılıyor: 10 milyondan fazla kullanıcısı olan DeFi cüzdanı MetaMask dijital bir kimlik gibi. Merkeziyetsiz bir “metaverse” e girmek için (kullanıcıların işlettiği dükkânlarla dolu camdan bir dünya ) cüzdanınızı etrafta kükreyen çizgi roman avatarına bağlıyorsunuz. Online’da geçirilen vakit arttığından bu dijital dünyalarda rekabet de artacak: büyük teknoloji firmaları bu mini ekonomilere büyük vergiler uygulayabilir: App store’un ücret alması veya Facebook’un avatarınızın özel sırlarını satması gibi. Daha iyi bir alternatif uygulamalara ev sahipliği yapan ve kullanıcılar tarafından karşılıklı yürütülen merkeziyetiz ağlar olabilir. DeFi ödeme hizmetleri ve mülkiyet hakları sağlayabilir”. Daha iyi bir merkeziyetsiz ağlar alternatifi?
DeFi JPMorgan olmak ister mi ki?
Öngörü ve biraz da teşvik: “Kripto meraklıları bir ütopya görüyorlar ancak DeFi’ın bir JPMorgan Chase veya PayPal kadar güvenilir olması için önünde daha uzun bir yol var. Ölçek ve elektrik tüketimi en yaygın eleştirilerden ama Ethereum kendi kendini iyileştiren bir makine. Yoğun talep olduğunda ücretlerin tırmanması geliştiricileri bu alanda çalışmaya teşvik ediyor. Ethereum’un yeni versiyonları olacak; daha başka, daha iyi blokzincirleri bir gün onun yerine geçebilir”.
Devletsiz, Merkez Bankasız bir DeFi
Yazının sonlarına doğru artık DeFi’ın sorunlarının nasıl çözülebileceğine ve geleceğine karar verilmiş gibi: “Devletler ve merkez bankaları olmadan sadece inananlarla bu iş olmaz: Kendi normlarıyla çalışan sanal bir ekonominin gerçek dünyayla etkileşimde olması için insanların buna inanıyor olmaları yetmez; kripto paralar dolardan farklı değiller, kullanımı/faydası hakkında aynı beklentiye sahip insanlara ihtiyaç var. Ama geleneksel para aynı zamanda güç tekelini elinde tutan devletler ve son merci merkez bankaları tarafından da destekleniyorlar. Bunlar olmadan DeFi paniklere karşı kırılgandır. Sanal dünyanın dışındaki sözleşmeler de başka bir sorundur. Bir blokzinciri kontratı size bir eviniz var diyebilir ama tahliyeyi ancak polis yaptırabilir”.
“Diğer sorunlar da yönetişim ve hesap verilebilirliğin az gelişmişliği. Değiştirilemez işlemler dizisinin kod hataları gibi sebeplerle olası tehlikeleri, Ethereum ve bankacılık sistemleri arasındaki yönetilmeyen gri alanında büyüyen kara para aklama faaliyetleri, merkeziyetsizlik iddialarına karşın bazı programcılar ve uygulama sahiplerinin DeFi sisteminde orantısız kontrole ve kötü niyetli aktörlerin blokzincirinde bilgisayarların çoğunluğu üzerinde kontrole sahip olması”. DeFi dünyasının hepsine verilecek güçlü cevabı olsa da özellikle bu bölüme sayfalar dolusu karşı argüman yazması işten bile değil gibi duruyor.
Regülasyon şart söylemine devam: “Dijital libertenler DeFi’ın özerk kalmasını tercih ederlerdi belki- mükemmel olmasa da saf, katıksız olarak. Ama başarılı olması için Gary Gensler’in vurguladığı gibi geleneksel finansal ve yasal sistemlerle entegre olmak zorunda. Birçok DeFi uygulaması belli konularda oylama yapan merkeziyetsiz organizasyonlar tarafından yönetiliyor; bu organlar kanunlara ve düzenlemelere tabi olmalılar. Merkez bankalarının bankası BIS, hükümet coin’lerinin istikrar sağlamak üzere DeFi uygulamalarında kullanılabileceğini tavsiye etti”.
Ve son olarak ta finansın girdiği bu yeni çağda onu yıkacak (disrupt) teknoloji platformları, büyük hükümetler ve DeFi’dan oluşan üç gücün, yeni ama kusurlu vizyonları rekabet edecek ve birbirine karışacak, derler: “Ekonominin nasıl işlemesi gerektiğine dair her birinin ayrı bir teknik mimarisi ve ideolojisi var. 1990’larda internette olduğu gibi kimse devrimin nerede biteceğini bilmiyor ama bu devrim paranın çalışma şeklini ve beraberinde tüm dijital dünyayı dönüştürmeye devam ediyor”. Diğer bir deyişle ortada bir devrim var ve kazanan henüz belli değil.