Stablecoin’lerin Politik Yüzü

önce yayınlandı

Okuma Süresi: 7 dk

Paylaş:

Stablecoin’ler kripto paralar dünyasında 2020’nin dikkat çeken gelişmeleri arasında yer alıyorlar: toplam piyasa değeri bu sene başından beri yaklaşık %300 büyümeyle 25 milyar dolara gelmiş durumda. Kısaca, fiyatı belli bir varlığa, belli bir oranda sabitlenmiş ve bu oranın korunduğu kripto varlıklar olarak tanımlanabilirler. 

Özellikle fiat paralara dayalı stablecoin’lerin kripto paralarda en çok endişe duyulan konulardan volatiliteye kısmen çözüm getirdiği düşünülüyor. Blockchain teknolojisinin avantajlarından faydalanıp fiat paranın garantisini kaybetmek istemeyen kullanıcılar için, riskli görülen kripto paralara yatırım yapmadan önceki bir ara adım gibiler. 

Stablecoin’ler geleneksel finansal varlıklarla kripto paralar arasında oluşturduğu bağ nedeniyle hem merkezi hem merkeziyetsiz platformlarda kullanılabiliyor. Uluslararası para transferleri ve ödemelerinde sağladığı hız ve maliyet avantajları da eklenince özel sektör teknoloji ve finans şirketlerinin radarına iyice girmiş durumdalar. Aynı bağ nedeniyle, bu alandaki gelişmeler küresel para sistemini etkileyeceğinden devlet ve düzenleyici otoritelerin dikkatini, bitcoin gibi kripto paralara kıyasla çok daha fazla çekmiş durumdalar ve genel olarak pek de sıcak bakmadıkları söylenebilir. 

Oysa geçenlerde yer alan bir haberde Circle şirketi,  Maduro rejiminin ABD tarafından el konulan fonlarının, ABD hükümetinin desteğiyle, kendi ihracı olan stablecoin USDC üzerinden Venezuela’daki sağlık çalışanlarına yardım olarak dağıtılacağını duyurdu.  Amaç devlet kontrolündeki Venezuela bankacılık sistemini devre dışı bırakmak ve zor şartlardaki insanlara direk insani yardım ulaştırabilmek. İlk yorumda akla gelen uygun görüldüğünde devletlerin özel sektör işbirliğiyle stablecoin’lere izin vermeleri oluyor.

Stablecoin’lerin kullanılacağı alanın uygun görülmesi halinde bir geleceğinin olabileceği kilit nokta olabilir mi zira normal şartlarda batılı devletlerin para otoritelerinin stablecoin’lere karşı negatif tutumda oldukları, bir yandan Facebook’un küresel bir stablecoin çıkarma diğer yandan devletlerin kendi merkez bankası parasını ihraç etme girişimlerinin hız kazandığı bir ortamda bir de stablecoin’lerin yaratacağı olası kaosla uğraşmak istemedikleri biliniyor.

Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Hollanda AB’nin stablecoin’ler üzerinde regülasyonları arttırmasını istiyor. G7 ülkeleri çok kısa bir süre evvel gerekli şartlar oluşmadan küresel bir stablecoin’in hayata geçmesine karşı olduklarını belirten bir bildiri yayınladılar. Avrupa Merkez Bankası Lagarde en son 30 Kasım’da üstüne basa basa stablecoin’lerin içerdiği ciddi risklere dikkat çekip, küresel teknoloji şirketlerinin ihraç edeceği stablecoinleri de eleştirdi. 

ABD’de de ise Bankacılık Denetim Otoritesi (OCC) başkanı Brooks’un devletin sadece regülasyon yapıp, stablecoin ihracını işi iyi bilen özel sektör teknoloji şirketlerine bırakmasını istemesine rağmen, Fed Başkanı Powell’in değil stablecoin’ler, dijital dolar girişimleri için bile ne kadar temkinli davrandığı biliniyor.

Stablecoin’lerin tehdit oluşturacağı düşünülen en önemli başlıklar, para politikalarının uygulanmasında, finansal istikrarın ve devletlerin parasal egemenliğinin korunmasında yaratacağı riskler. Uluslararası para transferleri ve ödemeler sistemine maliyet ve hız gibi avantajlarla verim sağlayacak olsa da büyük teknoloji şirketlerinin veya finans kurumlarının stablecoin’lerinin ileride fiat paraların kontrolünü zayıflatmasını istemiyorlar. 

Bu durumda Circle CEO’sunun, dolara bağlı mevcut bankacılık sistemiyle yapılamayacak bir dış yardım için ABD’nin stablecoin kullanmasını bir ilk ve stablecoin’leri artık ABD’nin bir dış politika aracı olarak nitelendirdiği  olayın gelişimine bakmak ilginç olabilir:

Venezuela’da 2018’deki seçimlerde ihtilaf çıkmış ve seçimin meşru olmadığını savunan muhalefet ve lideri Guaido’nın itirazlarına rağmen Maduro göreve devam etmişti. Bugün ABD başta olmak üzere bazı batılı ülkeler halen sürgündeki Guaido’yu Venezuela başkanı olarak tanımakta ve Madura rejimini diktatör olmakla suçlamaktalar. 

Ülkede gittikçe kötüleşen sosyo-ekonomik (enflasyon %2000’lerde) duruma rağmen Maduro’yu indiremeyen Trump hükümeti Ağustos 2019’da Maduro hükümetine ait tüm varlıklara ve fonlara el koydu. O zamandan beri ABD Hazinesi’nin bu fonları direk Venezuela vatandaşlarına ulaştırmaya çalıştığı biliniyor. 

İşte bu fonların öncelikle çok zor durumdaki sağlık çalışanlarına ulaştırılması için yapılan anlaşma ile Circle, Guaido’nun sürgündeki hükümeti, Airtm ve ABD hükümeti (koordinasyon ve lisanslama kısmında) bir araya geliyor. Öngörülen fon akışı şu şekilde:

ABD ayağında Hazine ve Fed el konulan fonları Guaido hükümetine ait bir ABD bankasına yatırıyor. Bu fonla önce Guaido’nun Circle’daki kurum hesabında 19 milyon dolar karşılığında USDC satın alınıyor, arkasından bu USDC’ler Guaido’nun Airtm cüzdanına gönderiliyor. 

Venezuela ayağında ise ABD’deki Airtm cüzdanındaki USDC’ler, Venezuela’daki sağlık çalışanlarının Airtm cüzdanına USDC olarak değil AirUSD olarak gönderiliyor. AirUSD bir stablecoin’den çok token’laştırılmış dolar. Sağlık çalışanlarının da bu dolar tokenlarını piyasa oranından yerel paraya çevirip kendi banka hesaplarına gönderme, başka kullanıcılara isterse dolar olarak gönderme ve Airtm kartı kullanarak online harcayabilme imkanları oluyor. 

Şirket bilgilerine gelince Circle, blockchain alanında faaliyet gösteren bir finansal hizmet ve ödeme şirketi; Coinbase ile ortak projesi olan USDC ABD dolarıyla birebir oranında desteklenen bir kripto para ve her ne kadar pazar payının %80 kadarı Tether’e ait olsa da USDC de 3 milyar dolarla popüler stablecoinler arasında denebilir. 

Airtm ise Amerika kıtasında günlük P2P dijital dolar ödemelerinde yoğunlaşan, ABD kökenli bir fintek şirketi, PayPal tarzı bir ödeme platformu ve 500 milyon kullanıcısı olduğu belirtiliyor.

Eleştiriler

Öncelikle söz konusu olan insani yardım ulaştırmak olduğundan, yapılan yorumların, nihai amacı sorgulamakla ilgisi olmadığını belirtmek gerekir: örnek bir vaka olarak, kullanılan araç ve yöntemlerin hem kripto dünyası hem geleneksel finans hem de hükümetler açısından gelecekte değişeceği kuvvetle olası görülen küresel finans sistemi için ne ifade edebileceğine yönelik sorular olarak değerlendirilmeli. 

Örneğin yönetimler açısından bakıldığında temkinli durulduğu bilinen stablecoin’lerin ilerde politik amaçlar uygun görüldüğünde artık devletler tarafından kabul edileceği öngörüsü yapılabilir mi? Toplumsal vicdan söz konusu olduğunda kripto alanında devlet, özel sektör teknoloji ve finans kurumlarıyla işbirliğine gider mi? Yoksa kendi çıkardıkları dijital fiat paralarla mı (CBDC’ler) ilerlerler? Devletlerin insani yardım konusunda politik davrandıkları görülebildiğinden, asıl finansal istikrarı bozacağından korkulan kripto paralara politika faktörü de eklenir mi? 

Kripto ve finans dünyası açısından bakıldığında ise son derece dolarize olmuş bir ülkede araya bir stablecoin ve dolar token’ı girmiş olması aslında süre ve masrafı iki kat arttırmış gösteriyor. 

Örneğin bu olaydan evvel bu fonlardan 100er dolar aylık ödemenin elektronik ödemeyle başlanacağı duyurulmuştu. Bu fon akışına bakıldığında ABD banka hesabından, Airtm ABD hesabına basit bir transfer ve oradan Venezuela Airtm’e transfer mümkün duruyor ve neden USDC yaratıldığı çok anlaşılmıyor. 

USDC sayesinde Venzuela’daki bankacılığın devre dışı bırakıldığı söyleniyor ama işin Venezuela kısmında zaten USDC yok. Lanse edildiği gibi otoritelerin stablecoin’lere yanaştıklarını gösteren tarihi bir an olduğu ve stablecoin’lerin uluslararası parasal sistemin geleceğinde temel bir altyapı olarak dünya sahnesine çıkmış olduğu iddiaları abartılı duruyor. Bu durumda bir stablecoin ihraççısının ABD hükümetinden destek alarak iyi bir pazarlama yaptığı söylenebilir. 

Diğer taraftan AirUSD’lerin stablecoin’den çok PayPal hesaplarındaki dolar gibi olduğu düşünülürse transferin iki ülke arasındaki bir stablecoin transferinden çok ödeme şirketlerine ait bir vaka olduğu da söylenebilir. ABD hükümeti dahil olmak üzere (her ne kadar hangi organla çalışılacağı tam açıklanmasa da)  en verimli yol olarak bu akış seçildiyse ileride ödeme şirketleri gibi aracılar açısından pastanın büyümesi muhtemel duruyor. 

Sonuçta, konu olan tutarın daha çok simgesel anlam taşıdığı göz önünde tutulursa merak edilen gelecekte küresel stablecoin oluşumunun nereye gideceği, hem diğer kripto paraların kullanımını hem de bağlı oldukları fiat paraları nasıl etkileyecekleri. Gri bir alan gibi gözükse de ileride belki de orijinal kripto paralarla stablecoin’ler arasındaki ayrışma daha belirgin hale gelebilir. 

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

Yazar: Didem Kurunç

Blum, The Open Platform’dan (TOP) yatırım alarak TON ekosistemindeki konumunu güçlendiriyor

Eski Binance yöneticileri tarafından kurulan ve hızla büyüyen, Telegram’ın en popüler mini uygulaması olan Blum, TON ekosisteminin önde gelen girişim kurucularından biri olan The Open Platform’dan (TOP) yatırım aldı. Bu yatırım, Blum’un Web3 ve DeFi alanında yükselen bir lider olarak konumunu güçlendiriyor. TOP’un yatırımı, Blum’un daha önce fon aldığı Binance Labs’in prestijli En Değerli Geliştirici ...

Bağlantıyı kopyala