Türkiye ve Suriye’de yaşanan tarihi deprem felaketi nedeniyle Avrupa’da Şampiyonlar Ligi vb futbol organizasyonlarda, saygı duruşu yapılıyor. Elbette üzüntümüzü paylaşma ifadesi olarak güzel bir hareket.
Ancak Avrupalı siyasilerin deprem açıklamaları ise tüylerimizi diken diken etti. Belçika Başbakanı Alexander De Croo, Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem felaketinin yeni bir mülteci dalgası oluşturmasından endişe ettiğini belirterek, Suriyeli depremzedelerin Türkiye’de barındırılması gerektiğini savundu.
12 Şubat’ta yaptığı açıklamada deprem nedeniyle Suriye’de “5,5 milyon insanın artık evsiz kaldığını” vurgulayan De Croo, “Ancak Avrupa Birliği (AB) de aşırı kalabalık. Bu nedenle Türkiye ile iyi anlaşmalar yapılmalı” diye konuştu. (1)
Avrupa Komisyonu 2015’te düzenlenen Türkiye-AB Zirvesinde, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar için 3 milyar euro tutarında bir fon oluşturacağını taahhüt etmiş ve 2016’da yapılan ikinci zirvede ek 3 milyar euro daha sağlayacağını açıklamıştı. AB bu anlaşmada Türk vatandaşları için vize muafiyeti, AB’ye üyelik ve Gümrük Birliği’nin genişletilmesi konusunda vaatlerde de bulunmuştu. 2021’de bu defa Türkiye’yle göç anlaşması kapsamında 2024’e kadar ek 3 milyar euro bütçe ayıracağını duyurdu. (2)
Avrupa, vizelerin kaldırılması dahil verdiği siyasi vaatlerin hiç birini gerçekleştirmedi. İşte bu 9-10 milyar euroluk anlaşma ile Türkiye Ağustos 2022 tarihli resmi rakamlara göre 3,6 Suriyeli’ye ev sahipliği yapıyor. Bu veriye göre 85 milyon nüfuslu Türkiye dünyada en çok mülteciye bakan ülke konumunda. (3) Oysa yaklaşık 450 milyon nüfuslu Avrupa sadece 1 milyon Suriyeli’ye kapılarını açtı. (4) Milyonlarca savaş mağdurunun AB üyelerine akışı ise 10 milyar euro kadar bir yardımla Türkiye’de engellendi.
Her uygar ülke göç alabilir ve almalıdır. Göç almanın nüfusu çeşitlendirerek her bakımdan zenginleştirmek, ekonomik büyümeyi ivmelendirmek vb olumlu etkileri vardır. Ancak göç miktarı toplumun entegre edebileceği düzeyde olmalıdır. Bir anda Türkiye’yi kendi toplumsal hayatına adapte edemeyeceği kadar çok ve demografik yapısını değiştirecek kadar fazla sığınmacı ile baş başa bırakmak ve üç kuruş yardım verip siyasi vaatleri hiç gerçekleştirmemek safi kötülüktür. Bu kötülük anlaşmasına imza atan bizim siyasiler de hiç merak etmesinler sandıkta bunun karşılığını görürler.
5,5 Milyon Suriyeli depremzedeyi yeniden Türkiye’ye amiyane tabirle ‘kitlemek’ niyetinde olduğunu gizleme gereği bile duymayan Avrupalılar’ın meydana gelen deprem felaketi nedeniyle Türkiye’ye yaptıkları yardımların maddi değeri ise yalnızca 5 milyon euro. (5) Hayır yanlış okumadınız, “milyar” değil bildiğimiz “milyon”.
Üstelik bu Avrupa’nın, bir de istediği gibi hiç masrafsız ve sınırsız euro basabilen bir merkez bankası var. Kısa adı ECB olan bu kuruluş Avrupalı banka ve şirketleri kurtarmak için 2007-2022 döneminde tam 7 trilyon euro bastı. Yani ECB son 15 yılda her ay ortalama yaklaşık 39 milyar euro havadan para üretip piyasalara sürdü. (6) Neymiş bankalar batmasın, borsalar hep yukarı gitsin.
Kimse kimseye yardım etmek zorunda değil ama kimse kimseyi de enayi yerine koyamaz. Sen, her ay sıfır maliyetle bastığın paranın sadece 7800’de biri kadar Türkiye’ye deprem yardımı göndereceksin; son 8 yılda Türkiye’ye mültecilere baksın diye her ay bastığın paranın 4’te birinden daha az katkı yapacaksın ve 5,5 milyon yeni mağdur insan yükünü de tekrar Türkiye’ye bindirmeye kalkacaksın. Sonra: ‘Saygı Duruşu’. Vallahi sizin vicdanınız ölmüş, biz onun için saygı duruşu yapalım…
Kaynaklar:
(1) Cumhuriyet
(2) Kaynak
(3) https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Türkiye%27deki_Suriyeliler
(4) UMHD
(5) Avrupa Info
