Savaş mı Kripto mu?

önce yayınlandı , Son güncelleme önce

Okuma Süresi: 3 dk

Paylaş:

Rusya soğuk savaş döneminden bu yana en büyük jeopolitik kriz durumu ile karşı karşıya. Ukrayna sınırına bazı kaynaklara göre 100.000 bazı kaynaklara göre ise 200.000 civarında asker yığmış durumda.

Uç bir senaryodur ancak Rusya’nın Ukrayna’ya karşı bir askeri harekat başlatması, 3. Dünya Savaşı’nın fitilini bile ateşleyebilir. Ama son bir haftadır başkent Moskova’da bambaşka bir konu gündemde: Kriptovarlıklar!

Evet ülke belki de ‘Dünya Savaşı’nın eşiğinde ama geçen hafta Rusya Merkez Bankası çıktı ve bütün kriptoparalar ve bunlarla ilgili tüm işlemler yasaklanmalı dedi. Bir grup milletvekili ve Maliye Bakanlığı ise bu görüşe şiddetle karşı çıktı.

Rusya’da çok partili seçimler yapılıyor ama bütün ciddi değerlendirmelere göre ülkede bugün demokrasi değil tek adam yönetimine dayalı bir otoriter rejim var. Elbette son sözü de o tek adam yani Vladimir Putin söyledi. Putin, Rusya’nın Bitcoin madenciliğinde avantajları olduğunu vurgulayarak iki tarafa uzlaşma çağrısında bulundu.

Daha önce defalarca yazdım. Göstermelik bile olsa bir yerde muhalefetli seçim varsa orada Bitcoini yasaklamak pek mümkün değildir. Çünkü Bitcoin ve onun arkasından doğan diğer kriptovarlıklar enflasyona karşı son on yılda hatta dünya tarihinde görülmemiş bir başarılı performans sergiledi. 2010 yılında ilk defa borsalarda listelenen Bitcoinin fiyatı o dönemde sadece 7 cent’ti. Bugün ciddi düşüş sonrası bile 36 bin dolar civarında. Artış 500 bin kattan fazla! Halk enflasyona karşı Bitcoin ve kriptovarlıklar ile kendini savunurken bunu engellemeye çalışan yöneticilere iyi gözle bakmayacaktır. Bitcoin ancak Çin gibi tamamen totalitarizm ile yönetilen, biraz zenginleştiler diye iş insanlarının aylarca ortadan kaybedilebildiği, 21. Yüzyıl’da hala toplama kamplarının çalışabildiği yerlerde yasaklayabilirdi; öyle de oldu.

Rusya Ukrayna’ya yönelik bir işgal hareketine girişirse, ABD’nin elindeki en önemli silah Moskova yönetimini uluslararası Swift yani dolar ödeme sisteminden atmak olacaktır. Bu Rusya’nın dış ticaret bağlarını yani can damarlarını kesmek demektir. Daha önce bu durum ile karşılaşan Venezuela ve İran çareyi Bitcoine sarılmakta buldu. Özellikle İran Bitcoin madenciliğini teşvik etti ve burada üretilen kriptovarlıkların dış ticarette kullanılacağını açıkça beyan etti. El Salvador ise IMF vs boyunduruğundan kurtulmak için Bitcoini seçti.

Bitcoin ilk yıllarında sistem dışında kalmış ya da kalmak isteyen bireylerce kullanılmıştı. Bugün de sistem dışına çıkmaya zorlanan devletlerce kullanılması normal. Rusya’nın savaş ihtimaline rağmen Bitcoin üzerine tartışması ve tavrını Bitcoin yönünde koyması da gayet normal. Başlangıçta suçlanmadı ve dalga geçilmesine rağmen Bitcoin sonraları hızla bireysel ve kurumsal yatırımcılara yayıldı.

Önce:
Bitcoini sadece küçük bir grup bilgisayar delisi kullanıyor’ dediler

Sonra
‘Bitcoini sadece küçük bir grup suçlu kullanıyor’ dediler

Daha sonra
Bitcoini sadece küçük bir grup yatırımcı kullanıyor’ dediler

Bugün ise
‘Bitcoini sadece küçük bir grup şirket ve devlet kullanıyor’ diyorlar.

Dünya Savaşı eşiğinde olmasına rağmen Rusya kriptovarlıklar hakkında yasal düzenleme üzerinde tartışıyor ve yeni kanunların yasaklayıcı olmayacağını söylüyorsa artık Bitcoin ve kriptovarlıklar yok sayılamayacak, geri dönülemeyecek bir noktaya gelmiş demektir. Bu sezon Amerika’da borsada işlem gören şirketlerin bilançolarına Bitcoin aldıklarını gördük. Egemen bir devletin Bitcoin satın aldığına tanıklık ettik. Dünya çapında 4.2 trilyon $’lık varlık yöneten Fidelity ise yine geçen hafta, El Salvador’dan sonra başka devletlerin de Bitcoin satın alacağını ve daha önce satın alanların geç kalanlara göre daha iyi durumda olacağını öngördüğünü açıkladı. Altına imzamı atıyorum. Vakti gelmiş bir fikri durduramazsınız…

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

erkanoz

Yazar: Erkan Öz

Öbürleştirme nedir?

Bu yazımda, öbürleştirme diye adlandırdığım bir olguyu sizlere anlatacağım. Bu tüm dünyada birçok ülkede dev bir sorun haline geldiği hâlde pek fark edilmeyen bir olgu ve tabii ülkemizde de tüm gücüyle faaliyette. Siz kendi şehrinizde (mesela İstanbul) taksiye biniyorsunuz, taksi yerli, şoförü yerli, siz de Türk’sünüz ama ikinizin arasındaki ilişkiyi düzenleyen yabancı bir şirket. Bu ...

Bağlantıyı kopyala