Doğalgaz: İthalat mı? Üretim mi?

önce yayınlandı , Son güncelleme önce

Okuma Süresi: 5 dk

Paylaş:

BTCHaber’deki ilk yazımın başka bir konuda olmasını planlamış ve hazırlamıştım. Fakat geçen günlerin doğalgaz gündemi etrafındaki kafa karışıklığımız bu konuda çok basit bir değerlendirme notu yazmaya itti beni. Konu güncel olduğu için bir sonraki konuda Blokzincir ve Kripto Paralara dönmek sözüyle paylaşıyorum.

Bütüncül Yaklaşım

Bu kısa değerlendirmenin amacı çok basit bir soruya yanıt aramak: Türkiye için bugün doğalgazı ithal etmek mi daha avantajlı üretmek mi?

Bu cevabı da olabildiğince ekonomik temellere dayandırarak yanıtlamaya çalışacağım. Aksi takdirde bu yazının kapsamı dışındaki en temel konu alternatif maliyet olurdu. Doğal kaynak aramak yerine insana ve sosyal altyapıya yatırım yapmak daha iyi olmaz mıydı? Ya da teknoloji alanındaki yatırımların büyüme ve refahı arttırması daha yüksek bir çarpan sağlamaz mıydı?

Şahsi cevabım kısmen evet olur. Parçaları ayırarak analiz edildiğinde zaman, emek ve sermayenin daha iyi değerlendirilebileceği alanlar olabilir.

Ama bu yaklaşım doğru bir analiz olmaz. Güzel bir filmin daha sakin 15 dakikası, harika bir okul yılının zor geçen sınav haftası ya da değerli bir dostun eleştirel sözleri nasıl bir bütünün parçasıysa ekonominin alt başlıkları da bir bütün oluştururlar. Tercihler alt başlıklardaki dağılımı yani sektörel öncelikleri etkiler ve etkilemelidir. Fakat enerjiyi boş ver teknolojiye gir demek sınırları koruma ama çok zengin şehirler yarat demek gibi bir şey.

Bence daha sağlıklı bir yaklaşım ağırlığını doğal kaynaklara verme ama ihtiyacın olan doğal kaynakları varsa bul çıkart ve üret. Ardından da olabildiğince fosil yakıttan yenilenebilir kaynaklara git. Genel olarak da doğal kaynak bazlı değil katma değerli üretim ve servis ağırlıklı bir ekonomi kur.

Böyle demek doğalgazı boş ver demek de değil. Aksine hem doğalgazı yerli üretim haline getirmek hem de katma değerli bir gelecek vizyonuyla yeni iş ve alanlara girmek gerekir. Gelin şimdi işin ekonomik mantığına bakalım.

GSHM Hesabı

Gayrisafi Milli Hasıla (“GSMH” veya İngilizce “GDP”) hesabı GDP = C + I + G + (X – M) olduğuna göre yıllık ABD$ 10 milyarlık ithalat yoluyla doğalgaz alımı denklemdeki M kalemi olduğundan, ithalat yapıldığında GSMH bu tutarda azalır. (Senaryo 1)

Burada C tüketim, I yatırım, G devlet harcamaları, (X-M) de net ihracatı gösterir.

Eğer tamamıyla aynı maliyetle ve içinde ithalat payı olmayacak şekilde o doğalgazı devlet çıkarırsa G kalemine girer. Böylece çıkarmak için harcanan yurtiçi giderler ile GSMH ABD$ 10 milyar artar. (Senaryo 2)

Kısacası Senaryo 2’de Senaryo 1’e göre GSMH yıllık ABD$ 20 milyar daha fazladır.

Senaryo 2’nin gerçekleşmesi için bir miktar da yatırım yapıldığı için, GSMH bu yatırımın yurtiçi bölümü kadar daha artar. Fakat bu yatırım kadar bütçe gideri oluşur.

Yatırımın maliyetine ek olarak; doğalgazın nihai maliyeti Senaryo 2’de daha yüksekse, aradaki fark kadar Senaryo 1’e göre yıllık bütçe gideri artar.

Senaryo 2 uygulandığında, Senaryo 1’deki kadar döviz ihtiyacı azalır. Ama yatırım için gereken dövizli tutar başlangıçta ek bir döviz gideri yaratır.

Her iki senaryo da yurt içinde doğalgaz dağıtım ağı ve yurt dışına boru hattı gerektirir. Gazın satılmasıyla bütçeye gelir yazılır.

Senaryo 2’de ülkenin arama ve sondaj kapasitesi gelişir. Daha sonraki projeler için bir zemin oluşur.

Bu kapasite için yapılan yatırımlar TPAO vb. kuruluşların değerini artırır. Ellerindeki sondaj gemileri ve benzer malzemenin de piyasada bir değeri olduğundan ilk yatırımdan elde kalan maddi varlık değeri de vardır.

Net net bulup çıkartmak, dışarıdan almaktan daha iyi bir seçenektir.

Bazı ülkelerin sahaları maliyetten dolayı devreye almamaları o ülkelerin net ihracatçı olmasından kaynaklanır. Onlar için satabileceklerinden daha düşük fiyata üretmek gereği vardır. Doğalgazı uzun vadeli kontratla çıkartma (ve bulma) toplam maliyetinin üstünde satamayacaklarsa sahayı işletmeye başlamazlar.

Türkiye zaten net ithalatçı olduğu için, Senaryo 2’deki fiyat Senaryo 1’den biraz fazla olsa bile kendi üretmeyi tercih etmelidir rasyonel davranarak. Bu sayede ekonomi büyüyecek, sektörel uzmanlık artacak ve döviz açığı azalacaktır. Birim maliyetindeki fark bunları olumsuza çevirecek kadar yüksek değilse, yerli üretim tercih edilir.

Gelecek nakit akışları ihtiyaç halinde bugüne indirgenip birer finansman aracına dönüşebilirler. Bu finansmanın maliyeti Türkiye’nin Eurobondları dikkate alınarak bugün için yüksek olabilir. Bu araç ileride daha makul faiz oranları (ve düşük CDS primleri) olduğu dönemlerde daha kapsamlı kullanılabilir.

Buradaki en sürprizli soru ise bu doğalgaz kaynağı tespitinin yakın bölgelerde daha fazla gaz olabileceğiyle ilgili bir gösterge olup olmadığıdır.

Sonuç Olarak…

Enerji ihtiyacını düşürmek ve yenilebilir kaynaklar ağırlık vermek önemlidir. Bu süreçte olabildiğince ithalat bağımlılığını azaltacak fırsatlar yakalanması Türkiye için ekonomik olarak da faydalıdır. Bu yazı bulunan kaynaktan bağımsız olarak herhangi bir kaynak bulunduğundaki sistematiği değerlendirmek için hazırlanmıştır.

2000’li yılların başında teknoloji yatırımları dendiğinde bilgi teknolojileri (information technologies) kadar biyoteknoloji, tarım, enerji ve kimya gibi alanlardaki işler de akla gelirdi. Son yıllarda büyük teknoloji şirketlerinin etkisi ve start-up’lara olan haklı ilgiden dolayı hepimizin odağı kaydı. Oysa ekonomi aynen vücudumuz veya diğer sosyal yapılar gibi bir bütün. Bazı parçaları zaman zaman daha öncelikli olabilir ama diğer parçaları da ihmale gelmez.

Sonuç olarak halihazırda doğalgaz tüketimi olan ve bu tüketimini ithal eden Türkiye’de yerli doğalgaz kaynağı kullanmak ekonomik olarak avantajlıdır. Bu alanda yapılan yatırımlardan gerekli karşılığı almak sadece bir keşifle de olmaz. Çok yakın gelecekte başka keşifler ve bulunan kaynakların verimli çıkartılması alanında ek gelişmeler de beklenmelidir.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

Yazar: Hulki Okan Tabak

ABD seçimleri arefesinde kripto traderları ters köşede kaldı

Bitcoin fiyatının kısa süreliğine 69 bin doların altına gerilemesi kripto piyasasında önemli ölçüde likidasyonlara yol açtı. Toplamda 230 milyon dolarlık pozisyon kapandı. Yatırımcılar, 5 Kasım’da gerçekleşecek ABD başkanlık seçimleri öncesinde tedirgin bir bekleyiş içinde. CoinGlass verilerine göre 3 Kasım’da 142 milyon dolar değerindeki long pozisyonlar ve 87 milyon dolar değerindeki short pozisyonlar tasfiye oldu. Bu ...

Bağlantıyı kopyala