bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 64,051.16 3.98%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,129.84 4.70%
bnb
BNB (BNB) $ 610.13 0.44%
solana
Solana (SOL) $ 145.95 8.36%
xrp
XRP (XRP) $ 0.521164 4.39%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.472398 5.13%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.150604 7.37%

5G, Kimliklerimiz ve IoT İlişkisi Nedir?

5g kimliklerimiz ve iot iliskisi nedir

Geçen haftaki yazımda 5G tartışmasına ben de biraz tuz biber eklemeye karar vermiştim. Bu tartışmanın önemli bacakları olan IoT ve blokzinciri ilişkisi, kimlik meselesi ve bir de kamuoyunu çok ilgilendiren 5G zararlı mı değil mi konusunu bu ikinci yazımda ele alıyorum.

Nesnelerin interneti (IoT) ile, birbirleri arasında konuşacak olan cihazlar, mekanik ve elektronik aletler, mesela kahve makineleri, araba sensörleri, silecekler, frenler vb. kastedilmekte. Bizim için, yani insanlık için yeni ve daha önce düşünülmemiş bir dizi durum IoT ile ortaya çıkarmakta. Bu aletler arası etkileşim tam nasıl olacak henüz bilmiyoruz. Bu yeni kullanım ve çıkabilecek sorunlar için, blokzinciri araştırmaları yapan şirketlerde de çalışmalar yapılıyor. Mesela IOTA şirketinin yeni yayınladığı güncellenmiş teknik dokümanında bu konular tartışılıyor. Ayrıca, bu tür kullanımlar ancak yakın gelecekte 5G ağlarının yaygınlaşması ile netleşecek gibi duruyor, şu anda her şey test aşamasında. Bir de meselenin temelinde geçen yazımda da bahsettiğim IPv6 meselesi var.

Önce ben kendi pozisyonumu bir ortaya koyayım!

  • Ben, merkezi tüm yapıların hayatımızdan artık yok olması gerektiğini düşünenlerdenim.
  • Bu yok olmanın, yani kapitalist sistemin ve merkezi para yaratma mekanizmasının ve bunların yancılarının yok oluşunun, bunlardaki ahlaki bozulma sonucunda ve arka arkaya hatalar yapmaları sayesinde kendiliğinden gerçekleştiğini gözlemlemekteyim. Burada inanç düzeyinde değil bilgi düzeyinde konuşuyorum: Yani komplo teorileri yapmıyorum, aleni olanı dile getiriyorum.
  • Yıkılan merkezi yapının yerine yeni ve gayri merkezi bir alternatifin gelmekte olduğunu görüyorum ama bu gelen eski ideolojiler, Komünizm ya da Sosyalizm değil. Zira bu ideolojiler geçen yüzyılda kamuya mal olamadılar ve kendi merkeziyetçi yapılarını aşamayıp bozunmaya uğradılar ve sonunda 1990’da tarih oldular. Bu yeni gelen yapıya henüz isim bulunmadığını görüyoruz. Ortada olan alternatiflere iki örnek vereyim: Platform Kooperatifleri ve Demokratik Sosyalistler. ABD’de AOC gibi yeni nesil genç politikacılar ve eski tüfek Bernie Sanders bu ikinci akımın temsilcileri. Önümüzdeki dönemde burada çok gelişmeler olabilir.
  • Kendime chip taktırmayacağım! Pandemiyi bahane ederek merkeziyetçi zihniyet ve kapalı kapılar arkasında gizli kalmayı tercih eden elitlerin, artık son nefeslerini vermek üzerelerken, bizlerin virüse karşı bağışıklık kazanmamızdan önce davranıp, herkese ID chip’leri takılmasını önermeleri, tabutlarına çakılacak son fikir çivisidir. Buna temelden ve kesinlikle karşıyım.

İşte pozisyonumun son maddesi de şudur: 5) Ben bir insan ve teknolojinin sosyal uygulamaları üzerine çalışan birisi olarak, 5G, IPv6, IoT gibi konuların, iki tarafı da keskin kılıçlar olduğunu bilerek dikkatli davranmaktayım. Bu konularda elimizdeki son kağıtları iyi kullanmalı ve oyunun son raundunu insanlık olarak biz kazanmalıyız. Dünya üzerinden altı buçuk yedi milyar insanı silmek isteyen ırkçı bir dizi seri katil (hemen hepsi doktoralı, kurumsal, iyi eğitimli, beyaz ve çok bilmiş 400 kadar erkek canlansın gözünüzde) ile aynı masada, aynı oyundayız ve oyunun son raundunda, eğer biz akıllı oynarsak her şeylerini kaybetmek üzereler.

IPv6 Nedir?

Bugün dünya dijital iletişimi internet deyip geçtiğimiz dev küresel ağ üzerinde gerçekleşiyor. Bu iletişimde her girdiğimiz web sayfasının tekil bir IP adresi var. Bu adres, 192.168.202.15 gibi dört sayıdan ve aralarındaki üç noktadan oluşuyor, ilk kez 1983’de kullanılmaya başlandı. Sadece 4,294,967,296 (232) adet tekil adres tanımlayabildiği için artık bu tasarım internete yetmemeye başladı. Dolayısıyla IP versiyon 6 denilen (IPv6) ve çok daha fazla siteyi ve nesneyi tanımlayabileceğimiz 128 bitlik yeni adres standardı da aynı anda kullanılmaya başlandı. Eğer telefonunuzda VoLTE diye bir etiket görüyorsanız, bilin ki size operatörünüz bu yeni standartta, yani IPv6 standardında bir tekil adres atamıştır ve telefon görüşmelerinizi aslında operatörün ses kanalından değil, veri taşımak için kullanılan dijital kanal üzerinden yapmaktasınız. Ancak, henüz tüm dünya IPv6’ya geçmeye hazır değil. Bu geçişin zaman alması bekleniyor, ve muhtemeldir ki 5G ağların yaygınlaşması ile bu adreslemeye geçiş birlikte gerçekleşecek.

IoT ile 5G ilişkisi nedir?

Nesnelerin interneti denilen ağın ortaya çıkması için önce veri iletişiminin daha yaygın ve daha hızlı olması gerekli. Tek başına bu da yeterli değil tabii: Ayrıca nesnelerin birbirlerini tanımalarını ve iletişim kurmalarını sağlayacak yazılım araçlarının da olgunlaşması lazım. Yani, IoT ortaya çıkmadan önce 5G internet yaygınlaşmalı, bu da IPv6’nın yaygınlaşması demek oluyor. Demek ki bu üç gelişme birbirine sıkı sıkıya bağlı.

Bunlara göbekten bağlı olan başka önemli bir kavram da kimlik kavramı. Şimdi bu kavramı dikkatle inceleyelim…

Kimlik Meselesi Nedir?

İnternet kullanıcıları zaman içinde kendilerini online işlemlerde tanıtma ve kişisel bilgilerini paylaşma ihtiyacı geliştirdiler. Forumlar, bloglar ve IRC sohbetleri ile başlayan ve daha sonra bugünün Sosyal Medya’sına dönüşen bu trend, zamanla online olarak bilinme, tanınma arzusuna dönüştü. Ancak bu trend sadece Facebook ve Linkedin gibi dev şirketlerin elini güçlendirmeye yaradı. Onlar da bu sayede kullanıcıları hakkında gitgide daha detaylı profiller oluşturabildiler. Bu profiller o denli gelişti ki, “Facebook ile bağlan” ve “Google ile bağlan” başlığıyla tanıdığınız kimlik servisleri artık online hayatımızın en temel noktasına yerleşmiş haldeler. Ama burada biz insanların tarafında avantaj olarak kalmış bir husus var hala: Bu dijital kimlikler Google ve Facebook tarafından sadece tahmini bir kimlik tanımı olarak işe yaratılabiliyor. Bizim asli (gerçek dünya) kimliğimiz ile dijital kimliğimizi birleştirme noktası geldiğinde o zaman iplerin bizim elimizde kalacağından emin olmamız şart, akis takdirde oyunu tamamen kaybetmiş olacağız. Dijital kimliğimiz ile biyometrik kimliğimizi eşleştirdiğimiz anda artık kesinlikle tüm izinlerin bizlerin elinde olması ve oyunun yeniden bizden başlayarak kurulmuş olması gerekir.

Bugünlerde W3C konsorsiyumunun, DID yani Decentralized Identity konusundaki çalışmalarını okuyorum. Bu konsorsiyum, hiçbir devletin ya da kuruluşun güdümünde değil, yıllardan beri kamunun yararını gözeterek bizleri yani normal halkı korumaya yönelik çalışmalar yapıyor. W3C konsorsiyumu, dijital kimlik meselesinde şöyle üçlü bir tanım yaptı: A) Kimliğin sahibi, B) Kimliği veren C) Kimliği onaylayan.

Bu üçlü tanımlamayı örnekle açıklayayım: Kimliğin sahibi Cemil Şinasi Türün (A). Bunu bana doğumda veren kurum, örneğin T.C. Nüfus İdaresi (B). Ve nihayet kimliği onaylayan, mesela Turkcell veya Ziraat Bankası (C). Ancak, tüm bu kurumlar benim ben olduğumu onaylamak istediklerinde bu işi şifreli olarak yapacaklar ve benim kim olduğumu bu kurumlar asla bilemeyecekler. Sadece, “evet böyle bir kişi mevcut” ya da “evet bu kişinin dediği miktarda parası hesabında mevcut” sonucu elde edilecek, hepsi bu. İşte bu işleme biçimine “Zero Knowledge Proof” deniliyor ve yüzlerce analist ve programcı yıllar içinde bu matematiksel ispatları geliştirip mesela Etherum platformuna entegre ettiler.

Şimdi, burada kilit mesele şu: Benim kimliğime bağlı herhangi bir bilgime mesela sağlık kayıtlarıma, mesela finansal verilerime ya da internet üzerinde oluşturduğum gezinti kayıtlarına, ya da GPS’i açık telefonumla yaptığım seyahatlere, benim iznim olmadan başka bir kurumun, örneğin Facebook’un veya Google’ın, veya bir bankanın erişiminin yasaklanması gerekli. İznimin de gerekli olduğu her defasında tekrar tekrar bana sorulması ve izin alınması. Devletler de bu bilgileri otomatik olarak alamayacak! Sadece ortada ispat edilmiş bir suç varsa, mahkeme izni ile avukatımın onayıyla bu tür bilgilerimin kayıtlarının, o da gizli olarak (“zero knowledge” ile) açıklanması. İşte bu düzeyde kendi denetimimizi biz kullanıcılar ve insanlar olarak elde edemediğimiz zaman bizim için “GAME OVER” demektir. Ben 2020 yılını da yaşadıktan sonra, bir dahaki yıla sağ çıkarsam, artık hiçbir kuruma güvenebileceğimi sanmıyorum. Dünyanın tüm ülkelerinde adalet kurumunun durumu, habercilikteki post-truth faciası, insan hakları ile ilgili meseleler içler acısı.

5G Zararlı Meselesi Nedir?

Elitlerle aramızdaki son parti oyunda masadakilerden birinin iflası anlamına gelecek son el oyunu oynamakta olduğumuzu yazmıştım. Bu son oyunda elimizdeki en önemli koz, kendi kimliğimizi kendi kontrolümüzde tutmamız ve bunu inatla savunmamızdır. Bunu elimizden almak için iki tür plan yapmış durumda karşı taraf:

  • Kimlik konusunda Facebook ve Google’la oyuna devam etmek ve oyunun ileriki aşamalarında ülkelerin telekom şirketlerini 5G standardı üzerinden manipüle etmek ya da onları iflasa zorlamak.
  • 5G standardında hem karşının hem de bizim elimizde iyi kağıtlar var: Bizim elimizdeki en önemli kağıt KVKK (GDPR) denilen kanun ve blokzinciri üzerinde elimizde tuttuğumuz kamusal ve hususi, şifresi kırılamaz iki anahtarımızın olması.

Bunlardan birincisi için ellerindeki koz, var olan teknoloji şirketlerinin uydudan dünyaya direkt internet servisi vermeleri. Yani ellerindeki en önemli kart Elon Musk’ın Starlink projesi ve Google’ın balonlu internet projesi. Eğer tek tek ülke telekom operatörlerini manipüle edemezlerse, onları hepten by-pass edecekler ve iflasa zorlayacaklar bu iki proje ile.

Kamusal-özel ikili anahtar kozumuzu alt etmek daha zor, zira blokzinciri teknolojisi de bitcoin de gitgide büyüyor ve bu ikisi de kırılmaz anahtarların yayılmasına yardımcı oluyor. İşte buna karşı en önemli kozlardan birisi “5G sağlığımız için tehlikeli” söylemi. Bu söylemi yaymaktaki kazançları, bu çalışmaları kendileri el altından yürütürken, toplumun kendi kimliğini kendi kontrolüne almakta en büyük yardımcısı olacak IPv6 ve 5G cihazların içindeki şifresi kırılmayan chip’leri bize yaptırmamak, bunları kullandırmamak. Bunun yerine derilerimizin altına chip yerleştirip, bizim onları değil, onların bizi kontrol etmeye devam ettikleri bir geleceği hesaplıyorlar.

Eğer 5G frekansları sağlığımıza tehlikeli ise neden ŞU ANDA tüm askeri ve uzay teknolojilerinde kullanılıyorlar? Zaten çevremizde bu frekanslarda çalışan uydular, özel kurum iletişim araçları, casus uçaklar filan fink atıyor. Zararlıysa önce bunları indirin de görelim bakalım.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Cemil Şinasi Türün

30 yılı aşkın tecrübesiyle fintech ve pazarlama dünyasındaki öncü isimlerden olan Cemil Şinasi Türün bilgisayar oyunlarından üç boyutlu sanal dünyalara kadar pek çok çalışmaya imza attı. Yerel ve uluslararası firmalar için kampanyalar hazırlayan Türün; teknoloji, blokzincir, kripto para ve dijital varlık konularında projeler üretti.
https://cemilturun.medium.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala