Geride bıraktığımız hafta çok stresli ve yoğundu.
TL’de değer kayıplarının hızlandığı, döviz kurlarının aşırı yükseldi, belirsizliğin arttığı ve biraz daha fakirleştiğimiz bir haftaydı.
Dolar 10,02 lira, Euro 11,48 lira, altın 600 lira, gümüş 8,17 lira seviyelerine yükseldiğini gördük.
İyimserlik için umudum her geçen gün azalıyor.
Bir ihtimal dedikçe çıkıp o ihtimali de ortadan kaldırmak için yarışan bir ekonomi yönetimi var karşımızda.
Sanki herkes yangına benzin dökme yarışında.
Şu an ki politika şöyle işliyor;
Çeşitli bakanlar veya yetkililer, çeşitli programlarda açıklama yaparken bugünkü Türkiye’nin ekonomisini, ekonomik kaosu, yüksek kur ve yüksek enflasyonu göz önünde bulundurmayarak aklına geldikleri gibi bağırıp çağırıyorlar.
Çünkü düşünce “Ekonomi bana bağlı değil, ben rahatım” düşüncesi var.
Mesela; İçişleri bakanının “Adalet geriden gelsin” söylemine, Adalet bakanının “Adalet önce gelir” cevabı gibi.
Bu atışmalar, gerginlik ve dedikodu üretiyor, zamanı değil, tüm bakanlıklar ekonomiye odaklanmalı, ekonomi zaten berbatken bir de psikolojik harp yapmayın, enerjimizi boş işler ile harcadığımızdan, kavga etmekten geri duramadığımızdan, koltuk ve makam hayranlığımızdan, çavuş-ahbap ilişkisinden bu haldeyiz.
Bari siz bir durun, susun, kavga etmeyin, zaten gemi su almaya başladı.
Merkez bankasının döktüğü benzin alevin daha da yükseklere çıkmasına neden oldu.
50-100 bp faiz indirimi beklenirken 200 bp indirmek nedir?
Dolar kurunu 8,80’den 10,02 lira çıkarmak ne demektir?
4-5 aydır Fed, “Kasım-Aralık ortalarında varlık alımlarını azaltmaya başlayacağım, 2022’nin ortalarında faiz artıraya başlayabilirim” demiyor mu?
Piyasaları 5-6 öncesinden hazırlamıyor mu?
Bizde bırakın piyasaların önünü görmesini, atanan başkanların kaç ay görevde kalacağı alay konusu oluyor.
Sonra da MB başkanı çıkıp “MB’nı eleştirmeyin” diyor.
Şu an ki geçmişimiz süreç tam bir komedi.
Hiçbir anlamı olmayan kararların alındığı, fakirleşmeye devam ettiğimiz günlerdeyiz.
TCMB, perşembe günü açıklacağı faiz kararıyla piyasalara şunun cevabını verecek;
“Ya dolar 15 liraya kadar yükselişini destekliyorum ya da pas geçerek 9,50’ye gerilemesine fırsat vereceğim”
Pas geçmesi TL’nin nefes almasına, indirime devam etmesi TL’nin pul olmasını sağlayacak.
Bomba TCMB’nin elinde ve bu hafta son.
Ya yoğun bakım kapısında beklemeye devam edeceğiz, ya da cenazeyi kaldıracağız.
Tüm partilerin liderleri, mensupları da ya susarak acımız ile baş başa bıraksınlar ya da bugünleri fırsat bilip davul çalıp oynasınlar.
Benim halkım da onlarla aynı kaderi paylaşmadığı kişiler için nefes tüketiyor, kavga ediyor, kendini yoruyor.
Ya kardeşim cebindeki parana bakıp konuşsana.
Oturduğun eve, kullandığın araba, metroya, metrobüse, otobüse vs.
Aynı kaderi paylaşmadığını ne zaman anlayacaksın.
Ekmeğine, işine baksana.
Ülkem adına o kadar üzgünüm ki, konuşmaya başlarsam çok kişinin kalbini kırabilirim.
Benim ülkem, milletim bu kadar değersiz bir TL’yi hak etmiyor.
Mikrofon başında varan millet diyenler bilmiyorlar mı “Vatan o ülkenin parasına muhtaç olmuş, millet de o ülkenin parasını satın almış, yükselsin diye bekliyor”
Boşuna popülizm yapmayın.
Bu hafta şuna karar verecekler “Ya pas geçecekler ya da indirime devam” eğer indirim olursa zerre kadar iyi niyet aramam ve ömür boyu sorgularım.
Bir de bu ortamda “Altınım, gümüşüm, dövizim var bozayım mı?” diye soranlar var.
Onlar o kadar komikler ki, gözlerine perde inmiş hiçbir şey göremiyorlar.
Bakan körlük böyle bir şey.
İyi pazarlar…
