Son bir-iki yıldır sık sık podcast dinleyip notlar alıyorum. Bazen bir bazen beş saatlik yayınların sonunda hem kültürel hem de ekonomik olarak kendimi yeni bilgilerle güncellemeyi seviyorum.
Bu hafta sizlerle Lex Fridman ile Andreessen Horowitz’in (a16z) kurucu ortağı Marc Andreessen arasında geçen konuşma sırasında aldığım notları ve yorumlarımı paylaşacağım.

ABD’nin borcu
ABD’nin ulusal borcu hızla artıyor. Şu anda her 100 günde bir trilyon dolar ekleniyor. Marc, borcun katlanarak artmasından ötürü ileride 90 günde bir trilyon, 80 günde, 70 günde derken Arjantin’de yaşanan hiperenflasyon krizine benzer bir durumun yaklaştığını belirtiyor.

Ancak karamsarlık yerine neler yapılabileceğine dair konuşmanın daha faydalı olacağını düşünen Marc, ABD’nin doğal kaynak bolluğu, dinamik nüfusu ve teknolojik yeniliklerin merkezi olması gibi başlıklarla gidişatı lehine çevirebileceğini ifade ediyor.
ABD’nin avantajları
Doların rezerv para birimi olması, Rusya’nın uzun süreli bir savaşta ekonomisinin zarar görmesi ve Çin haricindeki diğer devletlerin dağınık durumu ABD’nin rakip olarak odağını Çin’e çevirmesine sağlıyor.
Burada Lex ile Marc arasındaki konuşmaya es verip Ray Dalio’dan bir bilgi paylaşmak istiyorum. Ray Dalio, Değişen Dünya Düzeni isimli kitabında her 250 senede bir dünyanın süper gücünün değiştiğini, ABD’nin ciddi önlemler almazsa süper güç statüsünü Çin’e kaptıracağını, ciddi önlemlerin askeri müdahalelerden önceki son çıkışta ekonomik yaptırımlar olması gerektiğini açıklıyor.

Trump, Çin’e ekonomik yaptırımlar için gümrük vergilerini uygulamaya koyarken bizim altcoin’lerimize zarar verdiğini pek düşünmüyordur. Çünkü ABD’nin daha büyük dertleri var. Biz şimdi Lex ve Marc’ın konuşmasına dönelim.
ABD’nin dünyadaki diğer ülkelere göre bir avantajı da teknoloji merkezi olması. Çin, elektrikli araçlar, drone teknolojisi, yenilenebilir enerji alanlarında dünyaya öncülük ediyor. ABD ise yapay zekâ alanında öncü konumda ve bu konumunu korumak istiyor.
Yapay zekânın toplumu yönlendirme (kültür) ve üretimi artırma (verimlilik) gibi fonksiyonları var. Bu iki başlık, ABD’nin Çin’e karşı “asıl güçlü benim” diyebilmesi için öncü olması gereken alanlar. Bu nedenle yapay zekâ alanında yapılması gereken ne hamle varsa yapacaklardır.
Yatırımcı gözüyle bakış
Yatırımcı gözüyle baktığımızda bu durumdan biz de faydalanabiliriz. ABD ile Çin arasındaki rekabet yapay zekâ, enerji, uzay teknolojisi gibi başlıklarda ilerliyor. Bu nedenle bu alanlarda hangi ülkeden hangi şirketler öne çıkarsa ilgili hükümetler o şirketlerin büyümesi için ellerinden gelen desteği vereceklerdir.
Dijital varlıklar açısından Bitcoin ve altcoin piyasalarında 2025 kritik bir yıl oluyor. Tarihsel olarak kripto paralar küresel likidite hareketlerine doğrudan tepki veriyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim sürecine girmesi, ABD hükümetinin hazine kaynaklarını kullanmaya başlaması geçen haftaki yazımda bahsettiğim gibi 600 milyar dolarlık likiditenin piyasaya girmesine olanak tanıyor. Çin de buna ayak uydurursa 2025’in güzel bir yıl olacağını söyleyebiliriz.

Ancak piyasada sörf yaparken dalgaların ne kadar volatilite getireceğini kestirmek zor. Bu nedenle anahtar kelime olan risk yönetimi hatırlatmamızı yapıp devam edelim.
Amerikan ruhu
Marc, ABD’nin en büyük gücünün aşırı girişimci ruhu olduğunu ifade ediyor. Bireysel özgürlük, risk alma cesareti ve kültürel çeşitlilik, ülkenin başarısının temel taşlarını oluşturuyor. Bu girişimcilik dalgası, yatırımcılar için özellikle erken aşamadaki şirketlere, yapay zekâ ve biyoteknoloji gibi inovasyon alanlarına yönelik yeni fırsatlar yaratıyor.
Kripto piyasaları da bu ruhun bir parçası olarak gelişiyor. Girişimcilerin Web3 ve merkeziyetsiz finans (DeFi) ekosistemlerinde yeni çözümler üretmesi bu alanları uzun vadeli yatırım açısından cazip hale getiriyor.
Gerileme ve yeniden doğuş
ABD’nin karşılaştığı sorunların büyük ölçüde iç kaynaklı olduğunu belirten Marc, son yıllarda insanların cesaretlerini kırmaya ve risk almaktan vazgeçirmeye yönelik sosyal mühendislik çalışmalarının ulusal ruhu zayıflattığını belirtiyor.
Ancak son birkaç ayda gözlenen ruh hâli değişimi insanların bu çöküşü reddettiğini gösteriyor. Bu bir dönüşümün habercisi olabilir diyen Marc, aslında bir nevi Trump ile birlikte yeni bir ABD veya “Make America Great Again” kültürünün ABD’nin geleceği açısından olumlu olduğunu düşünüyor. Marc zaten ABD seçimlerinde Trump’ın en büyük destekçilerinden biriydi.

Benzer bir trend yeniden doğuş hikâyesi kripto para piyasasında da görülebilir. 2022’de yaşanan çöküş sonrası 2023 ve 2024 yıllarında birikim sürecine giren altcoin piyasası, 2025’te küresel likiditenin artışıyla beraber bir ralli görebilir. Özellikle katman–1 çözümleri, yapay zekâ ile entegre projeler, DePIN, DeFi ve RWA ekosistemleri gerçek hayata dair ürünler sundukları için değerlenebilir.
Trump’ın 2025 ajandası ve piyasalar
İkinci Trump dönemi, ABD ekonomisini ve teknoloji sektörünü düzenlemeye yönelik hareketlerle geçecek gibi duruyor. Trump’ın kuracağı varlık fonu büyük ölçekli altyapı harcamaları, savunma sektörü teşvikleri ve finansal piyasalar üzerindeki baskının azalması için kullanılabilir. Aynı zamanda, Bitcoin ve genel kripto ekosistemi üzerindeki regülasyonların daha net bir çerçeveye oturtulması kripto piyasasının önünü açabilir.
Altcoin piyasaları için 2025’te beklentiler
Likiditenin artışıyla birlikte yüksek risk ve yüksek getiri arayışındaki yatırımcılar kripto sektörüne yöneliyor. Geçmiş boğa döngülerinde olduğu gibi bir dönem yaşarsak büyük kurumsal yatırımcıların ilgisini çekebilecek projeler öne çıkacaktır.
Stablecoin’lerin büyümesi ve Ethereum ekosisteminin gelişimi, altcoin’lerin fiyat artışını destekleyecektir. ABD’de yüksek faiz döneminin sona ermesi, DeFi getirilerini cazip hale getirerek yatırımcıların tekrar bu alana dönmesine olanak sağlayacaktır.
Global likiditenin son durumunu sık sık takip ediyorum. Michael Howell ve Tomas gibi isimlerin analizlerine baktığımızda geçtiğimiz hafta 80 milyar dolarlık likiditenin dolaşıma girdiğini görebiliyoruz.

ABD hükümetinin kendi hazinesindeki varlıkları kullanımından kaynaklı bu likiditenin tüm piyasalara fayda sağlayacağını düşünerek riskli varlıklarda pozisyonlarımı koruyorum. Ancak risk yönetimi kelimesine tekrar atıfta bulunarak portföyümde en büyük oranda Bitcoin ve Ethereum tuttuğumu hatırlatmak istiyorum.
Sonuç
ABD’nin rakibi güçlü, geleceği belirsiz, ancak elinde de çok fazla kaynak var. Marc’a göre Trump iyi bir dört yıl geçirecek ve özellikle yapay zekâ alanında ABD kültürünü ve ekonomisini besleyecek büyük atılımlar göreceğiz.
Bu yayına ek olarak kendi yorumlarımı kattığımda küresel likiditenin artacağı 2025’te kripto piyasaları açısından Bitcoin, güvenli bir liman olarak güçlenirken altcoin piyasası da likidite bolluğuyla birlikte yeni bir yükseliş trendine girebilir.