bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 63,920.13 1.35%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,092.88 0.26%
bnb
BNB (BNB) $ 541.53 2.28%
solana
Solana (SOL) $ 137.50 0.00%
xrp
XRP (XRP) $ 0.496711 0.82%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.460399 1.23%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.156565 1.76%

Token’laştırma ve Menkul Kıymet Takasının Geleceği – 2

tokenlastirma ve menkul kiymet takasinin gelecegi 2

Yazının ilk bölümünü buradan okuyabilirsiniz…

Azalan maliyetler ve karmaşıklık

DLT, mülkiyet kayıtlarının ve işlem geçmişlerinin daha geniş dağıtılmasını destekler. Prensipte tüm taraflar tarafından tutulan tek bir kayıt defteri, yapılan işlemin detayları için uzlaşma ve onay ihtiyacını azaltır. Senkronize bir DLT, CSD ve diğer aracılar tarafından tutulan kayıtlar için gereken uzlaşma ihtiyacını minimize eder. Hem işlem başlatmak için daha fazla direk erişim hem de kayıtlarda daha fazla şeffaflık sağlanmış olur. Kimin neye sahip olduğuna dair gerçeğin tek bir kaynakta olması mevzuatla uyum düzenlemelerinde, hissedarların oylaması, kar dağıtımı gibi başka şirket faaliyetlerinde de işe yarar. Bu durum takas sürecinde aracıların sayısını ve genel masrafları azaltabilir ama yine de aracılar tamamen ortadan kalkmamalıdır; çünkü özellikle kriz zamanlarında ve ticaret akışını kolaylaştırmada önemli rolleri olabilir.

DLT birçok faaliyetin otomasyonuna akıllı kontratlar aracılığıyla izin verir; bunlar belli koşullar karşılandığında kendiliğinden gerçekleşen protokoller veya kodlardır. Örneğin son zamanlardaki token’laştırma projeleri faiz veya kar payı ödemelerinin token sahiplerine ödenmesini otomatikleştirmiştir. DLT’nin yarattığı fark bireylerin de akıllı kontrat yazabilme imkânları olmasıdır. Böylece otomatikleştirme kararının kontrolü kullanıcıların eline geçer. Bir DL’de akıllı kontrat kullanımı aynı zamanda sözleşme yükümlülüklerinden stratejik olarak vazgeçme yolunu kapatır; diğer taraftan kendiliğinden uygulanan kontratlar eğer bir olaya otomatik olarak reaksiyon gösterirlerse, bu bulaşma ve olumsuz geri bildirim döngüsünü tetikleyebilir.

Riskler

Riskler tamamen yok olmasa da yeni teknolojiler bunları yönetme şeklini dönüştürebilir. Token’laştırılmış bir sistemde de işlem sonrası süreçler kredi ve likidite riskini yönetmek zorundadır. Menkul kıymetlerin takas sürecinde iki risk vardır: yerine koyma maliyeti riski ve anapara riski.

Token’laştırma yerine koyma maliyeti riskini takas döngüsünü kısaltarak azaltabilir. Takas döngüsünü uzatan unsurlar arka ofis süreçleri, yasal düzenlemeler ve likidite yönetimidir. DL’ler mutabakat süreçlerini düzenleyerek ve aracıların sayısını azaltarak bu döngüyü kısaltabilir. Kısa bir döngü de bir CCP’ye ihtiyaç duymadan yerine koyma maliyeti riskine maruz kalmayı azaltır. Ama şu da var ki, piyasa katılımcıları bu döngünün kısalmasını istemeyebilirler zira bu likidite gerekliliklerini artırabilir ve piyasa yapıcılara likidite için tanınan süreyi kısaltır.

Merkeziyetsiz bir ortamda mahsuplaşma genelde biraz daha karmaşık olduğundan, token’laştırma daha fazla işlem takasıyla sonuçlanacaktır (DvP modelleri) ; yapılan alım-satımın mutabakatının bireysel olarak yapılması daha fazla likidite gerektirebilir. Her token’laştırılmış menkul kıymet kayıt defteri kendi nakit token’ına sahip olursa, o zaman farklı defterlerde nakit token tutma ihtiyacı toplam likidite gerekliliğini arttırır.

Kısa vadede token’laştırma yasal ve operasyonel riskleri de arttırabilir. Şu anda bu riskler iyi kurgulanmış hesap tabanlı sistemlerde azaltılmıştır ama varlıkların token’laştırılması ve yeni platformların ve proseslerin oraya çıkmasıyla tekrar görülebilirler. Menkul kıymet token’larının ve takasının yasal dayanağının belirsiz olması da özellikle sınır ötesi işlemlerde problemlidir çünkü farklı bölgelerde farklı mevzuatlar uygulanır.

Token’laştırmanın operasyonel risk aşısından net etkisi belirsizdir. DLT uygulamasının en önemli katkısı esnekliği ve güvenilirliği güçlendirme potansiyelidir. Bunun sebebi de kayıt defterinin birden çok düğümde tutulduğu tasarımındadır. Fakat özel, izinli ve hiyerarşik olsun DL’ler bir dereceye kadar da olsa merkezileştirme içermektedirler. DLT ve akıllı kontratları takas sistemlerine uygulama kapasitesi ve esnekliği henüz tam kanıtlanmamıştır; bu geçiş de beraberinde operasyonel riskler getirebilir.

Token’ları ve Hesapları Bağlantılı Yapmak

Menkul kıymetlerin takasının token’larla yapılması hem teslim hem ödeme hem de her iki bacak için mümkündür. Oldukça kompleks olan bu alanda önemli olan token’ların DvP sistemine girince ortaya yeni anlaşmalar çıkması ve bunlarla teslimat ve ödemelerin farklı platformlarda birbirine bağlanması gerekliliğidir. Farklı kombinasyonlarla token- ve hesap bazlı sistemler arasında koordinasyon yapılması şarttır.

Piyasanın Gelecekteki Yapısı

Günümüzde menkul kıymetlerin takas sistemleri her bölgenin hizmet sağlayıcıları arasında nerdeyse hiç rekabet olmadan monopol bir şekilde yürütülmektedir. Bunun böyle olmasının sebebi CSD/SSS’lerin ölçek ekonomisinden faydalanmalarıdır ama diğer taraftan kanunlar arası olası anlaşmazlıklar her bölge için ayrı bir sistemi teşvik eder. Oysa Tablo2’de görüldüğü gibi token’laştırma yeni fırsatlar yaratabilir. Ancak maksimum fayda sağlanması için hesap-tabanlı sistemden token-tabanlı sisteme dönüşümde sistemlerin birlikte işlerliği (interoperability) şarttır ve bazı sistemler hep hesap-tabanlı kalsa da birlikte işlerlik uzun vadede önemli kalmaya devam edecektir.

Token’lar menkul kıymet takasının geleceği gibi görülse de bu durum menkul kıymet işlemlerinin doğasındaki bazı temelleri değiştirmez.  Anapara riskini oradan kaldırmak için alım-satım işlemlerinde menkul kıymetlerin teslimi ile ödemeleri n birbirine bağlanması gerekecektir. Bu bağlantılar token kullanılarak sağlanabilir ama bazı anlaşmalarda anapara riskinin tekrar ortaya çıkma riskine dikkat etmek gerekir. Diğer taraftan token’laştırma, yerine koyma riskini yönetme şeklini değiştirebilir, örn. merkezi takasa alternatif olarak takas döngüsünü kısaltarak.

Token’ların ve altta yatan DLT’lerin kullanılmasının faydaları sonuçta elde tutma sistemlerini daha basit ve direk hale getirip kolaylaştırmak ve akıllı kontratların kullanılmasıyla otomasyonu arttırmak olarak sayılabilir. Tekrar etmek gerekirse, token’laştırılmış sistemlerin başarısı hesap-tabanlı sistemlerle birlikte çalışabilmelerine bağlıdır. Şu anda transferler çoğunlukla hesap-tabanlı sistemlerde yapılmaktadır. Token’laştırmanın getirdiği yeni tip anlaşmalar menkul kıymetin veya nakdin veya ikisinin beraber token’laştırıldığı fırsatlar yaratır. Token’laştırma muhtemelen farklı varlıklar için farklı zamanlarda gerçekleşeceğinden, farklı platformlar arasındaki teslimatları ve ödemeleri birbirine bağlayan anlaşmalar yüksek ihtimal dönüşümün en gerekli unsuru olacaktır.

Merkez Bankaları ve Özel Kurumlar,  ödemeleri ve DvP transferlerini token’larla uygulamak için deneyler yapmaktadır. Bu projelerin bazıları şunlardır:

Token’laştırılmış Ödemeler:

JPMCoin

USC ( Utility Settlement Coin)

Ubin and Jasper

Token’laştırılmış DvP’ler:

Project Jasper (phase III )

Project Stella (phase II )

Project Ubin (phase III )

Gerçek-Dünya Menkul Kıymet Token’ları:

Bond-i (Dünya Bankası ve Avustralya Commonwealth Bankası)

Societe Generale

Börse-HQLAx

Platform ve Projeler:

SIX Digital Exchange (SDX)

Bank of England’s RTGS Renewal Program

ID2S (Orange ve Citi)

Nasdaq Linq

Fnality (USC)

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Didem Kurunç

İEL ve İşletme Fakültesi mezunudur. ABD’de yüksek lisans (MSc in Finance) eğitimini onur derecesiyle bitirmiştir. Bir süre özel sektörde finans alanında çalışmış ve finans dalında doktora eğitimini tez aşamasına kadar devam ettirmiştir. Eğitim, finans ve finansal okuryazarlık ilgi alanları arasındadır ve bu konularda bağımsız danışmanlık yapmaktadır.
https://www.btchaber.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala