“Madenciler Neden Çin’den Kaçıyor?”

önce yayınlandı , Son güncelleme önce

Okuma Süresi: 6 dk

Paylaş:

İki haftadır şu anda dünyada yaşanmakta olan teknolojik değişimi anlamaya ve sizlere anlatmaya çalışıyorum. Bu üçüncü yazımda da bunların uzantısı bazı önemli sonuçlara varacağım.

Dilek Sarı’nın BTCHaber sitesinde 20 Ağustos günü yayınlanan haberi , benim Elon Musk tweet’lerinden bu yana dile getirdiğim bir ihtimalin su yüzüne çıkışına işaret ediyordu.

25 Mayıs 2021 günü yazdığım yazıda Elon Musk’ın ne yapmaya çalıştığını anlatmış ve yazıyı şu şekilde bitirmiştim:

Sonuç olarak, fiat paralar ile kriptolar arasındaki mücadele, Amerika-Çin arasında gerçekleşecek olan Yeni Soğuk Savaşın ortasına gelip oturmuş durumda. Hem yonga üretimi hem de bitcoin madenciliği bundan sonra Batı’ya, özellikle de Kuzey Amerika’ya kaydırılacak.

İşte Dilek Sarı’nın haberinde okuduğunuz, bu yazıda önceden haber verdiğim, bitcoin madenciliğinin Kuzey Amerika kıtasına kaydırılması işi. Bu kaydırmanın başladığı Blackrock isimli yatırım şirketinin iki önemli madencilik kuruluşuna yatırım yapması ile netleşmiş durumda. Yazının ilerisinde işimize yarayacak bir bilgiyi de verelim: Blackrock ve isminde “rock” kelimesi olan her yatırım kuruluşu (mesela Venrock) Rockefeller grubuna aittir.

Şimdi başlıktaki sorudan başlayarak aklınıza gelen sorulara cevaplar vermeye başlayalım:

Madenciler neden Çin’den kaçıyor?

Madenciler Çin’den kaçmıyor, kaçırılıyor, yani başka yerlere gitmeye zorlanıyorlar. Şimdi bunun nedenini anlayalım.

Arka plandaki neden, ABD’nin Çin devletine karşı bir soğuk savaş ilan etmiş olması. Bu savaşın 4 ana ekseni var: Birinci ekseni teknoloji, ikinci ekseni de doların rezerv para olma statüsü. Diğer iki eksen, Çin’in askeri gücünü sürekli arttırarak ABD’nin dünya jandarmalığı rolüne tehdit oluşturmaya başlaması ve Çin’in ekonomik gelişmesini yaparken hak hukuk, fikir hakları vb. tanımadığı iddiası. Biz bu yazıda sadece ilk iki eksen ile ilgiliyiz.

Çin, bu iki eksende de ABD’ye karşı koymaya çalışıyor. Teknoloji ekseni temelde tamamen yongalarla ilgili, ve yonga fabrikalarının en önemlisi TSMC de Çin açısından Kıbrıs gibi olan Tayvan’da bulunuyor. Dünyadaki ikinci önemli fabrika ise Samsung’a ait ve G. Kore’de kurulu durumda.

Çin devleti, ilk fırsatta Tayvan’a el koyacağını ilan etti, artık sadece bunun için zemin kolluyor. Tüm dünyadaki cep telefonlarının ve tabletlerin içindeki CPU yongalarını TSMC fabrikası üretiyor. Apple, AMD, Qualcomm, Nvidia gibi tüm önemli üreticiler bu fabrikaya mahkum durumdalar. Bu arada dünyanın üçüncü önemli yonga fabrikası UMC de Tayvan’da.

Çin stratejik planını yürütmeye ve Tayvan’daki yonga fabrikalarına el koymaya hazırlanırken şimdi bu oyunu bozmak üzere ABD Asya’daki iki önemli fabrikayı Amerika’ya, kendi bünyesine taşımaya karar verdi. İlk aşamada TSMC Arizona’ya, Samsung fabrikası da yine bu kararın bir parçası olarak Teksas’a taşınacak. Bu taşınma işi 2023’e kadar bitecek.

Şimdi şu soruyu sormalısınız:

Chip (yonga) fabrikalarının sahibi kim?

ABD bunları taşıma kararı alabiliyorsa o zaman acaba bu fabrikalar Amerika’nın mı? Eğer öyleyse bunlar neden Asya’da? Bu soruların ilkinin cevabını geçen haftaki yazımda verdim, burada yeniden tekrar edeyim:

Dünyada kim chip-yonga üretiyorsa mutlaka teknolojisini iki kurumdan birinden almak zorunda: IBM veya Intel. Bu iki Amerikalı dışında yonga alanında teknoloji sahibi veya racon kesebilen başka firma yok. Dolayısıyla eğer ABD “teknolojimi vermiyorum” derse, sizin ülkenizde yonga fabrikası kurabilmenizin yolu yok.

Yani dünyadaki tüm chip fabrikaları sadece IBM veya Intel’den lisans yani izin almış olanlardır. Dünyada son 10 yılda gerçekleşen satın almalar sonucunda yonga imal eden fabrikalar azaldı ve teknolojik yetenek belirli yerlerde, daha çok da Asya’da toplandı.

Peki IBM ve Intel demek ne demek? ABD’de teknoloji ve inovasyon 20. yüzyılın birinci yarısında Doğu yakasındaki üniversitelerde, yüzyılın ikinci yarısındaysa Batı yakasındaki Silikon Vadisinde geliştirildi. Batı yakasında Stanford (özel) ve Berkeley (devlet) gibi üniversitelerde ve özellikle de birincinin bulunduğu Palo Alto kasabasının çevresinde, chip başta olmak üzere pek çok teknoloji geliştirildi. Bugün kullandığınız Facebook, Google (Alphabet), Apple ve sair tüm şirketlerin ürünleri Silikon Vadisi çıkışlıdır ve bunların hepsi Intel şirketinin torunlarıdır. Silikon Vadisinin de ana yatırımcısı Rockefeller grubudur, oradaki ortağı Amerikan devletidir.

Özetle Intel ve diğer yonga fabrikalarının teknolojisi ABD’nin elinde. 1990’larda bu fabrikaların Asya’ya gitmesinin arkasındaki sebep Wall Street’in sürekli karlılık peşinde koşan ve doymaz iştahının Amerika’daki iş gücünün pahalı olmasını bahane ederek bunların üzerinde taşınma baskısı yaratmasıydı. Ancak son yıllarda Wall Street’in ve doları basan Fed’in uzun vadeli planlarının çok hatalı olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine de Silikon Vadisinin asıl yatırımcısı olan Rockefeller şirketinin yönetimi kendisini Wall Street’in ve fiat paraların sahiplerinden ayrıştırmaya başladı. Fiat paraların sahipleri de bildiğiniz gibi genellikle bir diğer ailenin ismiyle anılmaktadır: Rothschild. Aslında bu ikinci grup bir değil birkaç ailenin ortaklığı ama genellikle bu şekilde tek bir ailenin adıyla anılıyorlar. Bu ailelerin Çin parası yuan’ın da sahibi olduklarını hatırlatmam lazım.

Yani ben, parayı basanlarla teknolojinin ana yatırımcısı olan iki grubun stratejik olarak ayrıştığı ve ikisinin farklı gelecek planları olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar mesele Çin olunca bu iki aile de Batılı olma eğiliminde olurlardı ama belki de bu sefer hakiki bir vizyon ayrışması gerçekleşti.

Yani, ne diyorsun daha açık yaz…

Yani demek istiyorum ki, Çin devletinin doları tahtından etme gayreti ile teknolojik internet parası bitcoin’in üretimi işi iki ayrı grubun ilgi alanında kalıyor. Paranın sahipleri yuanı ve banka sistemini sürdürmek ve Çin’in ekonomik ufkunu fiat para üzerinden tanımlamaya devam etmek istiyorlar.

Oysa yonga fabrikalarının sahibi, Silikon Vadisinin ve Elon Musk’ın da yatırımcısı olan diğer grup (Rockefeller) ise fiat paraların ve banka sisteminin artık yıprandığını ve tehlikeye düştüğünü düşünüyorlar. Öyle olmasa belli başlı blokzinciri şirketlerine 2016’dan bu yana yatırım yaparlar mıydı?

İşte şu anda gördüğümüz madenci göçünün arka planı! Hala anlamayan varsa son paragrafta özet yaptım onu da okusun.

TL;DR

Sözün özü, fiat paranın sahipleri ile yonga başta olmak üzere ileri teknolojinin yatırımcıları 2021 yılının başından itibaren bariz bir ayrışma ve vizyon ayrılığı içindeler. Bitcoin madenciliği de ikinci grubun uzantısı. Dolayısıyla aslında Çin’i terkeden madenciler değil Rockefeller. Bu grubun 1990’lardan bu yana Çin’in teknolojik ilerlemesinde de ana yatırımcı olduğunu ekleyelim. Çin’in şu aralar arkasında Batılı yatırımcıları olan Alibaba, Tencent gibi şirketlere de nasıl gıcık davrandığını ve kovalamakta olduğunu da Füsun S. Nebil Hanımın 18 Ağustos tarihli şu detaylı ve güzel yazısından okuyabilirsiniz.

O nedenle :

1-) Bitcoin madenciliği Batıya kayıyor,

2-) Çin devletinin güttüğü dijital yuan stratejisine karşı Batı ilk defa açık açık kriptopara bayrağını açıyor, ve son olarak:

3-) bundan sonra kriptoparalar sahipsiz olmayacak, bu son olaylardan bu da anlaşılıyor.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

cemilsinasiturun

Yazar: Cemil Şinasi Türün

MicroStrategy Bitcoin’de el artırmaya devam ediyor

Michael Saylor’ın yönettiği iş zekâsı şirketi MicroStrategy, Bitcoin alımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirket, haftanın ilk iş gününde yaptığı açıklamada 5,4 milyar dolar karşılığında 55 bin 500 adet Bitcoin satın aldığını açıkladı. Saylor’ın paylaşımına göre ortalama 97 bin 862 dolar maliyetle yapılan alım sonucu şirketin elindeki toplam Bitcoin varlıkları 386 bin 700’e ulaştı. MicroStrategy’nin elindeki ...

Bağlantıyı kopyala