Artık kriptoparalara kanuni düzenleme zamanı yaklaşıyor. Bunun tüm dünyada ayak sesleri duyuluyor. Kriptolara düzenleme gelirken aynı zamanda merkez bankalarının çıkaracağı dijital paralarla ilgili gelişmeler de hızla ortaya çıkıyor. Daha dün Fed başkanı Powell de bu konuda bir açıklama yaptı ve dijital doların gelişine yönelik bazı bilgiler verdi. Bu konuya genel ismiyle CBDC (merkez bankaları dijital para birimleri) deniliyor ve ben bu yazının sınırını aşacağı için CBDC’leri haftaya ayrı bir makalede işleyeceğim.
Düzenleme İyi Bir şey mi?
Kriptoparalara kanuni düzenleme gelmesi bazı okurlarımız tarafından olumsuz bir gelişme olarak algılanabilir, ama değil. Nedenini bu yazıda elimden geldiğince anlatacağım.
Düzenleme gelmesi, devletlerin kriptolarla ilgili ne yapacağına karar vermiş olması anlamına gelir ki bu da gayet iyi bir şeydir. Kriptoların gri alanda ve kanuni düzenleme dışında bırakılması devletlerin bunları fazla ciddiye almadığını söylemesinin bir yoluydu. Tabii, aslında burada devletler derken ikili bir yapı içinde olduğumuzu da hatırlatmam gerekiyor: Aslında parayı merkezi sistemde “yaratan” bir dizi banka ve kurum var, bunu daha önceki yazılarımda epey detaylı olarak işlemiştim. Burada tekrar etmeye gerek yok. Bu merkezi para üretimi sisteminin iskeletini oluşturduğu vücudun, etini ve üzerindeki derisini oluşturan ise dünyadaki devletlerin merkez bankaları, kamu ve özel bankaları ile düzenleyici kamu kurumları. Her ikisi de birbirine kenetli bir bütün halinde işleyen bu yapıda, devletler kriptolara düzenleme getiriyorsa, öncesinde iskeleti oluşturan içerideki yapı bu konuda kararını vermiş demek oluyor.
Devletlerin kriptolarla ilgili düzenleme getirmesi demek, artık bu varlıkların gri alandan çıkması ve daha yaygın bir kullanıcı kitlesine erişmeye doğru evrilmesi anlamına geliyor. Tabii kriptoların aslında düzenlemeye karşı direnmeseler de, kanun yazıcıların kafalarını karıştıran bir tarafları var ve bunun değişmesi de mümkün değil. Ne demek istediğimi açıklayayım:
Kripto varlıklar aynı anda hem menkul kıymet, hem emtia hem de para birimi olabiliyor. Demek istediğim, kripto varlıklar bunların her üçünün kılığına da girebiliyor: aynı ahtapotlar gibi duruma göre farklı renk ve şekil alabiliyorlar. İşe bakın ki, bu üç şeklin üçü de şu anda devletler tarafında farklı kanunlara ve vergi usüllerine tabiler. İnceleyelim:
1)Menkul kıymet olarak kriptolar: Eğer bir kripto para, ekonomide yatırım aracı olarak algılanan bir şekil gösterirse o zaman menkul kıymet kategorisinde kabul ediliyor. Şu anda kripto para borsalarında alımı ve satımı yapılan BTC, ETH, USDT ve LINK gibi kripto varlıklar, aynı BİST’te işlem gören hisse senetleri gibi anlık olarak değerleniyorlar, düşebiliyorlar ve çıkabiliyorlar. Bu durumda olan kripto varlıklar, yatırım araçları kategorisine sokulabilir ve onlar gibi vergilendirilebilirler. Menkul kıymetlerin vergilendirmesi, öncelikle bu varlıkları alıp satan kişilerin aldıkları fiyat ile sattıkları fiyatın net farkının tesbitini gerektirir. Bu fark eğer pozitif ise o zaman bu miktarın %10’u vergi olarak kesilir. Bu kesinti de bugün aracı kurum denilen kuruluşlarca devlet adına yapılmaktadır. Aracı kurumların ve vergilendirmenin denetimi de ülkemizde SPK tarafından yapmaktadır. Kriptoların vergilendirilmesi de eğer bu kategoriye dahil edilecek olurlarsa, SPK denetiminde olacaktır ve işlemlerin takibi ve vergilendirilmesi kripto borsalarına klasik aracı kurum benzeri bir lisans verilmesi ile halledilebilir.
2) Emtia olarak kriptolar: Eğer kriptoparalar emtia, yani commodity kategorisinde olarak algılanırsa o zaman ülkemizde TTK’ya, yani Türk Ticaret Kanununa tabi olmaları ve KDV’li olmaları gerekir. Yani, kripto paraların alınıp satılması aynı kömür satışı gibi, ya da altın veya patates alım-satımı ile aynı kategoriye girer. Bunların KDV oranları farklı olsa da hepsi faturalı olarak satılır ve KDV’den ayrıca gelirler ve kurumlar vergisine de konu olurlar.
Kriptoların emtia formunda olması tartışmalı bir konu halen çünkü kripto paraların üzerinde işledikleri blokzinciri ağlarında konsensus, yani mutabakat oluşturma hızları o kadar düşük ki bunlar hızlı bir değiş-tokuşa konu olamıyorlar. Ancak, yine de kriptoları dijital emtia olarak gören devletler var; mesela Rusya.
Bizim ülkemizde dijital emtia örnekleri yok mu? Bolca var! Mesela Migros’un puan sistemi olan Money emtia formunda. Boyner Grubun sadakat puanı uygulaması olan Hopi de öyle. Alışverişlerinizde size puan kazandıran ve bir banka tarafından değil de perakendeci bir mağaza tarafından çıkartılan her tür puan sistemi, bu arada THY’nin milleri de bu kategoridedir. Alınıp satılmaları daima faturayla olur ve vergi açısından TTK’ya tabidirler.
Şahsi fikrim, Bitcoin ve ethereum gibi kripto paraların emtia kategorisinde olmadıkları. Bu kategoride olan Hopi’ye de tavsiyem kendisini derhal bir numaralı kategoriye sokmaya çalışmasıdır, böylece kıymeti daha da yükselecektir.
3)Para birimi (currency) olarak kriptolar: Üçüncü ve son kategori olan para birimi kategorisine kriptoları sokamıyoruz, zira konsensus oluşturma hızları çok yavaş kalıyor. Fiat paraları kullanan merkezi ödeme sistemlerinde saniyedeki işlem hızı 3000, hatta 5000 adet düzeyinde olunca, kripto paralar, saniyede 15-20 işlem kapasiteleri ile isteseler de para birimi olarak algılanamıyorlar. Aslında Satoshi’nin orijinal makalesinde bitcoin’den bir “cash” olarak bahsetse de ne yazık ki bir tasarımcının her istediği olmuyor. Japonya ne hikmetse kriptoları bu kategoride değerlendirdi ama bence hata yaptı.
Eğer bu kategoriye sokulursa kriptoların vergilendirmesi de şu anda ülkemizde 6493 numaralı kanun olarak ünlenmiş olan elektronik para kanununda tanımlandığı gibi olacaktır. Papara ya da İninal kart ile para transferlerinde, veya ATM’lerden para çekerken ödediğimiz vergiler bu durumda kriptolar için de geçerli olacaktı. Tabii bu işlemleri yapan şirketlerin BDDK’dan özel bir lisans alması gerekiyor. Bu işlerde bankaların farklı bir durumu, bunların parayı piyasaya “satarken” fatura kesip devlete KDV gibi bir vergi vermiyor olmaları, sadece dekont denilen bir makbuz kullanıyor olmalarıdır. Bankalar vergi ödüyorlar ama yaptıkları ticari işler üzerinden ödüyorlar, vatandaşa para satışı vergisiz oluyor; vatandaşların birbirilerine elden nakit vermeleri de aynı şekilde vergisiz.
Bence kriptolar bu kategoride hiç değil! Ama bu düşüncem sadece transfer hızlarının yavaş olmasından kaynaklanmıyor: Kripto paraların asıl bu kanuna uymayan tarafları, kapalı sistem olmaları, yani tüm işlemlerin ve işlem yapanların bir blokzincirinde kayıt altında olması ve bahsi geçen kanunda sadece kapalı olmayan sistemlerin izin gerektiriyor olmasıdır. Stablecoin adını verdiğimiz, arkasında bire bir fiat paranın bankada kayıtlı durduğu USDT gibi , BiLira gibi blokzinciri token’ları ise duruma göre bu kategoriye sokulabilir veya sokulmayabilir. Dedim ya, kriptoparalar ahtapot gibi şekil ve renk değiştiren varlıklar.
Sonuç:
Sonuçta, benim düşünceme göre ülkemizde kripto paralar birinci kategoriye konulacaklar ve SPK tarafından denetlenecekler. Şimdiki borsalardan lisans alacakların görevleri arasına de aracı kurumlar gibi müşteri kaydı tutmaları ve onlardan vergi tahsilatı eklenecek. Dünyada da bu tarafa doğru bir eğilim var genellikle, bence Rusya ve Japonya istisnai örnekler olarak kalacaklar. Ama yine de bekleyelim ve görelim derim.