bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 64,683.33 5.22%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,360.91 7.33%
bnb
BNB (BNB) $ 528.80 8.38%
solana
Solana (SOL) $ 185.99 8.39%
xrp
XRP (XRP) $ 0.598119 3.66%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.623316 9.22%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.132455 11.38%

Paylaş

Istanbul Blockchain Women Röportajları – Leyla Arsan

leyla3

Paribu ana sponsorluğunda başladığımız İstanbul Blockchain Women Röporajlarının ilkini İstanbul Blockchain Women ekibinden Ayşe Gönen Anaeli, TAGES CEO’su Leyla Arsan’la gerçekleştirdi. Leyla Arsan, yürütmekte olduğu projeleri, Blockchain dünyası ve tüm dünyayı etkileyen koronavirüsün etkilerini anlattı.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Blockchain teknolojisi ile ne zaman tanıştınız, İstanbul Blockchain Women ile yollarınız nasıl kesişti?

1989’da ODTÜ İstatistik Bölümü’nden mezun oldum ve 1990-2001 yılları arasında bankalarda ve bankaların şirketlerinde ya da hizmet veren IT şirketlerinde bilgi İşlem yenilikçi bilgi ve iletişim teknolojileri geliştirme ve uygulama ve yeniden yapılandırma projeleri gerçekleştirdim. 2002 yılından beri de, teknoloji Ar-Ge ve inovasyon projelerini AB destekli fonlarla gerçekleştiriyor, proje yönetimi ve inovasyon yönetimi yapıyorum, Ar-Ge, inovasyon ve AB fonları ile ilgili danışmanlık yapıyorum. Avrupa Komisyonu adına proje değerlendiriciliği ve denetimi yapıyorum. Genç girişimcilere mentörlük yapıyorum. AB fonlarıyla yaptığım projeler genellikle bilişim teknolojisi projeleri, açık veri, büyük veri, bağlı veri, akıllı şehir, endüstri 4.0, yapay zekâ projelerinin yanında en son gerçekleştirdiğimiz proje döngüsel ekonomiyle ilgiliydi ve Blockchain altyapısı üzerinde plastiğin yenden kullanımını ve bu yolla değerlemesini gerçekleştirmek üzere Token ile bir teşvik ve farkındalık platformu idi. PlasticTwist. Bu proje 2018’de başladı ve 2018 Ocak ayından itibaren Blockchain ile ilgili daha fazla bilgi edinmeye, öğrenmeye başladım. Özellikle de proje ortaklarımızdan Blockchain konusunda uygulama geliştiren bir yazılım şirketi olması ile bu konuyu daha yakından birlikte çalışarak ve deneyimleyerek öğrendik. Istanbul Blockhain Platformu’nu KAGİDER’den bir arkadaşımın paylaşımında gördüm ve hemen yanıt yazdım PlasticTwist projesinden bahsettim. Çok ilginç bir şekilde, orada daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürülebilir kalkınma konusunda bir proje ile ilgili tanıştığım Başak Burcu Yiğit’i de gördüm ve benimle hemen iletişime geçti. Meğer o da platformun kurucusuymuş Ebru Güven ile birlikte. Bunun üzerinde hemen buluştuk, Ebru Güven de başka bir tesadüfle bizim PlasticTwist çalıştayımıza yine başka bir arkadaşımın aracılığıyla gelmişti. Yani mıknatıs gibi birbirimizi çekmişiz ve hala da çekmeye devam ediyoruz.

Bize PlasticTwist Projesi’nden bahseder misiniz? Projeye neyi amaçlıyor, Blockchain teknolojisi hangi süreçlerin takibinde kullanılıyor veya kullanılması planlanıyor?

Projeyi son 2 yıldır 7 ayrı ülkeden 9 farklı kurumla gerçekleştiriyoruz. PlasticTwist, Horizon2020 Programı kapsamında Avrupa Birliği tarafından “Sürdürülebilirlik ve Sosyal İnovasyon İçin Toplu Bilinçlendirme Platformları” kapsamında finanse edilen bir inovasyon projesidir. PlasticTwist vatandaşlar ve farklı topluluklarda (sanayi, kamu, sivil toplum grupları, üreticiler, tüketiciler) ile birlikte yaratma, yenilikçi ve güvenilir iş birliği ve tüm paydaşların farkındalığını artırarak bilgi aktarımını, döngüsel ekonominin gelişmesiyle plastiğin bir varlık olarak potansiyelini ortaya koymayı ve blockchain bazlı yeni pazarlara giriş yapacak inovasyonları hedeflemektedir. PlasticTwist’teki inovasyon araçları, mevcut açık kaynak, blok zinciri ve token sistemleri, oyunlaştırma, kitle kaynaklı bileşenlere (crowdsourcing), açık veri çözümlerine ve mümkün olan en geniş ölçüde gelişmelere dayanmaktadır. Dijital bir platformda tüm bu araçları kullanarak ortak bir farkındalık yaratma ve teşvik sistemi kurmak amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda bir de dijital pazaryeri oluşturuldu. Bu doğrultuda, İsviçre’de Hollanda’da ve Yunanistan’da 3 ayrı pilot çalışması sürdürdük. Bu pilotlarda, fablab’lar, endüstriyel tasarımcı ve ekogirişimciler, aktivistler ve farklı çevre ve vatandaş toplulukları üniversite, STK ve özel sektör işbirliği ile PlasticTwist platformunu ve araçlarını deneyimleyerek, inovasyona dönüşecek bulguları bizlerle paylaştılar. Bu doğrultuda, farklı iş modellerinde bu altyapıyı geliştirecek mekanizmaları oluşturmaya başladık ve birçok farklı fikri de değerlendirdik ve platforma dahil ettik. PlasticTwist projesi kapsamında hazırlanan “Blockchain” altyapılı “Plastic Wallet” adlı bir dijital cüzdan uygulamasını devreye soktuk. Platform’da plastiği olan ve yeniden kullanım için satmak isteyen, yeniden kullanım ürünlerini satmak isteyen ve bunları almak isteyenlerle, yenilikçi proje fikri olanlar yer alıyorlar. Buradaki en önemli konu, bazı kriterlere göre bu kişi ya da kurumlara Token hesaplanıyor ve veriliyor olması. Bu token’lar şu anda prestij token’ı ve zaman içinde bir değer kazanarak farklı yerlerde de kullanılıyor olabilecek. Token’lar arttıkça plastik de değer kazanacak. Amacımız; plastiğin değerli hale gelerek daha az üretilmesi ve gereksiz olarak kullanımının azaltılmasının sağlanması. Blockchain altyapısı biz güvenli ve açık bir ortam sağlıyor.

Projedeki esas inovasyon, şirketleri, kurumları plastik atığı ve asıl plastiğin kendisini bir değer olarak görmelerini sağlatacak token adı verilen dijital bir teşvik aracı kullanacak olmaları. Token, blockchain üzerinden çalışan, atığa değer yaratacak bir araç. Örneğin X Şirketi, piyasada geri dönüştürülmüş plastik satın aldığında –diyelim- 100 token kazandı. Dönüştüren de 100 token kazandı. Bu sistem içinde olan şirketler, kişiler sistem içinde olmayanlara göre daha avantajlılar, gezegene ve çevreye daha fazla değer katan, sürdürülebilirlik bilinci yüksek kurum ve vatandaş olarak yaşama katılmış oluyorlar. Bu yapının plastiğin tek kullanımlık ya da ambalaj olarak kullanıldığı birçok üretim/tüketim aşamasında, tedarik ve değer zincirinde uygulanması için birçok iş fikri üretmek üzere ve PlasticTwist Dijital Platformu’muz üzerinden test ve deneyimleme çalışmalarımız da sürüyor.  Bu platform geliştirilecek birçok iş fikrine ön ayak oluyor, uygulamaları gerçekleştirmek için yenilikçi şirketler, işbirlikleri, kooperatifler ve yapılar kurulmaya başlandı. Örneğin; taze gıda sektöründe plastik atığının azaltılmasına yönelik gerçekleştirdiğimiz Türkiye’deki iş modelinde Blockchain tüm bu değer zincirindeki süreçlerin izlenmesini ve açık olarak katılan taraflarla paylaşılmasını sağlıyor olacak. Bu proje ile sürdürülebilirliğin, iyi şeyler yapmanın, katma değer yaratmanın değeri üzerinden alternatif bir ekonomi yaratmayı hedefliyoruz. Yeni ekonomik kavram olan Tokenomics evrensel değerlerin öne çıkmasını sağlayacak.

Token kullanımı blockchain üzerinden işleyeceği için blockchain’in sağladığı saydamlık, ölçülebilirlik, izlenebilirlik bu sürecin güvenirliğini artırıyor. Aracı kurumlara, bankalara, noterlere gerek fazla gerek kalmıyor. Bütün bunlara ek olarak, token kazanmak bir imaj ve prestij unsuru haline geliyor, çünkü çevreye verilen önemin, atıkların geri dönüşümünün, bunun bir değer yaratmasının, kısacası döngüsel ekonomiye katkının ölçüsünün bu tokenler olmasını bekliyoruz.

Geçtiğimiz Kasım ayında 16. İstanbul Bienali: “Yedinci Kıta” ve Antroposen ‘in son gününde projenin lansmanını gerçekleştirdiniz. Projenin emek verenleri olarak katılım ve ilgi sizce nasıldı, sizi memnun etti mi? İnsanların bu konudaki farkındalığı hakkında neler söylemek istersiniz?

10 Kasım 2020’de Pera Müzesi’nde yaptığımız lansman çok heyecanlı, eğlenceli ve etkileyici geçti. 16.İstanbul Bienali’nin bir yan etkinliği olarak bize bienalin son günü öğleden sonra Pera Müzesi’ni verdiler. Son etkinlik olmak aslında çok ilginç olsa da Pazar günü olması ve havanın da Kasım ayı için mevsim normallerinin çok üzerinde olması ve de o günün aynı zamanda 10 Kasım Atatürk’ü Anma yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle, katılım açısından oldukça riskli oldu. Bir de aynı gün Antalya’da Çevre Bakanlığı’nın düzenlediği Türkiye Katı Atık İthalatı ile ilgili çalıştay yapılıyor olması kamu tarafındaki katılımı sınırladı. Bienalin son günü nedeniyle de Pera Müzesi kalabalıktı ancak bu kalabalık bayağı dinamizm kattı. Bununla birlikte 200’e yakın katılımcımız oldu, çocukları ile gelenler olması bizi ayrıca çok daha fazla sevindirdi çünkü özellikle çocuklar gençler asıl bayrağı taşıyacak olanlar. Katılım ve özellikle de PlasticTwist Wallet’ı herkesin kullanmış olması bizi ayrıca çok sevindirdi. Sonuç olarak, fikir yarışmasında kazananların oylanmasında toplam 7000 Token kullanıldı ve birinci gelen fikre 2600 Token verilmiş oldu.  Benim açımdan en heyecanlı taraf; katılımcıların özellikle de hayatlarında ilk kez “Blockchain”, “token” kavramlarını duymuş olan kişilerin dijital cüzdan kullanarak Token ile oy vermeleri idi. Herkes heyecan içinde, birbirilerinden de destek alarak, hem de eğlenerek herkes ama herkes Token ile oy verdi. Bu bence çok çok önemli bir deneyim oldu. Ayrıca, plastiğin yeniden kullanımı ile ilgili uygulamaları gördüler ve aralarında çok ilham alanların olduğunu bizzat belirledim. Farklı disiplinler, sektörler, iş yapan ya da yapmayan, sanatçı, plastik üreticisi, bilişimci, tekstilci, mühendis, imalatçı, ev hanımı, eğitmen, danışman, finansçı, Blockchain uzmanı, esnaf, yatırımcı, sürdürülebilir gelişim uzmanı, tasarımcı, belediye çalışanı, atık yönetimi uzmanı, Fablab yöneticisi, maker, hızlı tüketim ürünleri satıcısı, akademisyen, gazeteci, genç birçok kişi bir araya geldiler, tanıştılar, networking yaptılar, farklı bağlantılar kuruldu, bizim proje ortakları ile tanışarak ilişkiler kurdular. Ayrıca, basında da yansıdı, özellikle etkinlik sonrasında Youtube kanallarında ilginç röportajlar da gerçekleştirdim. Ancak üzülerek söylemeliyim ki; bu konu ülkemizin ana gündemine hiçbir zaman oturmadı ve daha da oturamayacağa benziyor.

Lansman günü projeye dair hangi konuları paylaştınız? O günden bugüne başka gelişmeler oldu mu? Proje hakkında son durum nedir bizleri bilgilendirebilir misiniz?

Lansman projenin tüm Avrupa genelindeki final toplantısıydı. Amaç, PlasticTwist Platformu’nu hayata geçirmek üzere tanıtmak idi. 7 ülkeden 9 ayrı proje ortağı (Aristotle University of Thessaloniki (Greece), Hochschule Luzern (Switzerland), Nurogames (Germany), Ceci n’est pas une Holding (Netherlands), Almerys (France), Eolas (Spain), MEDITERRANEAN SOS Network (Greece), BlueCity (Netherlands) and TAGES (Turkey). ) temsilcileri ve inovasyoncular güzel ve etkileşimli bir program yaptık. Projeyi, platformu tanıttık, projenin pilot uygulayıcı ülkelerinden değişik kurumlardan kişiler, ben dahil J, açık diyalog oturumu yaptık sonrasında açık diyaloğa projenin danışmanları Hollanda ve Fransa’dan gelen uzmanlar ile ve yine sonrasında WWF’den bir temsilcinin de katıldığı bir açık diyalog oturumları devam etti. Pilotlar ve plastiğin yeniden kullanımına ilişkin fikir sahibi olanlar fikirlerini sundular, bu bölüm de çok ilginç ve ilham vericiydi. Gerçekten çok ilginç fikirler sunuldu. Bu bölüm önemliydi çünkü, sonrasında katılımcılar bu fikirleri oyladılar ve en çok oy alan yani 2600 Token kazanan fikir (doğal olarak Türkiye’den gelen fikir oldu J) ödül aldı. İşin daha ilginç tarafı Türkiye pilot uygulayıcılardan biri olmamasına rağmen, bu konudaki potansiyelini çok güzel ortaya koydu ve ödül töreni ile etkinliği noktaladık. Bu konudaki haberimize, fikirlerin detaylarına, etkinlikle ilgili tüm sunumlara ve bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Proje 1 Ocak 2020 itibariyle sone erdi. Ancak esas iş ondan sonra başladı. Şimdi platformu hayata geçirmek üzere çalışmalara başladık. Şu anda teste de açık. Şu anda İsviçre merkezli olarak ilerliyoruz. Bir crowdfunding başlatma ve Avrupa’da kar amacı gütmeyen bir kurum kurma sürecindeyiz. Kampanya, whitepaper ve katılım ile ilgili bilgilere buradan erişebilirsiniz: Nisan 2020’de hayata geçirmeyi planlıyorduk ancak pandemi nedeniyle süreçler uzadı. Biz de bu süreci, daha fazla işbirliği, destek ve iş planlarını güncelleştirme amaçlı kullanıyoruz.

Yıllardır, farklı farklı ülkelerle iş birliği halinde projeler geliştiren bu tarz değişim ve dönüşüm senaryolarını çokça yaşamış biri olarak; siz Blockchain teknolojisinin nasıl bir noktaya evrileceğini öngörüyorsunuz? Üzerine gidilmesi gereken konular neler? Sizin Blockchain odağında planlamakta olduğunuz başka projeler de var mı?

Ben tüm iş hayatım boyunca kendimi hep en yeni teknolojinin ilk uygulamalarında buldum, her şeyi ilk kez yaptım uyguladım. Bu konudaki deneyimlerim gerçekten inanılmaz çeşitlilikte ve boyutlarda. Çünkü biz X nesli olarak tam da teknolojinin özellikle de Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin en ilkel dönemlerinden bugünlere evrilmesine tanık olduk, tanık olmayı bırakın ben hep öncü saflarda rol aldım. AB’nin Ar-Ge ve Inovasyon fon programları beni bu konuda çok daha fazla geliştirdi ve işbirlikleri ile geleceğin dünyasını oluşturmak için çalıştık. İnovasyon çok zor ve ilginç bir süreçtir. Benim e-postalardaki elektronik imzamın en altında da yazılıdır: Oracle’ın kurucusu Larry Ellison’ın bir sözü var: “Bir yenilik (inovasyon) yaparken, herkesten bir çatlak olduğunu duymaya hazırlıklı olmalısın” Bu gerçekten de doğrudur, her zaman en yeni konuları, uygulamaları ortaya attığım için anlaşılması zordu genelde, Türkiye gibi bir ülkede de yaygınlaştırması zor. Çünkü Türkiye, kanıtlanmış teknolojiyi alan ve uygulayan bir ülke, bunu da kendi ortamına uyarlamada çok başarılı ama inovasyon tarafında kültürel ortamımız çok uygun değil, bu nedenle de yenilikleri gerçekleştirmek çok sancılı geçiyor ya da siz ilk kurban oluyorsunuz sonraki süreçlerde bu dünyada yaygınlaştıktan sonra yapmayı öğrenen bu işi kotarıyor. Ayrıca, bırakın Türkiye’yi, dünyanın her yeni çıkan teknolojiye karşı bir şüpheci yaklaşımı vardır. Kabul görmesi ve pazara inmesi zaman alır. Bu süreler şimdi kısaldı ancak yine de, hayatımıza bugün giren birçok teknolojinin Ar-Ge safhaları çok önceki yıllara dayanır. Bugün yaygınlaşan ve onsuz yapamadığımız bulut teknolojisi ilk çıktığında hiç unutmuyorum; Avrupa Komisyonu etkinliklerinde yapılan bulut sunumlarında herkes ilk kez bulutu duyuyordu, şöyle konuşmalar geçiyordu: “Bu bulut da yine yeni bir kavram ama çalışmaz, olacak şey değil.” Bunu diyenler yine başka Ar-Ge mühendisleriydi. Blockchain konusu da buna benzer bir durumda. İşin daha da ilginç tarafı; Blockchain çok daha zor bir konu çünkü tamamen iş yapış biçimini ve hatta bugünkü konvansiyonel ekonomiyi tamamen ters yüz edecek bir kavram. Ve her yeni ortaya çıkan teknoloji gibi, Blockchain de birçok regülasyon, yasal düzenleme engellerine takılmış durumda. Ancak, Blockchain tüm bu engelleri aslında aştı ve son hız ilerliyor. Ulusal stratejilere ve politikalara bağlı olarak kontrollü olarak ilerliyor çünkü mevcut ekonomiyi, kapital kontrolünü özellikle devletler ve sermaye sahipleri elden bırakmak istemiyorlar. Ancak işin iyi tarafı, AB regülasyonları tam bunu destekleyecek nitelikte. Avrupa Dijital Tek Pazarı yatırımlarını Blockchain’e aktarmış durumda. Bu konuda çok ciddi çalışmalar yürüyor, ortak hizmet altyapıları kuruyor. Bizim Türkiye olarak hala Avrupa ile birlikte hareket etme şansımız var, bununla ilgili tüm bilgiler projeler her şey açık ve bizimle paylaşılıyor, Ar-Ge çalışmalarına katılabiliyoruz ve AB ülkeleri ile aynı şekilde fondan yararlanabiliyoruz.

Bence Blockchain en temel bilişim altyapılarından biri olacak özellikle de ortak çalışma gerektiren, tedarik ve değer zincirlerinde bu süreçler oturtulmaya başlanacak.  Bulut gibi vazgeçilemez bir altyapı haline gelecek. Her ne kadar Blockchain’in öncülüğünü Finans sektörü yapıyor gibi görünse de, bence finans sektörü bu işin PR’ını ve kurbanzedeliğini yaparak asıl birlikte çalışılabilirliğin gerektirdiği iş yapış biçiminin temel yapı taşı haline gelecek. Blockchain’in en ilginç ve güzel tarafı da aynı anda iki tezat yaklaşımı içinde barındırması. Bu nedenle, kimsenin bu işi aklı bir türlü almıyor. Hem son derece güvenli, hem de açık ve paylaşımlı bir yapı. Konvansiyonel düşünce biçimine ters. Açık veriyi bir türlü anlayamayan, hem açık hem güvenli nasıl olunuru kafasında oturtamayan bir insanların bu işe adaptasyonunu bekleyemeyiz. Bu işi yapacak olanlar,  inovasyon liderleri yani bizler, ulusüstü yapılar, ulusal ve uluslararası regülasyonlar ve ortak açık altyapılar olacaktır. Teknolojik olarak Blockchain bugün uygulanmasında hiçbir sorun yok ama üreticileri, iş dünyasını, hukuksal altyapıyı, finansal altyapıları da adapte etmek gerekiyor. Türkiye Blockchain Platformu,  İstanbul Blockchain Kadınları gibi sivil toplum kuruluşlarının rolü çok büyük. Özellikle, kurulan startup’lar, girişimler ve bu konudaki projeler bu işe liderlik ediyor. Bu işin olabileceğini görüyor iş dünyası. Ancak, burada anlaşılması gereken bir nokta var o da; Blockchain’i biz kendi mevcut iş yapma biçimine adapte edemeyiz, bu doğru değil ve başarılı da olmaz. Çünkü Blockchain’in var olma sebebine aykırı. Ekosistemi olmayan, ortak kararlar alınmasını gerektirmeyen, açık ver ve bilgi paylaşımına kapalı hiçbir sistem Blockchain’e uygun olamaz. Bu da şunu gösteriyor; iş dünyası, sanayi, topluluklar iş yapma anlayışını değiştirecek. Hızlı ve güvenli bir iş yapmak için açık olmayı, ortak karar almayı ve paylaşmayı öğrenecek. Ekosistem oluşturmayı öğrenecek. İş yapış biçimleri iş birliği ve demokratik hareket etme biçimine dönüşecek. Dünya bu yöne evriliyor. Bu nedenle de, şu anda dünyanın en çok birlik olmaya ve birlikte olmaya ihtiyacı olan sürdürülebilir kalkınma konularında (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri) yapılacak çalışmaların tamamını Blockchain altyapısında yürütmek, hem dünyayı kurtarma hareketini hızlandıracak hem de çok ciddi katkısı olacaktır. Bakış açılarını toplumlar artık toplumsal faydaya dönüştürmek durumda, yoksa insanlık olarak dünyayı yok etmekle meşgulüz ve bugün geldiğimiz durum da bunun çok ciddi bir örneği maalesef. Yalnız korkarım; kapitalizm gücünü aldığı bugünkü konvansiyonel ekonomiden alternatif (yeni) ekonomiye geçişe bayağı çelme takacak ve Blockchain’in ana amacından da şaşırtmak için her şeyi yapacak. Bizlerin görevi doğru amaçlara yönlendirmek olmalı.

Blockchain konusuna yeni girdik, girdikçe proje çıkıyor, fikirleri hayata geçirmek gerekiyor. Bu konuda mentör olarak ya da proje olarak gereken desteği vermeye gayret ediyorum. Ancak, bence buradaki en önemli konulardan biri de, doğru yöne yönlenebilme. Kısacası; Blockchain’i topluma faydalı olacak, çok büyük bir ekosisteme ve işbirliğine, ortak hareket etmeye ihtiyacı olan alanlara yönlendirmek. Bu da ancak genç girişimcilerin ya da girişim potansiyeli olan öğrencileri eğitmekten geçiyor. Bu yönde bir proje hazırlığı içindeyiz. Sadece Blockchain değil, AI, Big Data, IoT gibi alanları da kapsayan sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik yenilikçi fikirlerin ve girişimlerin oluşmasını sağlayacak ilginç bir proje hazırlıyoruz. Fonlandığı takdirde, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da üniversite öğrencilerini bu konuda bayağı bir hareketlendireceğiz.

Son olarak yine inovatif kişiliğinize ve öngörülerinize dayanarak soruyorum; Corona salgını sonrası iş yapış şekillerimizde bizleri ne gibi değişiklikler bekliyor sizce? Blockchain teknolojisi ile geliştirilen uygulamalar için bu sağlık krizinin hızlandırıcı bir etkisi olur mu sizce?

Aslında yukarıda bahsettiklerimin hepsi şu anki COVID-19 salgınını da kapsıyor. Çünkü sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden 3.sü olan sağlık, halk sağlığı ve refah hedefi, enfeksiyonları ve salgınları da içeriyor. Ancak, COVID-19 literatüre yeni girmeye başladı ve eminim Birleşmiş Milletler bu hedefi de derhal yenileyecektir, Avrupa Komisyonu da bu konuda yapılacak araştırmaları birinci plana aldı bile. Dolayısıyla, birlikte hareket etmek her zamankinden daha fazla gerekli, bunu da Blockchain ile asıl faydaya hızlı bir şekilde dönüştürebiliriz. Bir başka avantaj da, bugünlerde izole yaşamlar dijital yaşamı hızla artırdı, dolayısıyla bir araya gelemeyen, ortak kararlar almak ve onaylamak için dijital platformlara ihtiyacı olan bir iş dünyası ve topluluklar ortaya çıktı. İşin daha da ilginç yanı, tüm dünyanın aynı anda bu duruma gelmiş olması. Bağış kampanyaları, farklı ödeme ihtiyaçları ilk etapta şu anda en hazır durumda olan ve kolaylıkla uygulanabilecek olan Blockchain için ilk gerçek müşteriler. Şu anda bu konuda beklemek bizim en büyük düşmanımız. Hatta diyebilirim ki bu süreç bizim Blockchain’li hayata geçişimizi hızlandıracak. Online öğrenme ve birlikte çalışma platformları tamamen dijital çalışma karar alma ve süreçleri yönetme platformlarına dönüşecek. Blockchain burada da özellikle şeffaf yönetim biçimlerine de geçiş için ideal bir altyapı.

Son olarak; dünyanın gidişatına göre birlik olma, şeffaf ve açık olma gibi ulvi hedeflerle hareket eden bir dünyaya hızla evrilmemiz gerekiyor, ancak bu da ayrı bir mücadele, virüsten beter.

btchaber bh logo

Blockchain Women

Istanbul Blockchain Women, kadınlara teknoloji ve Blockchain özelinde pozitif ayrımcılık sağlayacak sosyal sorumluluk projeleri üreten ve bu projeler sayesinde bilişim sektöründe kadın istihdamını artırarak kadınların üretim ekonomisinde daha çok yer almalarını sağlamayı misyon edinmiştir.
https://istanbulblockchainwomen.org/

Yanıt verin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
Bağlantıyı kopyala