Facebook adını Meta olarak değiştirdi. Neden? Çünkü artık bir Metaverse şirketi olmaya karar verdi.
Haber gelir gelmez kriptovarlıklar dünyasında Metaverse işi ile ilgili olan tüm coinler yükselişe geçti. Sand, Bloktopia, Kalao vs… En çok yükselenlerden biri de Mana oldu. Decentraland’ın kriptoparası Mana 24 saatte %75 artış gösterdi.
Metaverse’ü tanımlayanlar günümüz internetinin daha çok 2 boyutlu bir sanal dünya olduğunu hatırlatıyor. Onlara göre Metaverse internetin 3 boyutlu yeni versiyonu olacak. Bu sanal dünyada 3 boyutlu tasarımlar, artırılmış gerçeklik, çevrimiçi oyun ve alışveriş sürekli entegre halde bulunuyor. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, 2 boyutlu standart internet ile Metaverse’i kıyasladığında, “Sadece içeriği görüntülemiyorsunuz, içindesiniz” diyor.
Aslında oyun dünyasında Second Life, Fortnite, Minecraft ve Roblox vb ile Metaverse çoktan birçok kişinin hayatına girdi bile. Bunlar kafanızda konuyu canlandıramadıysa “Ready Player One” isimli filmi izlemenizde fayda var. Burada herkesin içinde olmaya çalıştığı, adeta gerçek dünyayı geri plana iten sanal dünya işte tam bir Metaverse örneği.
Mevcut teknoloji şirketileri Metaverse’ü internetin geleceği olarak görüyor. Hatta NVDIA CEO’su Jensen Hang, “Metaverse’in mevcut ekonomimizden daha büyük yeni bir ekonomi olacağından eminim” şeklinde konuşuyor. Epic Games, Microsoft ve diğer bazı büyük şirketler kendi girişimlerini başlatırken bu alanda en büyük yatırımları yıllardır Facebook yapıyordu.
Facebook yetkilileri, son olarak 3. Çeyrek mali sonuçlarını açıklarken yeni Metaverse yatırımlarını da duyurdu. Buna göre şirket 2021 yılında Metaverse’e yaklaşık 10 milyar $ yatırım yapacak. Aynı zamanda Avrupa ülkelerinde söz konusu projeler için 10.000 kişi istihdam edilecek.
Facebook neden adını değiştirecek kadar bu Metaverse işinin peşine düştü? Aşağıda yer alan fotoğraf her şeyi açıklıyor:
Facebook kurucusu Mark Zukerberg’in gözleri açık, gayet mutlu, kendinden emin adımlarla gerçek dünyada ileriye doğru yürüyor. Oysa gözlüklerle Metaverse’e bağlanmış kitle oturuyor. İnasanlar kendinden emin değil. Tedirgin bir bekleyiş içindeler. Aslına bakarsanız tam kurban bayramından önce bir araya toplanmış kuzulara benziyorlar.
Zukerberg’in şahsında mevcut Silikon Vadisi teknoloji şirketlerinin nerdeyse hepsi aslında yeni internete ve blockchain teknolojisine bu merkeziyetçi ve totaliter anlayışla yaklaşıyor: “Her şeyi biz bilelim, kullanıcılar sanal dünyamızda adeta kölemiz olsun, istediğimiz anda herhangi bir sebep göstermeden istediğimiz gibi verileri değiştirelim. Yani istemediğimiz kişiyi sanal dünyada anında yok edelim.”
Oysa teknolojinin gelişimi bu yönde değil. Yeni teknolojiler ve özellikle blokchain teknolojisi, merkeziyetçilik ve totalitarizm yerine merkeziyetsizlik ve tam demokrasi getiriyor.
Metaverse’ün içinde en önemli konular 3 boyutlu oyunlar ve 3 boyotlu sanal alışveriş olacak. Buralarda tasarımcılar çoktan blockchain ve NFT’leri kullanmaya başladı. Günümüzde teknoloji şirketleri para kazanacakları için tüm bu yepyeni teknolojilere kapıları açıyor. Hepsini kendi isteklerine göre merkezi şekilde kurgulamaya çalışıyorlar. Mesela Facebook kendi kriptoparasını da oluşturmaya çalışıyor. Ama bu merkeziyetsiz, sınırlı ve değeri artan Bitcoinin tam tersine merkeziyetçi, sınırsız ve değeri stabil bir kriptopara.
Oysa Blockchain, ICO, De-Fi, NFT ve son olarak Metaverse diye devam eden bu yeni teknolojiler ve uygulamalar silsilesinin bir sonraki durağı DAO’lar. Yani merkeziyetsiz otonom organizasyonlar. Bir başka deyişle bildiğimiz anlamda vakıf ya da şirketlerin sonu…
Facebook, kullanıcılarının verilerini kötüye kullandığı için skandallarla sarsıldı. Bu nedenle her geçen gün bozulan imajını ve kötüleşen finansal sonuçlarını düzeltmek istiyorsa adını değil, önce mevcut merkeziyetçi ve diktatoryal kafasını değiştirmeli. En azından söylem olarak Twitter’ı örnek alabilir.
Adı Meta oldu diye gerçek dünyanın güzellikleri ya da merkeziyetsiz ve daha demokratik metaverse seçenekleri varken, diktatör Zukerberg’in sanal evreninde yaşayıp ona para kazandırmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum.