Teknolojinin hızlı değişimi karşısında insanı en çok şaşırtan konulardan biri şu. Teknolojinin size sağladığı kullanım alışkanlıkları sizi belli bir formatta düşünmeye zorluyor. Ardından yeni bir teknoloji geliştiğinde bu düşünme alışkanlıklarınızı değiştirmek bir hayli zor olabiliyor.
Örneğin bir çoğumuz yaklaşık 20 yıldır Google kullanıyor. Google bize internetteki bilgileri sunuyor. Yani Google size şu sorunun cevabını vermeyebilir. “Dün gece uykumda bir geyik gördüm, psikoloji bölümünden mezunum ve Ankara’da yaşıyorum. Sence bu rüya ne anlama geliyor.” dediğinizde Google size aşağıdaki gibi bir cevap veremeyecektir:
“Ankara’da yaşıyor ve psikoloji bölümünden mezun olduğunuzu belirttiniz. Bu bağlamda, rüyanızdaki geyik sembolü, içsel bir dönüşümün veya ilerlemenin yanı sıra doğayla da bağlantılı olabilir.Ankara’nın doğal güzellikleri ve yakın çevresindeki ormanlık alanlar göz önüne alındığında, rüyadaki geyik sembolü doğaya olan hayranlığınızı yansıtabilir. Aynı zamanda, psikoloji mezunu olarak, insan davranışlarına ve zihinsel süreçlere özel bir ilginiz var. Bu nedenle, geyik sembolü ile bağlantılı olarak, zihninizle doğanın etkileşimini araştırarak doğayı ve insan zihnini anlama konusunda daha fazla keşif yapabilirsiniz.”
Fakat ChatGPT verebilir. Yani Google daha önceden internette olmayan, oluşturulmamış, Vizontele Tuuba deyimiyle “Muhabbeti dahi geçmemiş” bir konuyu size getiremez. İşte bu da insanların internetten bilgi edinirken temel düşünce biçimini oluşturur. ChatGPT kullanan kişilerden sıklıkla şunu duyabilirsiniz: “Nereden aldı bu bilgiyi? Nereden getirdi?” Çünkü biz bu şekilde düşünmeye alıştık. Bu düşünce yapısından en hızlı çıkanlar değişime en hızlı uyum sağlayanlar olacak.
Google’a olmasa da Google’lamaya elveda demenin vakti geldi gibi.
Devrim Evlatlarını Yerken Programcının Rolü
Gelelim blokzincir tarafında bunun getirilerine. Öncelikle bilmemiz gereken şeylerden biri dünyadaki blokzincir ekosisteminin kompozisyonunun oluştuğu. Bu ekosisteme geçenlerin bir kısmı Web2’den bir kısmı finans dünyasından bir kısmı ise kendi mesleğinde dönüşümü izleyerek gelmiş kişilerden oluşuyor. Bu kesimlerin dışında kocaman bir kitle ise sadece al-sat mantığında olaya yaklaşıyor.
Fakat bu kitlenin al-sat yapabileceği teknolojileri üreten çok küçük bir kesim vardı. Bu kesim merkeziyetsiz uygulamaları geliştirebiliyordu. Bu da önemli bir yavaşlama, yazılımcılara bağımlılık ortaya çıkarıyordu. Yapay zekadaki son hamleler ile bu bağımlılıktan da yavaş yavaş kurtuluyoruz. Henüz yolun başındayız. Peki yazılımları yapay zeka üretebilir hale gelirse ne olacak?
Öncelikle bu olumlu bir şey. Çünkü düşük seviye programlama dillerinden yüksek seviye programlama dillerine geçtiğimiz motivasyonla şimdi yorum seviyesinde programlamaya geçiyoruz. Bu da hayal gücümüzü zorluyor.
Örneğin bir blokzincir projesi çıktığında onun dokümantasyonunun yapılması, farklı programlama dilleri için kütüphaneler oluşması, örneklerden oluşan eğitim materyallerinin oluşması vs. derken her şey çok zordu. Bu da teknoloji gelişimini, teknoloji gelişimi de projenin kitlelere ulaşacak kullanım senaryoları geliştirmesini etkiliyordu. Kitleler bir teknolojiyi benimsemezse yatırımcıların ilgisini çekmez ve projenin varlığının değeri düşük kalabilir. Elbette istisnalar olsa da genel senaryo bu. Bu senaryoyu değiştiriyoruz.
Örneğin şunu yapabiliyoruz. Python programlama dilinde yazılmış bir oyunun kodlarını yapay zekaya verip, hadi buna akıllı kontrat entegrasyonu ekle ve puanlar blokzincir üzerinden takip edilsin diyoruz. Yapay zeka da bunu bize kodluyor.
Olayın nereye vardığını anlatmak için iki görsel bırakıyorum. Milyonlarca dApps yolda. Hazır mıyız?
