Elon Musk Kimin Sözcüsü?

Elon Musk (bundan sonra Elon diyeceğim), bir Silikon Vadisi girişimcisi değil mi? Tesla’nın ve SpaceX’in kurucusu ve birinin CEO’su, diğerinin de baş mühendisi olan bu medyatik figür geçtiğimiz hafta iki önemli çıkış yaptı ve dünyanın elit çevrelerini rahatsız etti ve basit bir girişimci olmadığını gösterdi. Ben de bu haftaki yazımda size bu çıkışlarının göründüğünden daha önemli olduğunu nedenleriyle anlatmak ihtiyacı hissettim.

[Bu haftaki yazımın da, geçtiğimiz haftalarda bu köşede yayınlanmış olan iki yazıda anlattığım, dünyadaki yeni konjonktür konusunun uzantısı olduğunu ifade etmeliyim. Yeni konjonktür Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi ile başladı ve uzunca bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. (Bkz: Ref:1)]

Şimdi Elon’un kısaca profiline bir göz atmadan önce geçen hafta yaptığı çıkışlarını hatırlayalım:

Çıkış 1:

Elon, Financial Times’e iki gün önce verdiği bir demeçte Tayvan’a Hong Kong gibi özel statü verilsin dedi (Ref:2). Böyle bir demeci verdiğinde benim ilk aklıma gelen soru şu oldu: Elon’un kimin sözcüsü olarak konuştuğu ve nasıl olup da Tayvan ile ilgili bu derece önemli ve ülkeler siyaseti seviyesinde bir cümleyi Financial Times gibi “establishment” bir yayın organında söyleyebildiği. Normalde bu tür cümleleri devlet adamları söyler ve hatta şu söylediğini ABD’den bir senatör filan söylemiş olsa büyük olay olurdu. Aslında Elon’un bunu söylemesi de çok büyük bir olay, nedenine birazdan geleceğim.

Çıkış 2:

Elon kendi twitter hesabından Ukrayna savaşı ile ilgili bazı sorular sordu. (Ref:3’de bu sorulara ve ardından gelen tepkilere yer verilmiş.) Bunlar aslında Rusya taraftarı sorular değildi, ancak Ukrayna Başkanı Zelensky öyle anlamış gibi bir karşı tweet yayınladı ve takipçilerine “Elon bizi mi destekliyor, Rusya’yı mı?” anlamına gelen bir soru sordu.

Ben de Ref:2’de yer alan bir twitter kullanıcısının twitlerinde yazdığına katılıyorum: “Elon Musk salt olası bir barış anlaşmasından bahsettiği için bu derece kuvvetle Rus yanlısı olarak saldırıya uğraması, kamuoyunun (Batı kamuoyu kastediliyor) ne derece toleranstan uzaklaştığını gösteriyor”.

Oysa Elon’un şirketi tarafından işletilen Starlink isimli uydu iletişim sisteminin Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunmasında ne derecede önemli olduğu biliniyor. Zelensky’nin Elon’a saldırmasından sonra eskalasyon artınca Elon bu defa şöyle bir soru sordu twitter hesabından:

“O zaman şunu deneyelim: Rusya’nın mı yoksa Ukrayna’nın mı parçası olduklarına Donbas ve Kırım’da yaşayan insanlar kendi iradeleri ile karar vermeli.”

Bu soruya cevap veren 2.5 milyon (evet iki buçuk milyon) twitter kullanıcısı, benim aklımın alamadığı %40 gibi bir yüzdeyle “No” dedi. Yani Türkçesi, o bölgede yaşayan halk, nereye ait olduğuna kendi iradesi ile karar vermesin diyenlerin yüzdesi 40. Demokrasi için savaşıyoruz diyen Ukrayna Başkanını destekleyen kitlenin kafa yapısını anlamak için çok feci bir örnek bu. Elon’un bir kaç tweet’i ile Zelensky’nin ve onun arkasına sığınıp Batı’nın elindeki eskimiş silahları Ukrayna savaşı bahanesiyle eritmeye çalışan bir grup elit milyarderin de foyası ortaya çıkmış oldu.

Starlink durdu mu?

Tüm bunların arasında birileri Elon’un SpaceX şirketince işletilen Starlink uydularının o günlerde çalışmasının aksadığını, bu nedenle de Zelensky ve avanesinin Elon’a özellikle saldırdığını söyledi. Şu anda iki hakim tez var: 1) Bir ara çalışması durmuş olan uydu sistemi Rus elektronik savaş uyduları tarafından etkisiz hale getirildi, ve 2) Ukrayna Starlink uydularının aylık kirasını ödemediği için bir süre merkezden kaynaklanan kesinti oldu.

Hadisenin ne kadar çetrefilli olduğunu görüyorsunuz değil mi? Neye inanacağız? Kim doğru söylüyor?

Elon’un kısa profili:

Bu adam aslen Güney Afrikalı ve ABD’ye göçmen olarak geldi. İstese de ABD başkanlığına aday olamaz kanunen bu ülkede doğmadığı için. Bir göçmen olarak Elon, gençliğinde başarılı işler yaptı. PayPal’in ortaya çıkışında Elon’un X.com isimli şirketi de ortaktı, o işten, yani PayPal’in eBay’e satışından ilk büyük parasını kazandı. Tam bir Silikon Vadisi girişimcisi oldu, ve Tesla isimli elektrikli otomobil firmasını, yani kurucusu olmadığı bir şirketi dışarıdan ortak olarak ve orijinal vizyonerini Tesla’dan uzaklaştırarak ele geçirdi. Kendi vizyonu ile Tesla’yı inşa ederken çok kritik bir noktada her şeyini yitirmek üzereyken Amerikan “establishment” yatırımcılarının çırağı olan Steve Jurvetson tarafından son anda kurtarıldı ve Tesla yüzdürüldü. Daha sonra da Amerikan devletinin verdiği çok kıyak bir yardımla California’da terkedilmiş bir Toyota fabrikasını ölü fiyatına satın alması sağlandı. Ondan sonra da Amerikan devleti ile yakınlığı devam etti.

SpaceX şirketi ile NASA’nın terk ettiği alanlara giren Elon, orada ABD’nin unuttuğu uzay roketi teknolojisini (buraya dikkat) Ukrayna’nın Rusça konuşan bölgesindeki Sovyetler dönemi kalıntısı bir fabrikadan mühendisler transfer ederek kendi şirketine kazandırdı. 2000’lerden beri NASA’nın kullandığı Boeing ve alternatifi olan Lockeed Martin şirketinin “ürettiği” roketlerin aslında lisanslı ve Rus tasarımı olduğu ve 24 Şubat 2022 savaşından hemen sonra başlayan Batı yaptırımlarıyla beraber Mart ayında ABD’ye ters yaptırım uygulayan Rusya’nın desteği kesmesi ile Amerikan devletinin elinde uzaya çıkma kabiliyeti kalmadığını ifade eden şok açıklamayı yapan yine Elon oldu (Ref:4).

Elon bu açıklamasında sözde Rusya’ya kızıyor ama aslında Amerikan devletine “tek seçeneğiniz benim şimdi ne haber?” diyor. Aba altından sopa gösteriyor diyemeyeceğim zira en büyük müşterisi yine Amerikan devleti. Sadece fiyatını arttırdığını düşünüyorum bu şok çıkışıyla, ve de asıl patronunun gözüne daha çok girdiğini.

Gelelim Twitter satışına

Elon’un savaş başladıktan sonraki dönemde kalkıştığı en önemli işlerden birisi de Twitter şirketini piyasa fiyatından satın alacağını açıklaması oldu. Bunun arka planı epey uzun, burada girmeyeceğim, isteyenler araştırabilir. Ancak Eylül sonunda ortaya çıkan twitter içi mesajlaşmalarında (Ref:5) görülüyor ki Elon’un çevresindeki teknoloji insanları onu fikirleri ile hayli besliyorlar. Orijinal olduğunu zannetiğimiz bir çok fikir aslında bu yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla çevresinden ona veriliyor.

Daha önce de Twitter’ı satın alması için Elon’a telkin yapanların Marc Andreesen ve Jack Dorsey gibi milyarderler ve eski ortağı Peter Thiel gibi as Silikon Vadisi figürleri olduğu ortaya çıkmıştı. (Ref:6) En başta da yukarıda adını andığım Elon’un ilk melek yatırımcısı Steve Jurvetson.

Aradan geçen zamanda Elon’un vazgeçtiği bu satın alım Eylül sonunda nedense yeniden gündeme geldi ve Elon fikir değiştirip Twitter’i daha önce önerdiği orijinal fiyatından, yani 44 milyar dolara satın almak istediğini yeniden ilan etti. Arada ne oldu? Bu da güzel bir soru.

Gelelim Kissinger’a!

Kissinger diye bir adam var, şu anda 99 yaşında. Arada sırada çıkıp bir şey dediğinde haber oluyor. Nedeni şu: Henry Kissinger, 1970’lerde ABD’nin dışişleri bakanlığını yapmıştı ve devletin sonraki yıllarında da başvurulan bir strateji hocası olmuştu. Son 9-10 yıldır Google ile çalışıyor ve Washington D.C.’de onlara bedeli karşılığı lobicilik yapıyor. Nelson Rockefeller (evet soyadı bu) 1960, 1964 ve 1968’de ABD başkanı olmak üzere üç defa Demokrat partinin adaylarından biriyken Kissinger onun sağ kolu ve akıl hocasıydı. Parti iç seçimini Rockefeller Richard Nixon’a karşı kaybedince, arada bir anlaşma yapıldı ve Kissinger 1969’da yeni seçilen başkan Nixon’un Ulusal Güvenlik Danışmanı oldu. Ve ardından 1969’dan 1977’ye kadar sekiz sene önce bu rolde, 1973’den itibaren de Dışişleri Bakanı olarak ABD’nin dünya politikalarına imza atan baş isim oldu. 1971’de ABD’nin verdiği doların kendinden menkul bir şekilde dünya rezerv parası olması kararında da görevdeydi, 1971 yılında Mao’nun son dönemleride Çin Başbakanı olan Şu Enlay ile konuştuğunda ve bu ülkeyle ilk defa ciddi yakınlık kurulduğunda da. 1973’de Suudi Arabistan ile özel petro-dollar anlaşması yapıldığında da. 1950’lerin ortasından itibaren Rockefeller grubu tarafından fonlanan ve adeta bu grubun sözcüsü olan ve ABD dışişlerine en kritik dönemde yön veren kişi, 2022’nin 24 Mayıs’ında ne demişti?

“Ukrayna biraz toprak bırakıp savaştan çekilmelidir“. (Ref:7) Buna o zaman Ukrayna’yı gaza getiren ABD’li milyarder elitler (Soros diye okuyun) muhtemelen çok kızmışlardır. Kissinger’ı eskilerden gelen bir ses de olsa yeniden Rockefeller’ların sözcüsü olarak duymuşlardır ki bu pek yanlış değildir.

Sonuç:

Şimdi aynı Kissinger gibi demeç veren Elon kim adına konuşuyor? Yazının başında değindiğim Tayvan çıkışı adeta bir Amerikan Dışişleri bakanı gibi değil mi? Sanki genç bir Kissinger konuşuyor, kim bilir, belki de arkada yaşlı adam Kissinger ona sufle veriyor, neden olmasın. Bence ikisi de şu yeni konjonktürün satranç tahtasında ABD’nin resmi yönetimi tarafından eksik bırakılan hamlelerini yapıyorlar ve enerji/teknoloji kartelinin yani Rockefeller’in sözcüsü durumundalar. Ve yine çok muhtemelen Elon’u Twitter’ı alması için yeniden ikna eden de onlar.