bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 70,741.95 1.36%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,585.33 0.99%
bnb
BNB (BNB) $ 589.97 2.74%
solana
Solana (SOL) $ 187.62 1.35%
xrp
XRP (XRP) $ 0.624172 1.16%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.653237 1.50%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.202288 11.48%

Paylaş

DAO’lar ve Sosyal Kapitalizmin Doğuşu (1)

cemil sinasi turun

Bugünkü yazım blokzinciri teknolojisi, yani Web3’ün geleceğinde önemli bir yer tutan DAO’lar üzerine… Konu epey uzun olduğu için anlatacaklarımı ikiye ayırdım ve bugün ilk bölümü okuyacaksınız.

Geçen haftaki yazımda Web2’nin yani Facebook ve Google gibi teknoloji devlerinin interneti nasıl bölgeler halinde kapattıklarını, nasıl bu kapalı bölgeler içinde tekelci işletme mantığında çalıştıklarını anlatmıştım. 2020’nin ortasından bu yana olan gelişmeler, toplumun artık yavaş yavaş Web3 araçlarını benimsemeye başladıklarını ve geleneksel sistemin kullandığı mekanizmaların yerine yenilerini inşa etmeye veya inşa edilenleri kullanmaya eğilimli olduklarını gösteriyor.

DeFi olarak anılan yeni gelişmelerin merkezinde yer alan UniSwap isimli kurum örneğin, (buna şirket diyemiyorum zira bu yazıda göreceğiniz gibi yeni yapılar artık kendilerini DAO adı verilen bu yeni mekanizmalar içerisinde kurguluyorlar), tamamen bir DAO olarak işliyor. Bu yazımda DAO’ları dünyada en iyi anlayan ve anlatan hukukçu olarak kabul edilen Aaron Wright’ın bu yıl içinde yayınladığı bir makaleden epey yararlanıyor olacağım. (Ref:1)

Peki o zaman DAO ne, oradan başlayalım:

DAO Nedir?

İngilizce Decentralized Autonomous Organization kelimelerinin kısaltması olan DAO şöyle tanımlanıyor: “Merkezi bir otoritenin olmadığı, tamamen üyeleri tarafından oluşturulan ve denetlenen idari yapılara DAO diyoruz.” (Ref:2)

DAO’ların ilk defa, özerk yazılımları içeren açık kaynak teknolojisinin nasıl yönetileceği meselesinden ortaya çıktığı kabul ediliyor. Benim hatırladığım kadarıyla, 1990’ların ortasından itibaren ilk defa Linux geliştiricileri ve ardından diğer açık kaynak yazılım geliştirme grupları arasında ortaya çıkmıştı bu mesele. O zamanlar yazılımcı gruplarının üye olduğu BBS’lerde epey kavgalar ve tartışmalar yaşanmıştı.

Daha sonra çok daha ciddi olarak aynı sorunlar 2014-2015 gibi blokzinciri ekosisteminde ortaya çıktı. Özellikle blokzinciri teknolojilerini geliştirmek üzere Bitcoin’in kaynak kodundan başlayarak yola devam eden Ethereum platformu geliştiricisi olan grup ve onların yakın çevresindeki yazılımcılar, finansal boyutu yüzünden hayli kavgaya neden olabilecek sistemlerin idare edilmesi ve paylaşımların adil olması için nasıl bir yapı kurulması konusunda kafa patlatmaya başladılar. Nitekim ilk DAO da Ethereum geliştiricilerinin arasında fikri ve mali sorunlar yaşanması sonucunda ortaya çıktı.

Bu ilk DAO’ya “The Dao” denilerek, yani Türkçe’mizde olmayan the belirteci başa getirilerek özel bir yapı olduğu kastedilerek atıfta bulunuluyor (Ref:3). The Dao, Ethereum’un ilk çıktığı aylarda yaşadığı teknik sorunlar neticesinde kullanılmaz olmuş ve başarısız bir girişim olarak hatırlarda kalmıştı. “The Dao”nun hem ticari hem de kar amacı gütmeyen girişimleri organize etmek için yeni ve gayri-merkezi bir iş modeli sağlama hedefi vardı. Bu ilk DAO, Ethereum blokzincirinde programlanmıştı ve geleneksel bir yönetim yapısına veya yönetim kuruluna sahip değildi. İşte The Dao denilen bu ilk ve başarısız girişim yüzünden arada geçen zaman içinde DAO’lar olması gerektiğinden daha geç ciddiye alınır oldular.

Ne var ki, blokzincirleri ve açık kaynak teknolojisi büyümeye devam ettikçe ve otomatikleşmiş yazılımlar günlük hayatımızın içine giderek daha fazla sızdıkça, DAO’ların kullanımı, sadece blokzinciri geliştiricilerinin alanında kalmayıp bir dizi başka alana yayılabilir. DAO’larla işleyen büyük endüstriler gelecekte kurulabilir, hatta hızla yeni yerel idareler, belediyeler, onlara bağlı üretim kooperatifleri DAO formunda kurulabilir. DAO’ların mekanizması, şu anda da en çok Ethereum platformu üzerinde inşa edilen akıllı kontratlarla çalıştırılıyor.

DAO üyeleri, kendileriyle diğer üyeler arasındaki ilişkileri yönetmek için bağlayıcı olan akıllı sözleşmelere güvenmekteler. Akıllı sözleşmeler, bize DAO’ların kuruluşunu ve işleyişini yapılandıran, kullanması kolay araçlar sağlarken, insan faktörünü ve kurulu düzeni bozmaya karşı girişimlere dirençli önlemleri de bünyesinde barındırıyor. Bu özellikleri nedeniyle, DAO’lar, analog yasalara ve kağıtlarda yazılı belgelere dayanan günümüz mevcut işletmelerinden ve şirketlerinden tamamen farklı, otonom bir yapıdalar.

DAO’lar Kaç Çeşit Oluyor?

DAO’ların temelde iki biçimi var: Algoritmik ve Katılımcı DAO’lar. Bunlardan birincisi olan Algoritmik DAO’ların da kendi içinde, kodunun değiştirilebilir olanları ve değiştirilemez olanları diye de ayrıştırılmaları mümkün.

Kodu üyeleri tarafından değiştirilebilir olan Algoritmik DAO’lara örnek olarak Bitcoin ve Ethereum gösterilebilir. Bunlar en önemli iki blokzinciri platformu ve zaten DAO’ların ortaya çıkışı da bunlarla oldu.

İkinci tür DAO olan “Katılımcı DAO” lar ise yazılımın algoritması ile baştan kurgulanıp sonra ona itaat edilen bir yapıdan ziyade, daha çok şu anki şirketlerin yapısına benziyor ama onlardan önemli bir konuda ayrılıyor. Şirketler ilk kurulduklarında bir ana sözleşme ile kurulurlar. Bu ana sözleşme bir anayasa gibidir ve zaman içinde şirket ortaklarınca alınan kararlar doğrultusunda değişebilir. Değişiklikler önce şirket içi toplantılarında önerilir ve daha sonrasında ortakların çağırılması ile yapılan Genel Kurul denilen özel toplantılarda bu değişiklikler kayıda geçirilir ve ardından bu yeni öneriler basılı hale getirilir, şirket anayasasının parçası olur. DAO’lardaki en önemli fark, tüm bu süreçlerin yazılım programları içerisinde işlemesi ve insan müdahalesinin olmamasıdır.

Bunun neden önemli olduğunu anlatayım: Şirket idareleri tarafından yapılan sözleşmelerde ve genel kurul toplantılarında, işlevlerin her noktasında insan faktörü devreye girer. Kişiler birbirlerine psikolojik baskı kurabilirler, birbirlerinin bileğini bükmek için türlü çeşit gruplaşmalar ve entrikalar ortaya çıkar. Bu görüş ayrılıkları DAO’larda da olur ama analog, yani işlerin kağıt üzerinde olduğu geleneksel şirketlerde birnbir türlü hile yapılabilmektedir. Mesela, üç ortaklı bir şirkette, iki ortak aralarında gizlice anlaşıp üçüncü ortağın hissesini düşürmek üzere sahte veya yanıltıcı belgelerle genel kurul tarihini bildirmeyebilir, yanlış bildirir ve buna benzer bin türlü hile ile işler döndürülebilir. Bunların yapılan işler olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, günümüz şirketlerinde dönen entrika ve hilenin sonu yoktur. Hele ki şirket çok para kazanan ya da kazanma olasılığı olan bir firmaysa.

Katılımcı DAO’larda, kurallar önceden belirlidir ve yazılım olarak akıllı kontralar içinde blokzincirine işlenmiştir. Bu kuralların değiştirilmesi için gereken oy sayısı da oylamanın biçimi de hepsi kurala bağlanmış ve yazılım içinde gömülü hale getirilmiştir. İşte bu nedenle bireysel hileler DAO’larda işe yaramaz.

UniSwap isimli katılımcı DAO formuna güzel örnek olan DeFi kuruluşu (şirketi diyemiyorum zira bu kuruluş bir şirket değil, DAO) Sybil isimli bir araç kullanarak kendi ortaklık yapısını şeffaf biçimde ortaya koymakta. (Ref: 4) Bu referans linkindeki siteyi incelerseniz, orada UniSwap token’i sahibi olan tüm hissedarların olduğunu göreceksiniz. Bu hissedarların sık sık öneriler getirdiğini ve getirilmişönerilerin de token sahiplerince oylandığını da bu sitede görebilirsiniz. Bu öneriler de yine son derece şeffaf tartışmalar eşliğinde oylanmış ve kabul veya red edilmiş. Sanıyorum bu kuruluşun bize gösterdiği örnek DAO’ların gelecekte nelere gebe olduğunu göstermek için çok yararlı olmaktadır.

Gelecek haftaki yazımda DAO’ları işlemeye ve inceliklerini araştırıp ortaya koymaya devam edeceğim. Sosyal Kapitalizm tabirini de neden ve hangi tür yapılar için kullandığımı ikinci yazımda anlatacağım.

Referanslar:

1) https://stanford-jblp.pubpub.org/pub/rise-of-daos/release/1

2) https://a16z.com/wp-content/uploads/2021/10/DAO-Legal-Framework- Jennings-Kerr10.19.21-Final.pdf

3) https://en.wikipedia.org/wiki/The_DAO_(organization) 4) https://sybil.org/#/delegates/uniswap

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Cemil Şinasi Türün

30 yılı aşkın tecrübesiyle fintech ve pazarlama dünyasındaki öncü isimlerden olan Cemil Şinasi Türün bilgisayar oyunlarından üç boyutlu sanal dünyalara kadar pek çok çalışmaya imza attı. Yerel ve uluslararası firmalar için kampanyalar hazırlayan Türün; teknoloji, blokzincir, kripto para ve dijital varlık konularında projeler üretti. Türün, 2017'de Bilgi Üniversitesi'nde vermeye başladığı "Blokzincirleri ve Kriptoparalar" konulu dersini 2020 başından bu yana Boğaziçi Üniversitesi'nde vermekte.
https://cemilturun.medium.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala