bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 70,652.93 0.65%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,577.52 0.18%
bnb
BNB (BNB) $ 586.99 1.39%
solana
Solana (SOL) $ 185.23 1.57%
xrp
XRP (XRP) $ 0.620992 0.16%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.651252 0.67%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.216642 16.64%

Neler oluyor?

islam memiş 4

Faiz indirimi mi, yüksek dolar mı?

IMF mi, swap mı?

Sermaye kontrolleri mi, erken seçim mi?

Neler oluyor?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) eski Başkanı Naci AĞBAL, 8 Kasım 2020’de göreve getirilmişti.

Görev süresi 133 gün süren Naci AĞBAL, 875 baz puan faiz artırdı.

Dolar/TL kuru en iyi 6,90 liraya kadar geriledi.

Geçen hafta 200 baz puan faiz artırımıyla görevine veda etti.

Neden görevinden alındı, başka bir görev mi alacak kimsenin bilgisi yok.

AĞBAL, görevden alındığında “Bugün itibariyle görevden alınmam nedeniyle de Sn. Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum” mesajını da iletmeyi ihmal etmedi.

Merkez Bankası Başkanı görevden alındı, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye geri çekildi, HDP Partisi’nin kapatılma süreci derken dolar/TL kuru hoooop 8,47 lira.

Türk Lirası (TL), yüzde 15 değer kaybederken dünya basını, son dakika manşetleriyle bu durumu dünyaya duyurdu.

Bu kur şoku ilk değildi!

Donald Trump’ın Türkiye ekonomisini direkt tehdit etmesi, geçen yıl ekonomik krizin patlak vermesi ve geçen haftaki süreç vs.

Piyasalar belli bir süre sonra bu durumu normal karşılamaya başladı.

Piyasalardaki sert dalgalanma ve belirsizlikler de halkın al-sat yaparak süreci fırsata çevirme alışkanlığı başladı!

Bu gibi durumlar zamanla normalmiş gibi görülmeye başladı.

Kim ne kadar fakirleşti, alım gücü ne kadar azaldı, gelecekte ne olacak gibi soruların yerini artık “Alıştık, hayırlısı neyse o olsun” gibi cümleler almaya başladı.

Bu süreçte en üzücü olan şey “Kurum ve kuruluşların itibarının zedelenmesiydi”

Çoluk çocuk herkes sosyal medyadan “O koltuğa ben de talibim, hepimiz bir gün o koltuğa oturacağız” türden mesajlar paylaşmaya başladı.

Faizlerin yüzde 19’a çıkmasına mı üzülürsün, buna rağmen TL’nin yüzde 15 değer kaybetmesine mi üzülürsün, kimseden çıt ses çıkmamasına mı üzülürsün, itibar zedelenmesine mi üzülürsün, bunu fırsata çevirenlerin yeni zamlarına mı üzülürsün, neye üzüleceğimizi biz de şaşırdık!

Umrunda olmayanlar da mutlaka oldu.

Virüs salgınına rağmen nevruz kutlayanlar, elle havaya göbek atarak Ankara’ya kongreye gidenler, kepenkleri kapatıp bar kapatıp eğlencenin dibine vuranlar, kur şokundan önce döviz pozisyonu alanlar gibi.

Diğer moral mozucu olay ise hafta boyunca piyasaları rahatlatan, milletin korku ve paniğini gideren, kafa karışıklığı ve belirsizliği ortadan kaldıran herhangi bir açıklamanın gelmemesi.

Kur şokuyla beraber yerli yatırımcı, 6,5 milyar dolarlık döviz ve altın gibi varlıklarını TL’ye çevirdi.

Bu TL’ye güvendikleri için değil, kur farkından kar elde etmek için yapılan bir eylemdi.

Yanlış anlaşılmasın, gerilediğinde yerine koymak şartıyla alınmış bir karardı.

Yani, küçük yatırımcıların çoğu TL pozisyonu aldı.

Beklenilen gerileme gelmez ise o zaman bir kez daha göreceğiz al-sat yapmanın ne kadar büyük risk olduğunu.

Herkesin kulağı açıklama, herkesin gözü ekranda.

Bu süreçte en çok merak edilenler sorular ;

  • Döviz kurları yükselişini sürdürecek mi, gerilecek mi?
  • Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), tekrar faiz indirir mi?
  • Emlak piyasası ve reel sektörün durumu ne olacak?
  • Sermaye Kontrolü gelir mi?
  • IMF veya Swap seçenekleri gerçekleşir mi?
  • Erken Seçim olur mu?

Döviz kurları ve piyasalarda neler olabilir ?

Pazartesi günü 8,47 liraya yükselen dolar/TL kuru, 7,70 liraya geriledikten sonra Cuma günü 8,08 liradan haftayı tamamladı.

Zamanlama için öngörü çok zor ancak 7,96 lira seviyesinin üzerinde kapanış gerçekleştirmesi, yükselişin devamı için önemliydi ve kritik direnç seviyesinin üzerinde kapanış gerçekleştirdi.

Eğer ayağı yere basan, popülist olmayan, gerçekçi bir açıklama gelmez, önlem ve tedbir alınmaz ise yükselişerin kısa vade için

8,15-8,25 liraya kadar devam edeceğini söyleyebiliriz.

Eğer kurdan vazgeçip faiz indirimi yapılırsa 8,58 lira, hiçbir şey yapmayıp izlemeye devam ederlerse 8,80’ne kadar da yolunun açık olduğunu görebiliriz.

ABD 10 yıllık tahvil faizleri, dolar endeksi’nin yükselmesi, EUR/USD paritesinin de gerilemesini göz önünde bulundurduğumuzda doların değer artışlarının önünün alınması zor.

Ancak güçlü bir söylem, müdahale, kararlılık, swap anlaşması gibi olaylar gerçekleşirse kısa vade için 7,50-7,30 lira aralığına gerilememiz mümkün olacaktır.

Benim kişisel değerlendirmem panik olmadan sakinliğini koruyan kısa vade için zarar etmez.

Yaklaşık 5 haftadır dolar/TL kuru 6,90 liraya gerilediğinde, herkes dolar/TL kuru için 6,20-5,80 lira seviyesini, altının gram fiyatında 350 lira seviyesini telaffuz ettiğinde “Dolar, anavatanına geri dönüyor, dolar/TL kurunda tekrar 8,30 lira, altının gram fiyatında 540-560 lira aralığında bir fiyatlama görürsek şaşırmayalım, kimse açıkta kalmasın, döviz ihtiyacı olan dövizini, altın ihtiyacı olan altınını alsın” uyarılarım çok iyi bilinmektedir.

Bunu öngörmeniz için ekonomist veya analist olmaya gerek yok.

Dünya ekonomileri daralıyor, dünyada eksi faiz ile yoluna devam ederken yüzde 19 faize rağmen 6,90 liraya kadar ancak gerileyebilmiş bir dolar kuru, dolar varlıklarının değer kazanıyor olması, cari açık, rezerv eksikliği, siyasi kısır tartışmalar, virüs salgını dolayısıyla kısıtlamaların sürmesi, mevsimsel etki vs gibi nedenler zaten ortadaydı.

Toparlayacak olursak kısa vade için normalleşme ancak orta ve uzun vade için rehavete kapılmamalı.

Yıl içinde dolar/TL kurunda 9 lira, altının gram fiyatında 600 lira, gümüşün gram fiyatında 12 lira seviyeleri test edilirse kimse için sürpriz olmamalı.

TCMB, faiz indirimine gider mi?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Şahap KAVCIOĞLU, şimdilik böyle bir sinyal vermedi.

Kanaatim, ara bir toplantı veya Nisan ayı toplantısında bir faiz indirimi yapacağını tahmin ediyorum.

Tabii bu karar da dolar/TL kuru üzerinde mutlaka oynaklığa neden olacaktır.

Emlak piyasası ve reel sektör nasıl etkilenir?

2 hafta önce emlak piyasası ve fiyatlarıyla alakalı bir yazı paylaşmıştım.

O yazımda “Emlak fiyatlarının hem faiz hem de kur nedenli bir düşüş olmayacağını” belirtmiştim.

Aynı düşüncem bugün de devam etmektedir.

Faiz, yüksekti.

Şimdi kur da yüksek.

Yani her iki nedenden ötürü emlak maliyetleri arttı.

Talep azalır ancak maliyet yükseliyor.

Sonuç: Fiyatlar maalesef gerilemez.

Sektörde durgunluk yaşanır, daha önce sık sık yaşandı.

Peki bu süreçte fiyatlar düştü mü?

Tabii ki HAYIR.

Şimdi faiz indirimi olsa kur yükselir, kur düşse faiz zaten yüksek.

Süreç, bol kampanyalı bir süreci işaret ediyor.

Kampanya sürecinde çok şirketlerin battığını, çok insanların mağdur olduğunu unutmadan dikkat etmemiz gereken bir süreci de anımsatmak isterim!

Sermaye kontrolü gelir mi?

Önce sermaye kontrolünün ne demek olduğunu belirtmekte fayda var.

Sermaye kontrolleri, ülkelerin yerleşik veya yerleşik olmayanların gerçekleştirdiği sermaye işlemleri üzerine getirdiği kısıtlama ve düzenlemelerdir.

Hükümet, merkez bankası veya diğer düzenleyici organlar tarafından iç ekonominin içine ve dışına yabancı sermaye akışını sınırlamak için alınan her türlü tedbiri temsil eder.

Bu kontroller, vergileri, tarifeleri, mevzuatı, hacim kısıtlamalarını ve piyasaya dayalı kuvvetleri içerir.

Sermaye kontrolleri, ekonomik kriz zamanlarında siyasetin de kullandığı güzel bir algı söylemlerine neden olur.

Korku pompalayarak insanların varlıklarının sistemden çekilmesi, hem getiriden ettiriyor hem de varlıkların saklama koşulları ve hırsızlık ile alakalı risklerin artmasına neden oluyor.

Ancak bu risk, maalesef kimsenin umurunda değil.

Olan yine millete oluyor.

Ancak sermaye kontrolleri uygulanır veya uygulanmaz demek çok keskin bir cevap olur.

Bugünkü koşullarda ne olur ne de olmaz denmemeli.

Bu hükümetin alacağı karar ve tedbirlere bağlı bir sürece bağlıdır.

Gelecek günleri öngörmek artık imkansız olduğundan, kesin bir cevap vermekte imkansızdır.

Kişiler, varlıklarını getiri ve götürü üzerinden iyi hesaplamalı, ona göre varlıklarına sahip çıkmalı ve karar vermeli.

IMF veya Swap anlaşması seçenekleri gerçekleşir mi?

Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomiyi istikrara kavuşturmak için çalışan, 189 üyeden oluşan bir kuruluştur.

IMF, küresel koşulları izler ve üye ülkeler arasındaki riskleri belirler, üye ülkelere ekonomilerini nasıl geliştirecekleri konusunda tavsiyelerde bulunur, finansal krizleri önlemek için yardım ve kısa vadeli krediler sağlar.

Yani, üye ülkeler IMF’ye muhtaç olursa IMF, koşullarınıza bakar, patron olur, ne kadar neye yatırım yapacaksınız, kime ne kadar ödeme yapacaksınız, kimlere ne kadar zam yapacaksınız bunlara karar verir.

Eğer üye ülkeler kabul ederse de borç para verir.

Yatırım ve ferahlığı unutan milleti de faize çalışmaya devam eder.

IMF, şimdiki hükümetin kırmızı çizgisi.

Ben bu tarafta bir tercih yapılacağını düşünmüyorum.

IMF tercihi için bugünkünden farklı bir ekonomik tabloyu konuşmamız gerek.

Swap, ne demek?

Swap kelimesi, “değiştirmek veya takas” anlamına gelir.

Finans piyasalarında ise iki tarafın belirli bir zamanda dilimi içinde bir varlık ya da yükümlülüğe bağlı olarak farklı faiz ödemelerini veya döviz cinsini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir takas sözleşmesidir.

Vade sonunda işlem tersine çevrilerek paralar ait oldukları ülkelerin merkez bankalarına iade edilir.

Türkiye için swap anlaşması, bugünkü koşullarda gerçekleşebilecek anlaşmalar arasında olmayı sürdürebilir.

Erken Seçim olur mu?

Bugünlerde en çok koşulan konuların başında yine “Erken Seçim” var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Seçim zamanında yapılacak” der.

Ancak bir sürpriz de olabilir.

Yani “olabilir” de.

Bu sorunun da net bir cevabı yok.

Geçmiş yılları referans olarak gösterebiliriz.

Siyasi ortamın değil, ekonomik istikrarın karar vereceği bir karar olduğundan ekonomi tarafını yakından takip etmekte fayda var.

Gerçek olan şu: Erken seçim kararları, ülkelerdeki siyasi istikrar, sistem değişikliği, gibi birçok etken piyasaları olumsuz etkiler ve belirsiz bir süreçte vakit kaybına neden olur.

Karar ne olursa olsun ülke ekonomisi ve  piyasaları normale döndüremedikten sonra erken seçim kararlarının da toparlanmaya bir etkisi olmaz.

Yine ezilen, bedel ödeyen her zaman ki gibi millet oluyor.

Erken seçim olasılığını bugünkü piyasa şartlarında hükümetin istemeyeceğini, rakip partilerin isteyeceğini söyleyebilirim.

Ancak piyasalar normalleşirse olma olasılığını da unutmamak gerek.

Sonuç:

  • İletişim kanalları kapalı.
  • Konuşulması gerekenler konuşulmuyor.
  • Karanlık bir tüneldeyiz.
  • Tünelin ucu var mı, yok mu bilemiyoruz.
  • Bu süreçte piyasalar sadece izlenir.
  • Batmak isteyene masa hazır.
  • Masaya oturmayın, batmayın.
  • Batan geminin malları ucuz olur.
  • Malınızı ucuza sattırmayın, ucuz almaya bakın.
  • Kolay kazanan kolay kaybeder.

Hakkımızda hayırlısı!

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

İslam Memiş

İslam Memiş 1980 İstanbul doğumlu aslen Ordu’lu 2 çocuk babası. Erzurum Atatürk Ünv. İşletme Yönetimi okudu. 4 yıldır Anadolu Ajansı (AA) Finans Analisti olarak görevini sürdürüyor. Sahibi olduğu kuyumcu perakende mağazasını işletiyor. Adalet Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın emtia bilirkişilik görevini sürdürüyor. Tüm ulusal kanallara altın ve para piyasalarını yorumluyor. Geçen yıla kadar Güneş Gazetesi’nin ekonomi köşe yazarlığı yapıyordu.
https://www.btchaber.com





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala