Sevgili okuyucular,
Bu yazımda sizlere gelişmiş ülkelerde bireysel yatırımcıların çok ilgi gösterdiği ancak ülkemizde bir türlü hak ettiği değeri görmeyen yatırım fonlarından bahsetmek istiyorum.
Yatırımcıya riskini dağıtmasını söylerken bütün yumurtaları aynı sepete koyma, sepete zarar geldiğinde hepsi gitmesin örneği ile anlatırız. Bununla birlikte elinizde 10 yumurta varsa da bunların her birini birer sepete koyarsanız o zaman elinizde 10 sepet olur ve taşıyamazsınız. Dengeyi bulmak gerekiyor.
Bireysel yatırımcının hem zaman hem de bilgi sorunu var. İşi ekonomi olmayan ve çalışan kişilerin sürekli piyasayı takip etmesi imkânsız. Takip etse de bir uzman gibi yorumlaması çok zor. Aslında yatırım fonları bu amaca hizmet etmek için kuruldu. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde sevilen bir yatırım aracı olmasına rağmen ülkemizde gereken önemi görmüyor. Bunun elbette birden fazla sebebi var. Öncelikle finansal okuryazarlık seviyemiz düşük olduğu için bu fonlar pek çok sade vatandaşa Çince gibi geliyor. Ne olduğunu anlayamıyorlar. Diğer yandan bilenlerin ise yatırımcının yüksek özgüveni sebebi ile bu fonlardan daha fazla kazanırım diyerek portföylerini kendilerinin yönettiğini görüyoruz. Ancak sonuç genellikle beklendiği gibi olmuyor. Çünkü iyi bir portföy yönetmenin iki şartı var; Bilgi ve zaman. Bu ikisi de bireysel yatırımcıda kısıtlı.
Yatırım fonu, aslında bir havuz sistemi. İçerisinde hangi yatırım aracı yoğun ise onun adını taşıyor genelde.
Türkiye’de yatırım fonları ile ilgili tüm bilgilere Takasbank’ın kurduğu bilgi platformu olan TEFAS’tan ulaşabilirsiniz.
0.06.2021 tarihi itibari ile Türkiye’de 677 tane yatırım fonu var. Bunlar sadece menkul kıymet yatırım fonları olup emeklilik yatırım fonları dahil değildir. Aşağıdaki grafikte menkul kıymet yatırım fonlarının türlerine göre son bir yıllık ortalama getirileri var. Tek tek fon bazında incelemek isteyenler TEFAS’ın sitesinden bilgi edinebilirler.
Son bir yılın getirilerine göre fon sepetine dayalı yatırım fonlarının ortalama getirisinin %42,53 ile en yüksek getiri oranına sahip olduğunu görüyoruz. Serbest fonların, hisse, karma, kıymetli maden ve değişken fonların getirilerinin enflasyonun üzerinde getiri sağladığını; buna karşın borçlanma araçları, katılım ve para piyasası fonlarının son bir yıllık getirilerinin ise enflasyonun altında kaldığını görüyoruz.
