ING Bank tarafından Haziran 2018’de gerçekleştirilen bir araştırmaya göre; dünyada kriptoparaları en çok kullanan millet Türkler. Ülkemizde her 100 kişiden 18’inin kriptoparası var. Türkiye’yi %12 ile Romanya, %11 ile Polonya, %10 ile İspanya, %9 ile Çekya ve %8 ile ABD takip ediyor.
Bu tip araştırmalar haber olarak yayınlandığında herkesin aklına ilk gelen yorum: “Türkler çabucak zengin olmak istiyor. O nedenle kriptoparalar en çok Türkiye’de kullanılıyor” şeklinde olur.
Hiç şüphesiz bu yorumda büyük oranda doğruluk payı var. Türkiye’de Bitcoin veya diğer kriptoparalarla ilgilenenlerin büyük çoğunluğu kısa yoldan, çalışmadan, emek harcamadan zengin olma peşinde. Ancak bu durumun sadece Türkiye’ye özgü olduğunu düşünmek de yanıltıcı olur. Hemen hemen her ülkede kriptopara yatırımcılarının çoğunluğunu bu profil oluşturuyor.
Örneğin ırkçı polis şiddetine tepki olarak doğan protesto gösterilerini bahane edip, planlı ve koordineli olarak bir çok mağazayı yağmalayan Amerikan milleti mi çok çalışıp öyle zengin olma peşinde?
Bu durumda Türkiye‘nin ön plana çıkmasında başka faktörler de katkı yapmış olmalı. Özellikle üç faktörün Türkiye‘yi bu alanda dünya birincisi yaptığını düşünüyorum:
Birincisi Türkiye dünyada en çok sosyal medya kullanan ülkelerden biri. Statista’nın 14 Şubat 2020’de yayınladığı verilere göre Türkiye %64’lük toplam nüfus içinde aktif sosyal medya kullanımı ile dünya ortalaması olan %49’un çok üzerinde. Ayrıca Hollanda, İspanya, Fransa, İtalya, Romanya, İsviçre, Polonya, Rusya ve Almanya gibi bir çok önemli ülkeyi de geride bırakmış durumda. Yoğun sosyal medya kullanan kişilerin kripto paralardan haberdar olması ve derinlemesine bilgi edinmesi daha kolay. Ayrıca yüksek sosyal medya kullanımı bireylere, bazen karmaşık olabilen kriptopara alım satım işlemlerini daha kolay gerçekleştirme yeteneği de kazandırıyor.
İkinci önemli faktör Türkiye‘nin son yıllarda yeniden yüksek enflasyon oranlarına maruz kalması. Özellikle Bitcoin’in enflasyon karşısında etkili bir silah olarak görülmesi Türkiye’nin kripto paralara ilgisini doğal olarak arttırıyor. Ülkemizde 1980-90’lı yıllarda yıllık %140’lara ulaşan çok yüksek enflasyon oranları hala hafızalarda taze. Son 20 yılda genelde %10 seviyesi civarında seyreden enflasyonun 2018-19’da %20’leri aşması korkuları tekrar alevlendirdi. Türkiye son verilere göre %11,39’luk yıllık enflasyon oranıyla halen dünyanın en yüksek 17. enflasyon oranına sahip.
Üçüncü faktör ise Türkiye‘nin geleneksel olarak sağlam paralara büyük ilgi duyması. Teknik olarak sağlam para üretimi sınırsız şekilde arttırılamayan sınırlı parasal varlıklardır. Bunların başında tarihi olarak altın ve gümüş gelir. 2009 yılından itibaren sınırlı parasal arzı ile Bitcoin de bu varlıklara eklendi.
Tarihte para MÖ 600’lerde altın gümüş karışımından ilk kez Anadolu’da icat edildi. Bu nedenle ülkemizde sağlam para geleneği her zaman güçlü olmuştur. Dünya altın konseyinin tahminlerine göre Türkiye’de hane halkının yastık altında yaklaşık 3500 ton altın varlığı bulunuyor. Bu miktar Amerika’nın 8134 tonluk resmi rezervlerinden sonra dünyanın en büyük ikinci altın varlığı ve kişi başı altın kullanımı olarak Türkiye’yi dünya lideri yapıyor.
Türkiye‘de özellikle kadınlar altını bir yatırım değil tasarruf aracı olarak görür. Kadınlar kripto paralara ve özellikle Bitcoin’e de aynı şekilde yaklaşıyor. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla Türkiye’de bir çok kadın sürekli al-sat yapmak yerine Bitcoin alıp, en büyük kripto parayı uzun süreli tasarruf aracı olarak kullanıyor. Bu da özellikle kadınların Bitcoini dijital altın olarak değerlendirdiğini ortaya koyuyor.
Her zaman derim: Dünyanın en akıllı yatırımcısı Türk kadınıdır 🙂