bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 63,516.02 0.50%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,118.61 1.12%
bnb
BNB (BNB) $ 599.78 1.84%
solana
Solana (SOL) $ 143.23 2.67%
xrp
XRP (XRP) $ 0.519766 0.80%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.466487 1.13%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.147937 1.94%

İstanbul Blockchain Women Röportajları – Meltem Şendağ

istanbul blockchain women roportajlari meltem sendag

Paribu ana sponsorluğunda başladığımız İstanbul Blockchain Women Röportajları, Celo Türkiye Ekosistem Lideri Meltem Şendağ ile gerçekleştirilen söyleşi ile devam ediyor.

-Sevgili Meltem, blockchain ekosistemi seni Celo ile tanımaya başladı ancak bunun öncesinde de harika işlere imza attın. Özellikle benim hayranlık duyduğum Zumbara projesi ve başka işlerinden bahseder misin bize? Sonrasında blockchain ile yolun nasıl kesişti?

Tabi. Zumbara öncesinde Hindistan’da Evalueserve adında bir şirkette iş ve pazar analisti olarak, daha sonra ise Google İrlanda’da AdSense Stratejisti olarak çalıştım. Bu tecrübelerin biri çok doğu, diğeri çok batı kültürüne ait gibiydi, keskin geçişler yaşadım ve ben gerçekten ne yapmak istiyorum diye düşündüm. İspanya’da çalışan ve benzer şekilde hisseden bir arkadaşım orada uygulanan zaman bankası sisteminden ve değerlerinden bahsetti, ondan sonra istifa edip onunla birlikte sonradan Zumbara (Zaman Kumbarası) diye adlandıracağımız sistemi kurmak üzere Türkiye’ye döndüm.

Zumbara zaman üzerine kurulu bir ekonomik sistem. Sistemde para birimi zaman. Bu zaman para ile topluluktan istediğiniz hizmetleri alarak zaman kazanabilir, istediğiniz hizmetleri alarak da zaman harcayabilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, mesela ben 2 saat birisine kendi işi ile ilgili pazarlama stratejisi hazırlamasında yardımcı oluyorum, kazandığım 2 saatin 1’ini evimdeki tadilatı yaptırmak için, diğerini ise dans dersi almak için kullanıyorum. Bu verdiğim kendi Zumbara hesabımdan gerçek örnekler. İnsanların yaratıcılığına, yeteneklerine ve bunları paylaşma, armağan olarak verme isteklerine hayran kaldığım ve başka bir dünya mümkün inancımı geliştiren bu ekonomik sistem en son 50,000 üyeye ulaşmıştı. Zaman ekonomileri günümüz ekonomisinin kaynakların kısıtlılığı ve insanların kendi çıkarlarını maksimize etme odaklı kısıtlı bakışından farklı olarak bolluk anlayışına, paylaşıma ve güvene dayanıyor. Zumbara, zaman bankası fikri etrafında internet teknolojilerini kullanması ve bir sosyal ağ oluşturması sayesinde dünyanın en büyük ve en aktif zaman bankası oldu. 2011-2015 arasından bahsediyorum. O zamanlar blockchain üzerinde böyle bir sistem kurmak gibi bir ihtimal yoktu, ancak sonradan gördüm ki, olsaymış daha sürdürülebilir olabilirmişiz.

İleri sararsam, aslında direk olarak blockchain ile değil, Celo ile yolum kesişti. Blockchain getirdiği zihniyet dönüşümü bakımından hep takip ettiğim bir teknolojiydi, Celo ile içerisinde yer almak istedim. Blockchain disiplinler arası bir yaklaşım gerektiriyor. Celo, blockchain teknolojisinin tüm potansiyelini gerçek kılmak için somut adımlar atan, kendi teknolojisini bunun etrafında kuran ve Zumbara’da da deneyimlediğim armağan anlayışını benimseyerek global bir birlik ve iş birlikleri ile ilerleyen, günümüz ekonomisinin yarattığı değer anlayışını sorgulayan ve herkes için refah sağlayacak koşulları oluşturmak isteyen misyon odaklı bir oluşum.

-Teknoloji hayatlarımızı hızla değiştirirken bu değişimin sosyal yaşamımızı daha iyiye götürmesi için nasıl bir gelecek öngörüyorsun. Bize biraz hediye ekonomisinden de bahseder misin? Blockchain küçük toplulukların kendi ekonomisini yaratmaya da olanak sağlıyor. Hediye ekonomisi bunun bir parçası olabilir mi?

Ben olabileceğine inanıyorum ve amacım buna katkı sunmak. Sürekli büyüme ve kar odaklı bir ekonomik sistem kurmuşuz ve net olarak görüyoruz ki bu sürdürülebilir değil, bireysel, çevresel ve toplumsal ciddi ve geri dönüşü olmayan maliyetleri var. Teknolojinin sosyal yaşamımızı iyiye götürmesi biz teknolojiyi bu amaçla kullanırsak daha mümkün. Bunun için de tabi bir zihniyet değişimi de gerekli. Celo Vakfı’nın da danışmanlarından olan Charles Eisenstein gibi armağan üzerine çalışan düşünürler, kendimizle, birbirimizle ve oluşturduğumuz toplumsal araçlarla olan ilişkimizin değişmesi gerektiğini bize hatırlatıyorlar.

Armağan ekonomisi aslında bundan ibaret –ilişki biçimlerinin değişmesi. Mesela, para ile kurduğumuz ilişkiyi değiştirebilir miyiz, parayı bir amaç olarak görmek yerine, bize ve dünyaya hizmet eden bir araç olarak görebilir miyiz? Günümüz ekonomisinin üzerine kurulmuş olduğu ‘kaynaklar kısıtlıdır, insanlar bencildir ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler’ anlayışının tüm dünyaya yaydığı rekabet ve kıtlık algısından çıkıp, bolluk anlayışı ve iş birliği üzerine kurulu sistemler oluşturabilir miyiz? Armağan ekonomisi ilk duyulduğunda sanılanın aksine karşılıksız vermek, hayır yapmak anlamında kullanılmıyor. Karşılıklılık ilişkisini içeren ancak hareketi güdüleyen motivasyonun daha başka bir yerden olduğu bir döngüden bahsediyor.

Tüm dünyada yükselen, Zumbara’nın da dahil olduğu paylaşım ekonomisi örnekleri bunu çok güzel başarıyor aslında. Paylaşım ekonomisinin ücretli ve ücretsiz örnekleri var. Couchsurfing’de tanımadığınız insanları ücretsiz olarak evinizde ağırlıyorsunuz mesela, karşılığında sizin de aynı hizmetten faydalanma ihtimaliniz doğuyor ancak kimse için bunu yapma zorunluluğu veya kabul garantisi yok. Sizde olanı paylaşmak, bu topluluğun bir parçası olmak istediğiniz için ‘armağanınızı sunuyorsunuz’ gibi düşünülebilir. Milyonlarca üyesi ve çok sağlam bir topluluğu var. Türkiye’de bunun Facebook grup versiyonu var ve çok iyi işliyor. Airbnb bilindiği gibi bunun ücretli versiyonu. Bunun yanı sıra kıyafet, araba, bahçe ve para paylaşım örnekleri mevcut. Burada vermek, başkasına kredi açmanın başka bir yöntemi aslında. Ancak bu kredi sisteminin devamlılığının sağlanması topluluk tarafından gözetiliyor. Böyle bir ekonomide, repütasyon sistemleri sayesinde (ve tabi edindiğim ve ölçülemeyecek olan tecrübeler) ne kadar çok verirsem, o kadar zenginleşiyorum.

İnsanların maddi tatminin yanı sıra manevi tatmine de ihtiyacı var, topluluklar içerisinde yerimizi buldukça, değer, sevgi, ilgi gördükçe ve verebildikçe zenginleşiyoruz. Armağan ekonomisi insani değerleri de sistemin içerisine yerleştiriyor. Blockchain demokratik yapısıyla tam da bu mentaliteye uyan bir altyapı sağlıyor ve bunu teşvik edecek bir sistem sunuyor. Çünkü diğer türlü aracı olan yapılar topladıkları veriyi ve parayı tamamen kendi istekleri doğrultusunda, topluluğun tüm bireylerinin ortak faydasını düşünmeden ve onayı olmadan kullanabiliyorlar. Airbnb olmadan airbnb sisteminin kurulması, Uber olmadan Uber’in getirdiği paylaşımdan faydalanılması veya bankalar olmadan kendi finansal sistemlerimizi yaratmamız mümkün olacak gibi duruyor.

Üçüncü taraflardan bağımsız farklı bir para birimi oluşturduğumuzda, bu paranın yaratacağı değer anlayışını, takas edilme ve saklanma biçimlerini belirleyebiliyoruz. Yani aslında blockchain teknolojisiyle geliştirilen para birimleri, para ve etrafında kurulmuş olan sistem ile ilişkimizi değiştirmemiz ve kapsayıcılık açısından çok değerli fırsatlar sunuyor. Paranın daha rahat ve kolay dolaşabilmesi de daha fazla kişiye dokunabilmesini sağlayacaktır.

-Türkiye Liderliğini yürüttüğün Celo projesi finansal araçların herkes tarafından erişilebilir hale gelmesini vaat ediyor. Sence erişilebilirliğin önündeki en büyük engel nedir ve Celo bunun nasıl önüne geçmeyi vaat ediyor?

Şu anda dünyanın finansal sistemini herkesi kapsayamıyor, yaklaşık olarak 3 yetişkinden 1’i sistem dışında. Bazı kişiler kendi hayatlarını devam ettirmek için gerekli olabilecek yardımlara, bazıları da kendi fikirlerini gerçekleştirmek veya işlerini büyütmek için mikro kredilere veya güvenli birikim araçlarına ulaşamıyorlar, çünkü ya bu kitlelere hitap eden hizmetler onların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sunulmuyor ya da çok maliyetli. Telefon ile erişim sağlanabilen kripto paralar bu noktada umut vadediyor ancak son 10 yılda kripto para birimleri bu topluluklara hala dokunabilmiş değil. Kripto paraların kullanımı birçok kişi için hala çok karmaşık ve kripto paraların fiyatlarındaki değişkenlik işletmelerin kripto para birimlerini ödeme olarak kabul etmesine mani oluyor. Operatörlerin veri kısıtlamaları da engel oluşturabiliyor.

Celo, açık, merkeziyetsiz, tamamen programlanabilir, mobil öncelikli, ERC 20 ile uyumlu ve kendi stabilite mekanizması olan bir platform. Üzerinde farklı sabit değer varlıklarını (sabit coinler) barındırabilir ve bu para birimlerini uzun kriptografik adresler kullanmadan SMS gönderir gibi dünyadaki herhangi birine kolayca gönderebilirsiniz. Celo protokol diğer blockchain ağlarıyla karşılaştırıldığında 17.000 kat daha hafif. Aynı zamanda işlem ücretleri işlemi yaptığınız para biriminde ödenebiliyor. Bunun yanı sıra Celo, kullanıcıların cep telefonu numaralarının dijital kimliğe ilk adım olarak kullanılmasını sağlar. Kullanıcılar bu mobil kimlik sayesinde ağda işlem yaptıkları kişi sayısına göre sistem içinde itibar kazanabiliyor. Bu itibar sistemi, insanların kredi geçmişleri oluşturmasını ve eşler arası (P2P) kredi ve sigorta gibi finansal enstrümanların oluşturulmasına olanak sağlıyor.

Celo, finansal katılım misyonunu ancak geniş bir işbirliği içerisinde gerçekleştirebilir. Bu amaç için Celo, teknoloji uzmanları, uluslararası STK’lar ve misyon odaklı farklı kurumlardan oluşan bir ağ ile destekleniyor. Celo’nun tamamen merkeziyetsiz, açık kaynak, programlanabilir ve özelleştirilebilen altyapısı sayesinde çeşitli kurumlar, onaylayıcılar ve yazılımcılar bir araya gelerek kendi toplulukları için açık finansal sistemler oluşturabilirler. Celo’yu özel yapan başka bir nokta da, üzerinde çalışan ekiplerin, yurtdışı para transferlerinden mikro-ödemelere, evrensel temel gelirden bağış mekanizmalarında ve borç vermede şeffaflık gibi blockchainin gerçek hayattaki kullanım senaryolarına odaklanmaları. Şu anda 300’ün üzerinde ekip Celo hibe programı, Celo Kampı ve Polychain Ekosistem Hibesi gibi verilen teşviklerden faydalanarak Celo ekosistemine katkıda bulunuyor. Bazı örnekler vermek gerekirse:

cLabs ekibi Valora cüzdanını geliştiriyor. Brezilya’da bir organizasyon, mikro-işler yaparak, anketlere katılım sağlayarak veya ürünler hakkında geri bildirimde bulunarak para kazanılabilecek bir çözümü Celo üzerinde geliştiriyor. Meksika’da bir girişim, yurtdışında yaşayan Meksikalıların ailelerine destek olabilecekleri ve farklı şekillerde ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir altyapı geliştiriyor. Filipinler’de Beam&Go Celo ile yurtdışında çalışan Filipinoların, ailelerine Beam&Go’nun binlerce satıcısından gerekli ürünleri satın alabilmelerini sağlıyor. Bunlar sadece bazı örnekler.

-Bir kominite gurusu olarak değerlendirdiğinde, mevcut blockchain projeleri arasından sıyrılarak kendi kullanıcılarını ve kominiteni oluşturabilmenin nasıl mümkün olabileceğini düşünüyorsun? Fark yaratmak için nereden başlamak gerek?

Kripto paraların kazanç odaklı topluluklar oluşturması gayet doğal ancak blockchain teknolojisinin bundan çok daha fazla potansiyel vaat ettiğini herkes görüyor. Blockchain interdisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Birlikte çalışabilirlik altyapıları, yerel ve global birlikler yaratmak ve kullanım senaryolarında iş birliği yapmak ve bu teknolojiyi şu ana kadar dünya olarak takıldığımız sorunların çözümünde kullanmak için çaba sarf etmenin önemli olduğu da net.

Benim Celo ile Türkiye’de oluşturmayı umduğum topluluk ve globalde Celo’nun amacı da bu şekilde değer yaratmak isteyen, bu dönüşümün bir parçası olmak isteyen kişileri bir araya getirmek ve onlarla birlikte üretmek. Bu şekilde aynı amaç için bir araya gelmiş, yerel sorunlara çözüm üretmek isteyen kişileri global bir ağın bir parçası yapmak ve birbirinden öğrenmek. Sonuçta, herkes kendi içerisinde olduğu topluluğun sorunlarına en iyi çözümü bulabilir ve birbirimizden öğrenerek geliştirilen çözümleri ölçeklendirebiliriz. Blockchain tabi belli bir kesimin bilgi dahilinde olan bir teknoloji, ancak herkesin bu teknolojinin detaylarını anlamasına gerek kalmayacak ürünleri cLabs hem kendi ekibi, hem de Celo Vakfı’nın verdiği hibeler aracılığı ile diğer yazılımcılar geliştiriyor. Celo Birliği büyüyerek ürünlerin ihtiyacı olan daha fazla kişiye ulaşabilmesini sağlıyor.

Şu anda Celo Birliği’nde Mercy Corps, Grameen Vakfı, Blockchain for Humanity, Give Directly gibi 100’e yakın misyon odaklı kuruluş bulunuyor. Türkiye’de de işbirlikleri ile ilerlemek ve topluluğumuza bu şekildeki kuruluşları dahil etmek istiyoruz. Blockchain teknolojisinden belki haberi olmayan son kullanıcılar da topluluğumuzun bir parçası.

Celo topluluk elçisi olmak için bana ulaşabilir veya buradaki formu doldurabilirsiniz (ingilizce): https://airtable.com/shrfUJWk1eKfFcZKb
Celo ile ilgili Türkçe kaynaklar: https://medium.com/celoorg/turkce/home
Celo Türkiye Telegram Kanalı: https://t.me/CeloTurkey

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Blockchain Women

Istanbul Blockchain Women, kadınlara teknoloji ve Blockchain özelinde pozitif ayrımcılık sağlayacak sosyal sorumluluk projeleri üreten ve bu projeler sayesinde bilişim sektöründe kadın istihdamını artırarak kadınların üretim ekonomisinde daha çok yer almalarını sağlamayı misyon edinmiştir.
https://istanbulblockchainwomen.org/

Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala