Şu anda bir dünya savaşı içindeyiz. Bu dünya savaşının tarafları ise ilk akıllara geldiği gibi ABD ve Çin değil. Evet, Çin, yavaş yavaş büyüyerek dünya liderliğine aday oldu ve ABD’ye meydan okumayı başardı, ancak onu buraya getiren de Batı sermayesi ve Amerikan pazarıydı. Şimdi de dev boyutta ticaret savaşları olduğunu görüyoruz ama bunun sıcak bir çatışmaya dönmesini şahsen ben beklemiyorum.
Bence asıl savaş bu sene kendini gösterdi, ben de bu yazıda bunu anlatmak istiyorum. Asıl savaş, Merkez ile Çeper arasında, yani merkezi kuvvetler ile gayri merkezi halk güçleri arasında gerçekleşecek.
Tarafları tanıyalım:
1) Merkezi Kuvvetler
Bu tarafta kimler var bakalım:
a. Dünyada şu anda yaygın olarak kullandığımız fiat paraları basan ve büyük dünya bankalarının sahibi olanlar, bir adları da Statüko. Tüm dünyanın merkez bankaları, para yaratım süreci, BIS isimli takas bankaları ile ülke paralarının birbirlerine dönüştürülmesi işi, SWIFT para transfer sistemi ile paranın dünyada akışı vb. hep bu Statüko ekibinin kontrolünde. Petrolün varilini 10 dolara mal edip, son kırk yılda bunu ortalama 70 dolardan bize satan ve varil başına 60 dolar para basanları da bu gruba dahil ediyorum. Bunların içinde farklı isim ve markalarda pek çok şirket olsa da aslında Statükocular tek bir parçadan oluşan dev bir global tekel. Bu insanlar hep birlikte dünya petrodolar sisteminin sahipleri oluyorlar. Big-Pharma, Big-Food, Big-Her şey bunların idaresinde.
b.1 İlk gruptaki Statükocuların mensupları eskiden belli aileler iken, zamanla ailelerin doğrudan yönetimde fazla etkileri kalmamış olabilir; muhtemelen artık güç tamamen profesyonel bir yönetici grubuna geçmiştir. Bu ikinci grup her ne kadar ilkiyle içiçeyse de, ben yine de operasyonel kişileri “b” diye ayrı bir kategoriye ayırdım: Benim hayalimde en tepede şöyle 400 kişilik, çok iyi eğitimli, bilgili, çok zeki bir grup insan var. Her yaştan insanlardan oluşan ve erkek ağırlıklı olduğunu sandığım bu 400 kişilik grubun hepsinin aynı odada oturduğunu hayal etmiyorum. Bunları dünyaya dağılmış olarak yaşayan, ama aynı sistemleri kullanıp, çok yüksek bir şifreleme ve koruma kalkanı arkasında çalıştıkları için adeta tek bir şirketin çalışanları gibi hayal ediyorum. Bu 400’den hiçbirisi ne isim olarak ne de resim olarak aramızda görülmezler. Onları Linkedin’de bulamazsınız, cep telefonları kayıtlı değildir. Kullandıkları email adreslerini hack’leyemezsiniz zira onlar bizimkinden başka sistemler üzerinden iletişim kurarlar. Bu 400, mesela dünyadaki tüm petro-dolar stratejisini belirler, Hollywood’da hangi tür filmlere para konulacağına karar verir, haber kanallarını manipüle eder, hangi ülkeyi hangi kişi ya da grupların yöneteceğine karar verir.
b.2 Daha sonra bu 400 kişinin bire bir iletişimde olduğu bir alt seviye 1500 kişi daha hayal ediyorum. Bu ikinci grup çeşitli ülkelerde yaşayan ve etkisi yani nüfuzu yüksek insanlardan oluşmaktadır, zengindirler, evden çalışırlar, özel uçakları ile ya da paylaşımlı VIP uçaklarında uçarlar. Daha doğrusu Covid öncesi uçarlardı. Ancak bu insanların temel dertleri milyarder olmak değildir, bu kişiler dünyayı yöneten sınıf olmaktan zevk alırlar, bununla beslenirler. Netflix’i de bunlar yönlendirir, Google’a, Facebook’a da yeri geldiğinde yapacakları aksiyonlarla ilgili sufle verir, dikte ederler.
b.3 Dördüncü grubumuz yaklaşık 5000 kişi ama aslında b.2 ile dirsek dirseğe çalışan bu grubun özelliği bunların belirli firmalarda çalışan yani gündüzleri bir ofise giden, kartvizit taşıyan kişiler olması. Petrol şirketi CEO’su, dev bir sigorta şirketinin finans müdürü vb. gibi kişileri hayal edin. İlla ki şirketlerinin tepe yöneticisi olmaları gerekmez ama bu kişilerin her zaman sözü dinlenir.
Bu grubun çoğunluğu başka sosyal ve siyasi etki gruplarına da üyedir. Ama bu kişilerin asıl sadakatı, emrinde oldukları a ve b.1 grubundaki kişileredir ve onları kendilerinden daha akıllı ve daha güçlü olarak algılarlar. Onlardan gelen emirleri kendi firmalarına aktaran bir çeşit müşteri temsilcisi rolündedirler. Para kazanmakla ilgili meseleleri yoktur, zaten atasözümüz ne der: Bal tutan parmağını yalar.
Buraya kadar yazdığım grupların toplamının 7000 kişi civarında olduğunu hayal ediyorum. Hatırlatayım, bu yazıda anlattığım tüm gruplar benim hayalimin ürünü, burada yazdıklarımı ispat etmemi beklemeyiniz.
c. Beşinci ve son grup, kendileri karar verici pozisyonda olmamakla beraber, bir çıkar grubu olarak ilk dört grubun yalakası veya alt komisyoncusu durumundadırlar. Çoğunluğu multi-milyonerdir, tahminimce sayıları tüm dünyada 3-4 milyondur. İlk üç grubun üyelerini bir bakışta tanımak imkansız olsa da bunları dış görünüşlerinden tanımak bir hayli kolaydır. Bu son grup, para sistemi çökerse taraf değiştirmeye hemen adaydır.
Kullandığımız parayı basanların tamamı ilk iki grubun üyeleridir, (a) ve (b1). Takip eden gruplarda (b.2 – c) büyük bankacılar, işletmeciler, üst düzey petrolcüler, film yapımcıları, bazı eski askerler vb. her türden parlak ve zeki insan bulunabilir. Ortak noktaları güce tapmalarıdır, oportünist, ahlaksız ve tanrıtanımazdırlar. Hatta ilk iki grubun içindekilerden kendisini tanrı zannedenler dönem dönem olmaktadır.
2) Çeper Kuvvetleri
Çeper kuvvetleri, birinci maddedeki beş kollu merkezi gücün karşıtı olan ama kimin kendisine savaş açmış olduğunu bilmeyen 7 küsur milyar dünya insanıdır. Bu kalabalık insan güruhu içinde ruhunu satmamış olan bazı alt gruplar yarı-örgütlü çeper kuvvetlerini oluşturmaktadır. Bunlara örnekler vereyim:
a. Eski bankacı veya teknolojist olup Bitcoin ve altcoin evrenine dahil olmayı seçmiş, bir kısmı Amerika’da adlarına “libertarian” denilen cinsten kişiler. (Örnek: Satoshi Nakamoto, Jon Matonis, Adam Back, Roger Ver vb.)
b. Sıkı akademisyen, teknisyen veya kalem eri olup; asıl savaşın nerede olduğunu anlamış ekonomi yazarı, yazılımcı, vatansever, insansever kişiler… (Örnek: @AOC, Caitlin Johnstone, Charles Hugh Smith bizim ülkeden de, Erkan Öz, İsmail Hakkı Polat gibi arkadaşlar…)
c. Open source akımının içinden gelen ya da open source felsefesine inanan yazılımcılar, teknikerler, ruhunu satmamış ve satmayacak yüksek zekada yüz binlerce insan.
d. Doğanın katledilmesine seyirci kalmak istemeyen, tarımla ve üretimle yakın alakalı, kendisini bir şeyler yapılması lazım diyerek köylere veya kasabalara atmış olan, eski profesyonel veya eski memur milyonlarca kişi. Bu kişiler, doğanın, çevremizin katledilmesinin asıl sorumlusunun Merkezi Kuvvetler olduğunu bilirler, ya da hissedebilirler. “Güneş enerjisi de doğaya zararlı”, “rüzgar enerjisi pervaneleri geçen kuşları öldürüyor” gibilerinden bir haber gördüğünde yüksek sesle kahkaha atıp, bu tür haberlerin milyarlarca dolar PR harcama bütçesi ve kaybedecek trilyonları olan, yukarıda birinci maddede anlatılan ilk üç gruba dahil kişilerce yazdırıldığını hemen anlayan akıllı insanlar.
e. İlk dört grubun da direkt üyesi olmayıp, biraz çabayla Çeper Kuvvetlerine aktif olarak katılabilecek sıradan, halktan insanlar. Bunlara da tüm dünyada 30-40 milyon kişi diyelim.
f. Kalan 7 milyar insanın yarısı: Dünya gelirinden en düşük payı alan, gelir dağılımı eşitsizliğini hisseden ama bir türlü buna neyin neden olduğunu anlayamayan büyük bir kitle. Bu gruba güzel anlatılırsa, ya da ellerine gerekli araçlar hazır olarak verilirse, tam anlamadan da güçlerini birleştirip Merkezi Kuvvetleri alt etmemize yardımcı olacaklardır.
g. Kalan 7 milyar insanın diğer yarısı: Bunlar, kolay kolay akıllanmayacak, sürekli Merkezi Kuvvetler tarafından aldatılmaya hazır, kolay kandırılan bir sürüdür. Bunlarla işimiz var…
Mücadele Kimler Arasında Değil?
Mücadele, kapitalizm, faşizm, komünizm gibi eski “-izm”lerin taraftarları arasında değil artık. Şu anda dünyada konu çarpıtılarak sanki iki farklı ve eski ekonomik sistem arasında bir çekişme varmış gibi işleniyor. Oysa ki komünizm de sosyalizm de, kitaptaki tanımları itibariyle merkezi ekonomik idare biçimleri. Bu ikisi de, kapitalizm daha doğrusu neo-liberalizm gibi merkezi yönetim fikrinin iki farklı tezahürü gibiler.
Oysa artık dünyada mücadele (savaş), bu yazıda ayrıştırmaya ve görselleştirmeye çalıştığım Merkezdeki 7000 kişi ile Çeperdeki 7 milyar kişi arasında geçiyor. Merkezi Statükocular, tahminimce sayıları 7000 civarında olan asıl beyin kadrosu ile çevrelerindeki 3 milyon ek personelden (veya dolgu malzemesinden) ibaret. Bizler, Çeper Kuvvetleri, yapısal olarak da felsefe olarak da çok dağınık durumdayız. O yüzden akıllanmamız da, birleşmemiz de daha zor. Ama bir süreden beri konjonktür artık Çeper Kuvvetlerden yana. Statüko ekibi ve kurdukları düzen kendi hataları yüzünden hızla çöküşe gidiyor.