Geçtiğimiz haftalarda Norveç’in büyük sanayi şirketlerinden Aker ASA, bitcoin ve blokzinciri teknolojisine yatırım yapmak üzere yeni bir şirket kurduklarını açıkladı; keza son zamanlarda geleneksel finans, yatırım ve teknoloji şirketlerinin kripto dünyasına yatırımları sık sık duyulmakta ve artık reel ekonomiye ait kripto dışı şirketlerin de “tarihin doğru tarafında yer alacağına” inandıkları bitcoin’e yatırım yapmaya başlamış olmaları, benimsenme adına kuşkusuz önemli bir haber.
Ancak Aker haberinde asıl önemli olan, bitcoin’in dünyanın enerjisini (boşa!) harcadığı ve çevreye verdiği zarar konusundaki bitmeyen tartışmalara getirdiği boyut: şirket bu konuda çözümün yenilenebilir enerji kullanımından geçeceğini ve bu alanda yatırım yapacağını ilan etmiş durumda.
Aker ASA gaz/petrol, teknoloji, inşaat, mühendislik ve balıkçılık alanında faaliyet gösteren çok eski bir sanayi şirketi. Gelirinin çoğu gaz/petrol ayağından gelmekte ve son yıllarda özellikle yenilenebilir enerji ve IT sektöründe yatırımlarını arttırdığı biliniyor. Petrol fonu olarak da bilinen ve değeri 1 trilyon doları aşan dünyanın en büyük varlık fonuna sahip Norveç için Aker grubunun fona katkısı ülkenin ekonomik başarısı anlamında önemli bir yere sahip.
Yeni şirket Seetee’nin sermayesi 58,6 milyon dolar ve bitcoin madenciliği ile başka side-chain projelerinde birlikte çalışmak üzere Kanada şirketi Blockstream ile ortaklığı var. Yeni şirketin tüm likit varlığı bitcoin cinsinden ve stratejisi bitcoin’i uzun vadeli tutmak, bitcoin endüstrisine katkı yapacak projelere ve şirketlere yatırım yapmak. Yazının konusuyla ilgisi olan kısım ise şirketin hedefinin “madencilik operasyonlarının, yerel olarak talebi olmayan, atıl veya kesintili, güneş, rüzgâr ve hidrogüç gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını, her yerde kullanılabilecek ekonomik varlıklara transfer edecek” olması.
Holdingin çoğunluk hissesi Norveç’in en zenginlerinden biri olan Kjell Inge Roekke’ye ait. Roekke, bu yatırımı niye yaptıklarını hissedarlarına açıkladığı yazıda, bitcoin konusunda volatilite, ölçek, aşırı elektrik tüketimi, yasadışı kullanım gibi endişe ve eleştirilerden, kurumların öne çıkardığı enflasyondan koruma, uzun vadeli işlevsellik ve sahip olduğu tüm değerlere kadar hemen her noktaya değinmiş; sonuçta teknolojide geri kalmadan dünyanın geleceğinde yer almaya karar vermişler. Açıklanan sebeplerin çoğu diğer kurumsal yatırımcıların da motivasyonu; farklı olan bitcoinin çevre düşmanı olduğu iddiasının çözüm odaklı yatırımlarla elimine edilebileceği yaklaşımında olunması.
Bitcoin, Enerji Tüketimi ve Çevre Kirliliği Tartışmaları
Bitcoin üretimi/madenciliği çok yüksek miktarda elektrik harcamaya dayalı PoW teknolojisine bağlı; kripto paraların kompleks hesaplamalarında kullanılan toplam enerjinin ortalama %40’nın yenilenebilir kaynaklardan sağlandığı tahmin ediliyor. Tüm madencilerin %76’sı da kullandıkları enerji kaynaklarının bir kısmının yenilenebilir kaynak olduğunu belirtmişler ki bunların arasında hidroelektrik en yaygın kullanılanı.
Fosil yakıtlar atmosferde biriken sera gazının tek olmasa da en önemli nedenlerinden biri ve bu gazlar küresel ısınmaya, iklim değişikliğine, beraberinde canlılara, doğaya ve çevreye zarar vermekte; o yüzden karbon ayak izinin daha az olduğu yenilenebilir enerjilerin kullanılması isteniyor. Cambridge Üniversitesi Bitcoin Enerji Tüketim Endeksi bitcoin üretiminin/sistemin enerji tüketimini, karbon ayak izi vb. etkilerinin hesaplanması konusunda başvurulan kaynaklardan birisi. Bu kaynağa göre bitcoin ağının tüm enerji tüketimi dünya tüketiminin binde yedisi. Digiconomist sitesi de harcanan elektrik enerjisi, elektronik atık ve karbon ayak iziyle ilgili sert eleştiriler yayınlayan başka bir kaynak.
Eleştiriler
Bitcoin üretiminin dünyaya zarar verdiğini öne süren eleştirilerin özünde –eğer sorun samimi olarak çevreye duyarlılık ise- fosil yakıtlardan elde edilen ve aşırı derecede tüketilen enerjinin yarattığı karbon izinin büyüklüğünün, sera gazı etkisiyle, iklim değişikliğine ve beraberindeki çevre sorunlarına sebep olması var. Üstelik bu sürecin dünyanın enerjisini boşa harcıyor olması yani elde edilen sonuca değmeyeceği ve gittikçe artan fiyatıyla zararın daha da büyüdüğü düşünülüyor; bu ek eleştirilerden anlaşılan, altta yatan sıkıntının çevre etkisi kadar merkeziyetsiz bir para sistemi olduğu.
Eleştirilere dayanak olarak bitcoin ağının tükettiği karbon yoğun enerjinin yıllık terrawatt kullanımı gibi çeşit çeşit hesaplamalar ve buradan yola çıkarak küçük ve orta büyüklükteki ülkelerin yıllık elektrik tüketimleriyle karşılaştırmalar gösteriliyor. Bu ülkeler arasında haberin kaynağına göre Arjantin’den, İsviçre’ye, Danimarka’ya Türkiye’ye kadar birçok ülke var. Ülke karşılaştırmasıyla muhtemelen sorulmak istenen enerji tüketiminin neredeyse bir ülkenin tüketimi kadar olduğu yeni bir paranın, iklim değişikliği tehdidinin bu kadar büyük olduğu bir dünyada yerinin ne olduğu.
Cevaplar
Bitcoin dünyasının bu eleştirilere yanıtlarının bir kısmı şöyle gruplanabilir:
- Bitcoin ve blokzincir teknolojisi iyi bilinmediği için yapılan enerji tüketimi hesaplamaları ve tahminlerinin doğruluğu şüphelidir. Coin üretiminin gittikçe azalacak olması, bitcoin işlemleriyle kredi kartı ödeme sistemlerini kıyaslamanın teknik olarak zıtlığı vb. birçok faktör dikkate alınmamaktadır.
- Hesaplamaların doğruluğundan bağımsız olarak harcanan elektriğin çok fazla olduğu kabuldür ancak ama bunun karşılaştırmasının sadece seçilen konularda değil objektif olarak her alanda yapılması gerekir: Altın gibi diğer madenlerin üretimi, sera gazına neden olan diğer sanayi prosesleri ve üretimler, boşa kullanılan elektrik için harcanan enerji gibi alanlarda da çevreye verilen zararlardan bahsedilmelidir.
- Kıyaslama yapılırken sonuçta yaratılan değere dikkat edilmelidir. Bir bitcoin işleminin tek başına bir kredi kartı işleminin binlerce katı kadar elektrik harcadığı söylenirken, merkeziyetsiz finansın mı yoksa fiat paranın egemen olduğu ve ekonomisi çok daha büyük geleneksel finansın mı daha çok enerji tükettiği ve değer elde ettiği bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Roeeke’nin deyimiyle, “evet bitcoin elektrik harcıyor ve bedeli de lokal piyasa fiyatları üzerinden ödeniyor ama inanıyoruz ki bitcoin inanılmaz boyutlarda değer yaratabilecek uygulamaları mümkün kılacak”.
- Madencilikte gittikçe yenilenebilir enerji kullanımı eğiliminin arttığı dikkate alınmalıdır.
- Bitcoin madenciliği enerji tüketimi sorununun, hâlihazırda dünyada enerjinin zaten problemli bir konu olmasından kaynaklandığı bilinmelidir. Çarpık piyasalar, verimsiz elektrik şebekeleri, yenilenebilir kaynakların önündeki engeller, yanlış yönlendirilmiş sübvansiyonlar, yasadışı erişim ve Cemil Şinasi Türün’ün yazısında bahsettiği gibi asıl sorunun üretimde değil merkeziyetçi dağıtımda olması gibi sorunlar bulunmaktadır.
- Zamanla PoS gibi yeni teknolojiler sayesinde kripto paraların enerji tüketimi problemi çözülecek ve elektrik harcamadan üretim yapılabilecektir.
Trend belli
Küresel ısınma, iklim değişikliği ve getirdiği sorunlar bitcoinin elektrik tüketimi probleminden bağımsız olarak dünyanın gündeminde olan bir konu. Sera gazını arttıran tek neden de fosil yakıtlar değil; jeotermal gibi yenilenebilir enerji kullanılan İzlanda gibi ülkeler hariç şebeke enerjisi kullanan tüm toplumlar sera gazı emilimine katkıda bulunuyorlar. Dolayısıyla artan kaygılar özellikle gelişmiş ülkelerde her sektöre ve şirkete yansıyacaktır.
Trend, şirketlerin, endüstrilerin -kağıt üstünde olmaması ümidiyle- karbon ayak izinden sorumlu olacakları bir dünyaya doğru. Paris anlaşması, Biden yönetiminin iklim değişikliği ve yeşil enerji konularına yaklaşımı gibi başlıklar bu konunun hız kazanacağının gösteriyor.
Wall Street şirketleri de bu akıma uymak zorunda: son zamanlarda sık sık gündeme gelen, şirketlere çevresel, sosyal ve yönetişim konularında standartlar koyan ESG kriterlerine uyum, somut bir yükümlülük olarak bir çeşit “temiz” olunduğunun kanıtı. Yatırımcıların verdiği öneme göre de konu daha fazla ciddiyet kazanacaktır.
Dolayısıyla kurumların ve yatırımcıların bitcoine yakınlaşması, bitcoin’in ana akım olması derken bitcoin ekosistemindeki şirketlerin de bu trendden ayrışmaları zor; ki madencilik kolunda halka açık önemli şirketler var. Örneğin bir “yeşil bitcoin” kavramından bahsediliyor: bitcoin’e yatırım yapmak isteyen çevreye duyarlı yatırımcıların madencilik operasyonlarının enerji kaynağını bilmek istemeleri gibi.
Çözüm yakın olmasa da mümkün olabilir
Bitcoin ekonomisi ve dünyanın sürdürülebilir enerji/çevre ve ısınma problemi yok olmayacağına göre görünen o ki önemli olan tartışmalarda hangi tarafın haklı olduğuna değil bitcoin üretimi ile gelişmekte olan yenilenebilir enerji teknolojileri arasında ortak bir nokta oluşturmaya odaklanmak.
Dünya, bitcoin’in enerji probleminden daha büyük olan çevre sorununu çözmeye çalışırken bitcoin üretimini doğru durum tespiti ve analizlerle, düzgün politikalarla bu çözüme entegre etmek gerekir. Madencileri düşük maliyetli, atıl duran enerji kaynaklarına teşvik eden politikalar oluşturulabilir. Square şirketinin Bitcoin Temiz Enerji Yatırım Girişimi gibi, kripto şirketleri de yenilenebilir enerjilere yatırım yapabilir. Madencilik ve yeşil enerji altyapı geliştiricileri arasında tüm paydaşlarca desteklenecek çözümler için projeler oluşturulabilir. Aker başkanının sözleriyle bitirirsek: “Bitcoin bizim gözümüzde yükleri dengeleyen ekonomik bir pil/akü gibidir ve bunlar Paris anlaşmasının hedeflerine ulaşmak için gerekli enerji dönüşümünde çok önemlidirler; bizim tutkumuz da yeni yenilenebilir projelerdir.”