Bizler merkezi kontrole dayalı bir dünyada doğduk büyüdük. Blokzincir teknolojisi ve onun ilk kullanım alanı Bitcoin ise o kadar bizim alışık olduğumuz dünyanın dışında yapılar ki, dünya kamuoyunun çok büyük bir bölümü hala bu noktada çok yanlış fikirlere sahip.
Bu yanlış görüşlerin en kuvvetlilerinden biri de Bitcoin’in aşırı ve gereksiz enerji tükettiği anlayışı. Basına ve kamuoyuna bakarsınız Bitcoin hızlı zengin olmak için icat edilmiş bir kumar aracı ve inanılmaz boyutlarda elektrik tüketiyor. Bir gün bakıyorsunuz bir manşet “Bitcoin Danimarka kadar enerji tüketiyor!” Biraz zaman geçiyor bu sefer “Bitcoin Arjantin kadar enerji tüketiyor!”
Bitcoin ile ilgili yanlış değerlendirmelerin birçoğu, onun aslında hiçbir işe yaramadığı ön kabulüne dayanıyor. Bitcoin bir kumar aracıysa, birilerini zengin etmek için uydurulduysa tabii ki bir ülke değil bir apartman kadar bile elektrik yaksa kimse bunu hoş karşılamaz.
Bitcoine kumar aracı muamelesi yapan medya ve elbette onun arkasındaki merkezi finans yapıları aslında şunu saklamaya çalışıyor: Merkez bankaları ve bugün merkezi olarak çalışan diğer tüm finans kuruluşları ekonomideki çöküntülere çare bulamadıkları için sürekli rezerv para özellikle de dolar üretiyorlar. 200 yıllık ABD tarihinde merkez bankası parası olarak basılmış doların tam 6,5 katı sadece son 12 yılda üretildi. Bunun 3 katlık bölümü ise sadece 2020 yazında üç ayda piyasaya sürüldü. Avrupa, Japonya ve İsviçre gibi dünyanın en güvenilir kabul edilen diğer bazı merkez bankaları ise oransal olarak Amerika’dan bile daha fazla para bastı. Hala daha da basıyorlar.
Geçmiş hiperenflasyon olaylarını incelediğimizde, bir süre para basıldığını, bunun hemen enflasyona yol açmadığını ancak halkın bir noktada bu basılan paraları piyasada harcamaya başlamasıyla önü alınamaz bir fiyat artışı sarmalına girildiğini görüyoruz. Bütün dünya merkez bankaları tarihte görülmemiş şekilde para basıyor ve bu bir noktada bütün dünyayı çok yüksek hatta yer yer hiperenflasyon felaketine sürükleyecek.
Merkez bankaları bu kadar parayı ekonomileri değil öncelikle finans sistemini kurtarmak için basıyor. Bu finans sistemi ise kontrolündeki medya ile bize yıllardır şu hikayeyi anlatıyor: Para bedava üretilen bir şeydir. Sürekli enflasyonla değer kaybetmesi iyidir. Paranın bir maliyeti yoktur.
Bir de bu hikaye binlerce yıldır böyleymiş gibi bize anlatıyorlar. Yani sorgulamayın bunun dışında bir yöntem yol yoktur diyorlar. Oysa 1971’e kadar bütün dünyada para birimleri bir şekilde altına bağlıydı. Ve altın bedavaya üretilmez.
Bugün Bitcoin üretmek için neden elektrik harcanıyor diye sorgulayanlar işte paranın altın vb bir çıpaya bağlanarak sınırlı hale getirilmesine de karşı olanlardır. Onlara göre para sınırsız olmalıdır ve hiç enerji harcanmadan iki tuşa basılıp üretilebilmelidir. Neden? Çünkü böyle olmazsa istedikleri anda rezerv parayı istedikleri kadar arttırıp bankaları vs kurtaramazlar.
Bitcoin, altın ve gümüş gibi sınırlı dolayısıyla orta ve uzun vadede değer kaybetmeyen parasal varlıklar önümüzdeki yıllarda dünyanın içine düşeceği enflasyon felaketine karşı bireylerin, şirketlerin ve devletlerin tek kurtuluş yoludur. Amerika’da ve dünyada birçok şirket şu an kumar olsun diye değil açıkça ilan ettikleri gibi enflasyona karşı tedbir olarak, uzun vadeli rezerv varlık olarak Bitcoin satın alıyor. Dünyada fosil yakıtlarla çalışan otomobilleri çevreye çok daha az zarar verecek elektrikli otomobillerle değiştirme vizyonu ile kurulmuş Tesla şirketi, Bitcoin çevre düşmanı olsaydı nakit rezervlerinin %15’ini Bitcoine yatırmazdı.
Para sistemi ekonomideki temel sinyal sistemidir. Para doğru sinyalleri vermiyorsa ekonomi mahvolur ve dolayısıyla siz de mahvolursunuz. Bugün ekonomide olan budur. Ekonomik verimliliği yitirdikleri için batması gereken banka ve şirketler zombi olarak yaşatılıyor. Hiçbir suçu olmayan çalışanlar ceza çekerken, aldıkları aşırı risk ve yanlış yatırım kararlarıyla asıl suçlu olanlar para basma sayesinde 10 milyonlarca dolar bonuslar alıyor.
Hiperenflasyon pençesine bugün düşmüş olan Zimbabve, Venezuela gibi ülkelere bakın. Türkiye’nin 80’li, 90’lı yıllarına bakın. Yakın tarihte hiperenflasyonun pençesine düşen Almanya gibi gelişmiş ülkelerde bile ne acılar yaşandığına bakın. Hiperenflasyon belasının Roma, Osmanlı gibi tarihe damgasını vurmuş imparatorlukları bile nasıl parça parça ettiğine bakın.
Bitcoinin harcadığı enerji öncelikle sistemin güvenliğini sağlar. Yani Bitcoin şu ülke kadar enerji harcıyor demek Bitcoini kırmak için neredeyse o miktarda enerjiye ihtiyaç var anlamına gelir. Ama merkezi medya bu gerçeği size söylemez.
Bitcoin, altın ve gümüş insanlık için son derece gerekli bağımsız, doğru çalışan ekonomik sinyal sistemini sağlıyor. Bitcoinin harcadığı enerjiye gereksiz muamelesi yapan medya ya da bazı kanaat önderleri şu soruların cevaplarını versinler:
1- Mevcut finans sistemi dünya ekonomisindeki sorunları çözemeyen, tek çare olarak para basan, bastığı paralarla kendisini kurtaran ama çalışanları sürekli gizli ya da açık enflasyona maruz bırakan yani ceplerindeki değeri çalan bir yapı. Bu mevcut finans sisteminde 10 binlerce, merkez bankası, banka, borsa, aracı kurum ne kadar enerji harcıyor? Bunların işlemesi için gerekli olan insanlar, bu insanların aileleri ve bu nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi için 10 yıllarca verilen eğitim ne kadar enerji harcadı, harcıyor?
2- Dünyada küresel ısınmadan bu kadar şikayet edilirken, çeşitli ülkelerde ulusal, kurumsal ve bireysel düzeyde düzenlenen çeşitli ve sayısız tören ve kutlamalar için sürekli yapılan ultra aydınlatmalar ne kadar enerji harcıyor?
3- Tüm dünyada her saniyede bir çocuk açlıktan ölürken milyonlarca alışveriş merkezi ve vitrinde yapılan abartılı aydınlatmalar için ne kadar enerji harcanıyor?
4- Dünyada milyarlarca insanın su, elektrik vb temel hizmetlere bile erişimi yokken çeşitli ülkelerde hala feodalizmden kalma kraliyet aileleri ne işe yarar? Neden lüks ve debdebe içinde yaşarkar? Neden her şeyin en pahalısını yer, içer, giyerler? Ve tabi en basitinden yaşadıkları yazlık-kışlık saraylar ne kadar enerji harcar?
Zor sorular değil mi? Ve bu sadece ilk akla gelenler. Düşününce daha neler bulunur.
Sağlam ve düzgün işleyen bir parasal sinyal sisteminin ne kadar önemli olduğunu bilmeyenler elbette onun için harcanan enerjiyi de boşa harcama olarak görür. Öyle görünüyor ki tüm dünya bu görüşün ne kadar yanlış olduğunu zor ve acı yoldan öğrenecek.
