bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 66,438.80 0.77%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,272.31 2.82%
bnb
BNB (BNB) $ 611.02 1.21%
solana
Solana (SOL) $ 159.09 3.24%
xrp
XRP (XRP) $ 0.543304 0.02%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.497822 2.87%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.161891 2.67%

Rusya, Türkiye ve Web3

rusya turkiye web3

Bu haftaki yazımda, yeni oluşan çok-kutuplu dünyada, ki buna yabancılar multi-polar world diyor, değişen dengelerin sonucunda oluşan önemli bir bölgesel işbirliği fırsatından bahsedeceğim. Bu bölgesel işbirliği fırsatı Rusya ve Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği jeopolitik fay kaymasının ve yaptırımların geri tepmesiyle Avrupa’yı çok daha fazla sarsan ekonomik krizle yeni dengeler oluşmakta. Oluşan bu yeni dengelerin sonucunda Türkiye Cumhuriyeti ilk yüz senesinde olmadığı kadar kritik ve stratejik bir role soyunabilecek noktada. Bugün bu rolü ve ortaya çıkış nedenlerini sizlere anlatmaya çalışacağım. Tüm bunların web3 ile alakasını anlamanız için ise son bölüme kadar sabretmeniz gerekecek.

Bugünkü durumun bir özeti: “Küresel krizin üçüncü aşaması”
Bu yeni çok-kutuplu dünya düzeni içinde, Rusya’nın Karadeniz’den çıkışı için Boğazların önemi eskisine göre belki beş-on kat artmış durumda. Global güç odakları (örneğin Davos’çu tayfa) Covid virüsü ve sair planlarının iyi çalışmaması sonucunda, bekledikleri kaos ortamını yaratamamanın verdiği gerginlikle sahneden çekilmiş görünüyorlar. Ortalıkta şu anda yeniden sınırları tanımlanan bir NATO ittifakı ve ona karşı savaş sonrası elele veren bağlantısız “Global Güney” ülkeleri var. Örneğin BRICS isimli yapı geçen hafta yaptığı toplantıda içine bir sonraki aşamada Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistanı da dahil etmeyi düşündüğünü ilan etti. Çin ile Rusya önceden hiç olmadığı kadar yakınlaşma içindeler. Kazakistan’da geçen yıl devrilen hükümetin sonrasında Batı etkisi bu ülkede kayboldu. Dünyanın her tarafında Sri Lanka benzeri olayların olması beklenmeye başladı. Japonya ekonomisi kaynayan bir kazan haline hızla gelmekte. ABD borsaları senenin ilk altı ayında 1970’den bu yana görülmeyen bir hızla çöküşe geçti.

Batı’nın ekonomik krizi 2008’den bu yana azalmayıp gitgide derinleşti, artık kapitalizmin çökme olasılığından bahsedilmeye başlandı. Gelin bu konuda Mahfi Eğilmez Hocanın son yazısına kulak verelim:

“Yedi yıl önce (…) ’Kapitalizmin Sonu mu Geliyor?’ başlıklı yazımda şöyle yazmıştım: “Kapitalizmin artık bütün dünyayı kapsaması, devre dışında kalıp da krizi dengeleyebilecek ekonomi bulunmadığını bize gösteriyor. İşte bu yüzden küresel kriz bir döngüsel krize dönüşebilme potansiyeline sahip bulunuyor. Eğer böyle bir döngüsel krize dönüşürse içinden çıkılmaz bir hal alabilir, büyüdükçe, yaygınlaştıkça esnekliğini kaybeden kapitalizm ilk kez çökme olasılığına yakın bir görünüm içinde bulunuyor.” (Ref:1)

Ve Hoca en vurucu cümlesini bundan sonra ekliyor:
“Bugün küresel krizin üçüncü aşamasındayız ve önceki yıllarda sistemi dengeleyen gelişmekte olan ekonomiler de krizin içine girmiş durumdalar.”

Özetle, bizim sokaktaki insanımız da genel olarak dünya vatandaşları da farkında değiller henüz ama büyük bir dünya krizinin üçüncü aşamasına girdik. Merkezi para sistemi ve onun bir parçasını oluşturan petro-dolar düzeni bir daha tamir olmamak üzere yıkılmakta. Dünyada enerji üretimini ve dağıtımını kontrol eden yapı ile merkez bankalarını ve fiat para rejimlerini kontrol eden diğer yapı arasında esaslı bir kavga var. Petrol ve gaz üretimini/dağıtımını kontrol edenler, kapıya gelen para krizi ile birlikte çökmek istemiyor. Bu nedenle de kendisine başka eksenlerde çıkış arayışlarına girmiş durumda. Petro-ruble, petro-yuan hatta petro-token bu arayışların bazıları…

Tarih tekerrür mü ediyor?
Bu kavga, 20. yüzyılın ilk 10-15 senesi içinde yaşanan olayların benzerlerinin bugün tekrar yaşanmasına sebep oluyor sanki. Belki o zaman da iki “grup” arasında benzer bir kavga olmuştu, o kadarını bilemiyorum, uzman tarihçilere sormak lazım… Ancak şu anda kesin olan bir şey var, o da yüksek kamu borcu olan dünya ülkeleri, ki bunların çoğu gelişmiş endüstriyel ülkeler oluyor, Rusya yaptırımlarının geri sekmesi ile sanayi yatırımlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Adeta 1929’de başlayandan daha büyük ve köklü bir kriz ABD, Almanya ve Avrupa’nın kapısını yeniden çalıyor. Tabii ki bundan kimse payını almadan çıkamayacak, ancak bazı ülkeler diğerlerine göre daha avantajlı konumdalar ve anlaşılan o ki Rusya bunların başında geliyor.

Ortaya çıkan yeni gerçekler:
Son aylarda ortaya çıkan enteresan gerçeklerden bir tanesi beni çok şaşırttı: Almanya’nın
Rusya’dan gaz alması kesintiye uğrayınca, anlaşıldı ki Alman sanayi üretimi büyük ölçüde Rus gazına bağımlıymış! Şimdiden Almanya’nın ve genelde Avrupa’nın Rusya ile ticari açığı patlamış balondan hava kaçar gibi artmaya başladı. (Ref:2, Ref:3)
Yaptırımlara karşı bir hamle olarak Rusya, Avrupa’ya sattığı doğal gazını artık sadece ruble ile satacağını açıkladı. Almanya ve diğer sanayileşmiş Avrupa ülkeleri şaşkın bir şekilde kalakaldılar; şimdiden duyuyorum ki, Alman sanayicisi, kar etmeyi filan bıraktı, fabrikalar kapanmasın, işçilere maaşları ödensin (ki bunlar sokaklara düşmesin) diye çok değerli sanayi fabrikalarını cari açığı olan Rusya’ya karşı ödeme olarak önermekte.

Üstelik bu öneride Türkiye’yi de geçiş ülkesi olarak işaret ediyorlar, zira kendi yaptırımları yine kendilerine engel çıkarmakta. Şu anda bile Alman beyaz eşya ürünleri Türkiye üzerinden Rusya’ya re-export olmakta: Alman kamyonlarından İstanbul’da indirilip Türk tırlarına yüklenen çamaşır makinesi, buzdolabı gibi ürünler kara yoluyla Kazakistan’a oradan da Rusya’ya akıyor. Ayrıca, ülkemizde kurulmuş, Avrupa’ya entegre güçlü bir yerli otomotiv sanayimiz var. Mercedes başta olmak üzere Avrupa’lı otomotiv üreticilerinin parçaları burada üretiliyormuş. Meğerse Avrupa’lılar parçalarını bize imal ettirdikleri otomobillerinin montajını da Ruslara yaptırırlarmış. Bize montaj, Ruslara da ara mamul parçalar yapma işi verilmemiş. Bizden ucuza alıp oraya pahalı satıyormuş Avrupalı uyanıklar. Ortaya savaşla beraber böyle bir gerçek çıkıverdi!

Şimdi Ruslarla birlikte yeni, ileri bir sanayi yapısı oluşturabilir miyiz? Neden olmasın! Marka yapmayı, pazarlamayı bilmiyoruz belki ama Rus-Türk sanayisi elele vererek “no-name” elektrikli ve/veya benzinli arabalar yapabiliriz,. Mecburiyet karşısında Almanlar fabrikalarını bizim üzerimizden Ruslara vermeyi öneriyor zaten, yaptırımlar sonrası takke düştü kel göründü. Senelerdir karşılıksız sanal para basan merkez bankaları için bugün hesap zamanı.

Ha, Türkiye olarak çok mu şahane bir ekonomimiz var? Elbette hayır. Dünyanın borçlanması en zor, en riskli ülkelerinden biri olan ülkemizde bugün büyük sorunlar var. Ancak gerçekten istersek bu sorunları hızla halledilebilir, yeter ki karar verelim. Senelerdir söylenegelen temel sorunumuz “katma değeri az ara mamül üretmek, orijinal marka olamamak”: Türk KOBİ’leri, dışarıdan aldığı hammadde nedeniyle yabancı dövize çok fazla bağımlı ve dolayısıyla kırılgan bir yapıda. Bunu aşmak için gerçekten katma değeri yüksek sanayi malları üretmemiz lazım.

Rusya’nın ekonomik ve sosyal yapısı bizimkini tamamlayıcı!
Rusların sorunu ise bambaşka! Onlar bizim gibi bir KOBİ ülkesi değil, ara mamül de üretemiyorlar. Ağır sanayi fabrikaları var ve yüksek teknoloji kullanarak üretimde yüksek kapasiteye çıkabiliyorlar, çok sayıda olmasa da hiyerarşik yapıda hızlı öğrenen kalifiye kurumları var. Ancak bu hiyerarşik (tepeden aşağı çok detaylı tanımlanmış prosedürler içeren) sanayi aynı zamanda da Rusların zayıf tarafı; zira iç pazarda KOBİ’ler arası rekabet olmadığı için üretimleri verimsiz ve pahalı olabiliyor. Üniversitelerinde son teknolojiyi kendisi üreten çok sayıda bilim insanı mevcut. Artı olarak, bilimden süzülmüş orijinal bilgiyi makinelere ve proseslere aktarmayı bilen kalifiye mühendisleri var. Bizde ise ben kendimi bildim bileli bilime ve bilgiye değer verilmiyor.

Bizdeki kıyasıya rekabet eden, atik ve hızlı KOBİ yapısı ile onlardaki planlı, yüksek teknolojili ağır sanayi kurabilme yeteneğini birleştirebilirsek büyük bir global güç olabiliriz. Başlamamız gereken nokta, iki ülke için de üretimin artı değerini çok artıracak olan yonga (chip) fabrikaları inşa etmek. Onlarda 90nm’lik bir yonga fabrikası var ve bunun tüm optik-mekanik cihazlarını kendileri yeniden yapmışlar, Rusya’ya yaptırımların ilk defa başladığı 2014’den sonra Batı’dan komponent gelmesi durunca buna mecbur kalmışlar. Bu makineleri Türkiye yapacak kabiliyette değil.

Bizdeki pratik zeka onlarda yok, onlardaki detaylı süreç analizleri de bizde yok. Bir işin nasıl yapılmaması gerektiğini çok detaylı olarak yazabiliyorlar. Bizim insanımız da o detaylı dökümanı okuyup, ardından işin nasıl yapılması gerektiğinin bir paragraflık raporunu çıkarabiliyor. Onlardan bilime önem vermeyi öğrensek bile büyük kazanım olur bizim kültürümüz için.

Kredi ve para sistemleri:
Rusların bizden öğrenebileceği en önemli bilgi ise para sistemleri ile ilgili. Bu konuda bizim milletle kıyaslandığında Rus milleti tümden ilkokul çocuğu gibi kalıyor. mesela, 1980’lerden itibaren büyük bir gelişme gösteren KOBİ yapımıza entegre bir gayri-merkezi kredi yaratma sistemimiz var: Vadeli çekler. Bunun know-how’ını Rusya’ya ihraç ettiğimizi düşünsenize!

Ukrayna’ya Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihli müdahalesi sonucunda Avrupa, İngiltere ve ABD başta olmak üzere Batı’lı devletler Rusya’ya mali yaptırımlar uygulamaya başladılar. Bu yaptırımların en önemlileri SWIFT bankacılık ödeme sisteminin Rus vatandaşlarına ve şirketlerine kapatılması oldu. Bu kapatma kararı Rus halkı ve devleti için bir şok oldu, sebebi ise yukarıda belirttiğim gibi ticaret ve para konularında deneyimsiz bir halk olmaları. Oysa Türkiye bu golü yemezdi. Bizim bankacılık ve finans sistemimiz Rus matruşka bebekleri gibi içiçe katmanlar içeriyor. Bir bebeği açınca içinden bir tane daha çıkıyor. Yani, bizim sistemimiz bu tür bir finansal saldırıya bağışıklık içeriyor, bu konuyu daha detaylı başka bir yazıda anlatmıştım, o yüzden tekrar etmeyeceğim. (Ref:4 ve Ref:5’e bakınız).

Web3 bunun neresinde?
Yazının başlığını “Rusya, Türkiye ve Web3” olarak atmıştım, buraya kadar sadece ülkelerin durumuna değindim, şimdi haklı olarak web3 bunun neresinde diye soracaksınız. Bugün iki temel bilgi üzerinde durdum:
Merkezi Batı ekonomik sistemi ve fiat para rejiminin sonuna yaklaşıldı: Dolar ve euro’ya alternatif aranmaya başlandı.
Rusya ve Türkiye bu yeni konjonktürde bir arada çalışmayı başarabilirse bu ülkelerin insanları dünya çapında mucizeler yaratabilir.
Birinci maddede bahsettiğim alternatif uzun vadede ruble ve yuan gibi fiat paralar olamaz, zira onlar da aynı merkezi yapının ürünü. Dolayısıyla, geriye kalan alternatif şu: global olarak ticaretin ve sanayi üretiminin değer sistemini web3 üzerinde yeni baştan kurmamız lazım.

Bu yeniden kurma işi zorlu bir yol, blokzincir üzerinde bugüne dek yapılan işler ve bazen de yanlış yapılanlar bize o yolda rehber oluyor. Önümüzdeki senelerde sanayi üretimi ve dünya ticareti web3 üzerinde nasıl yeniden yapılandırılacak hep beraber göreceğiz.

Referanslar:
1- https://www.mahfiegilmez.com/2022/07/cok-daha-zor-gunler-kapda.html
2- https://www.cnbc.com/2022/04/13/trade-rupture-between-russia-germany-could-cause-financial-shock-sp-global.html
3- https://www.ft.com/content/6f325773-bf8a-4e28-9fc1-6bc986ee90fa
4- https://www.btchaber.com/paranin-protokol-olmasi-ne-demek/
5- https://www.btchaber.com/kredinin-protokol-olmasi-ne-demek-bolum-2

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Cemil Şinasi Türün

30 yılı aşkın tecrübesiyle fintech ve pazarlama dünyasındaki öncü isimlerden olan Cemil Şinasi Türün bilgisayar oyunlarından üç boyutlu sanal dünyalara kadar pek çok çalışmaya imza attı. Yerel ve uluslararası firmalar için kampanyalar hazırlayan Türün; teknoloji, blokzincir, kripto para ve dijital varlık konularında projeler üretti.
https://cemilturun.medium.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala