Bu yıl ikinci kez konut piyasalarını yorumlama gereğini hissettim.
Daha önceki yazımda emlak fiyatlarının gerilemeyeceğini, balon olduğunu düşünenlerin yıllardır yanıldığını, emlak ve kira fiyatlarının artmaya devam edeceğini belirttim.
Özellikle yatırım amaçlı konut almak isteyenlerin küresel göçleri göz önünde bulundurarak büyük değil, küçük metrekareli evler alması gerektiğini de belirtmiştim.
Ancak “Emlak doğru bir yatırım aracımı?” sorusu farklı bir konu.
Bu konu ile alakalı YouTube kanalımdan detaylı bir yorum yaptığımı anımsatmak isterim.
Öncelikle düzensiz göçün kira fiyatlarına etkisine bakalım;
Göç denildiğinde aklımıza hemen Suriye ve Afganistan uyruklu insanlar geliyor.
Halbuki Türkiye’de çok daha fazla yabancı uyruklu alt-orta ve yüksek gelirli insanlar da yaşamaktadır.
Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’den taşınmaz satın alabilmesi 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 ve 36. Maddelerinde düzenlenmiştir.
Taşınmaz mülk alabilmeleri için, Türkiye’de ikamet izninin olması şart aranmamaktadır.
Yani ikamet izni olmasa bile taşınmaz mülk satın alabilirler.
Türkiye’de en az 250.000 dolarlık gayrimenkul satın alan ya da 500.000 dolar ve üzeri yatırım yapan yabancıya Türk vatandaşlığı verilmesinin yasalaşmasıyla da birlikte, bu kişilerin Türkiye’de ev sahibi olmak konusunda talepleri de her geçen gün artıyor.
Yani, talep artışı Covid-19 süreci nedeniyle cılız bir şekilde sürse de artış devam ediyor.
Resmi rakamlar her ne kadar net bir şekilde bilinmese de 5 milyondan fazla kalıcı göçmen Türkiye’de kalmayı sürdürüyor.
Ondan sebep emlak fiyatlarından çok kira fiyatlarına değinmekte fayda var.
Türkiye’de en fazla kira artışının Diyarbakır, Adana, Gaziantep, Mersin ve Urfa bölgelerinde olduğu belirtiliyor.
Kira artışları yüzde 64,2 Diyarbakır, yüzde 61,8 Mersin, yüzde 43,1 Şanlıurfa…
2013-2016 yılları arasın da Adana, Gaziantep bölgelerinde satılık veya kiralık ev bulmak çok zordu.
Bir anda yaşanan göç süreci önce kira fiyatlarını sonra da emlak fiyatlarında ciddi artışlara neden olduğunu gördük.
Kiralık veya satılık talep artışının artması, direkt kiraların da artmasını destekler.
Eğer ülkelerdeki göç sayısında düşüş olursa o zaman talep azalışından dolayı kiraların da düşmesine neden olacağını söyleyebiliriz.
Diğer yandan kovid-19 sürecinde okullar kapalı olduğundan dolayı öğrenciler uzaktan eğitim alarak süreci tamamladı.
Eylül ayı itibariyle okulların açılacak ve yüz yüze eğitimin başlayacak olması, bir anda tekrar kiralık ev taleplerinde artışa neden olacaktır.
Kovid-19 sürecinde ofislerini boşaltıp evden çalışanlar da bu sürece dahil olacaktır.
Emlak fiyatlarının artışını sürdürmesi ve kredi oranlarının yüksek olması gibi nedenler de kira talebinin artışını desteklemektedir.
Emlak satışları ne durumda?
Geçen yıl Temmuz ayında konut kredilerinde ciddi düşüş yaşanması konut satışlarında 229 bin ile rekor kırıldı.
Yıllara göre Temmuz ayı konut satış rakamları şöyle:
2013 = 107 Bin 2014 = 85 Bin 2015 = 97 Bin 2016 = 81 Bin
2017 = 116 Bin 2018 = 124 Bin 2019 = 102 Bin 2020 = 229 Bin
2021 = 108 Bin
Bu yılın Temmuz ayındaki satışların, geçen yılların ortalamasında bir satış olduğu da ortada.
Peki 2021 Temmuz ayında satışlar neden düşük kaldı?
Çünkü Temmuz ayında Kurban Bayramı olduğundan öncesi ve sonrası tatil olarak geçti.
Tatil yoğunluğu, yüksek faiz, yüksek maliyetlere rağmen 108 binlik satışın asında küçümsenmeyecek kadar fazla olduğunu düşünüyorum.
İnşaat maliyetlerinde rekor artışlar devam ediyor!
Çarşamba günü açıklanan inşaat maliyet endeksi, 2021 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 2,89, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,48 arttı.
Böylelikle, 2015’ten bu yana en yüksek yıllık artış oldu.
Malzeme endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,23 artarken, işçilik endeksi yüzde 0,40 azaldı.
Ayrıca, malzeme endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 53,70, işçilik endeksi ise yüzde 19,88 arttı.
Sonuç
Eğer kendim oturmak için konut almayı düşünüyorsam bekleyerek kendimi oyalamam.
“Kredi oranları yüksek, düşmesini bekleyeyim” demem çünkü ruhsat, maliyet ve işçilikler arttığından ben bundan faydalanamam.
Yatırım amaçlı konut almak istersem, büyük değil küçük daireler tercih ederim.
Genç nesil, yalnızlaşan toplum, küresel göç, maliyet artışı ve kira getirisi bu tercihimi destekliyor.
Emlak satın almaya karar verdiğimde, döviz ve altın ile asla borçlanmam, gelirim neyse onunla uzun vade borçlanırım.
Kira gelirim varsa ve biriktirmek istiyorsam kira parası elime geçtiğinde o gün altına çeviririm.
Çünkü satın aldığım ya da nakit bağladığım yatırım araçlarına “Kaç grama veya kaç dolara satın aldım” diye karar verdiğimden, o gram altını veya doları yerine koymak için çabalarım.
Ucuz diye bodrum kat tercih etmem, iklim değişikliği daha da süreceğinden su baskınlarına karşı tedbirimi önceden yapardım.
Mevcut evime tadilat yapacaksam yine de bekleyerek kendimi oyalamam.
Bir an önce yapardım, ülkede malzeme ve işçilik fiyatları asla düşmez!
Emlak fiyatlarının aylık bazda fiyat artışlarını en az yüzde 2 sürdüreceğini düşünüyorum.
Mesela 400-500 bin lira nakit param var bununla emlak alır mıydım?
Hayır, toprak satın alırdım.
Emlak ve kira fiyatlarının düşmesini bekleyenler, bir kez daha düşünmeli.
(Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi, mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan)
Önce sağlık.
İyi tatiller dilerim…