Twitter’ın ve Block şirketinin (eski adıyla Square) kurucusu dünyadaki kayda değer girişimcilerden Jack Dorsey, bu yazıların takipçileri hatırlar, daha önce Web3 konusunda Silikon Vadisi yatırımcılarına sağlam bir giydirme yapmıştı ve ben de bu konuda bir yazı yazmıştım: (https://www.btchaber.com/web3-uzerine-buyuk-kavga/)
Şimdi Jack yeni bir çıkışla karşımızda: Web5. Block şirketinin bitcoin’i ödeme aracı olarak gören ve bu yönde iş modelleri geliştirmek isteyen girişimleri olan TBD’nin ürünü Web5. Jack Dorsey şu Ethereum 2.0 hengamesi içinde biraz da rol çalmak için çıkmışa benziyor, bakalım ne demeye çalışıyorlar, bu haftaki yazımda ben de Web5 önerilerini anlamaya ve size aktarmaya çalışacağım.
Web5 = Web2 + Web3. Yeni denklemimiz bu!
Web3 için Jack ağır eleştiriler yapmış ve gayri merkezlik konusunda büyük yatırımcıların ve özellikle Silikon Vadisi VC’lerinin samimi olmadıklarını söylemişti. Web3 tabirini, blokzinciri teknolojisi ile tokenizasyon, yani iş modellerini tokınlaştırması konularının birleşerek yeni ve 3. nesil bir merkeziyetsiz internet oluşturulması çabalarını anlatmak için kullanmaktayız.
Aslında Web3 çalışmalarının Silikon Vadisi yatırımcılarına hiç ihtiyacı yok, kendince ağır aksak ilerliyor. Şu aşamada yapılan çalışmalar daha çok Ethereum ekosisteminin ve bir de
Avalanche ve Solana gibi Ethereum’un Layer-1 rakipleri üzerinde yapılıyor. Bir de adını bile duymadığınız yüzlerce start-up var dünyanın her yerinde, onlar da sürekli yenilikler peşinde koşuyorlar. DApp tabir edilen, merkeziyetsiz uygulamalar yapılmaya da sürekli
devam ediliyor, yeni cüzdanlar inşa ediliyor, yeni DeFi projeleri çıkıyor vs. Bir de bunların ötesinde artık merkezsiz kredi sistemleri, kimlik şemaları, SBT vb. gibi uzun vadede çok anlamlı işler de yapılıyor.
Bu ortamda, Web5 fikrinin var oluş sebebi ve varsayımı şu: Web fikir olarak doğru ama şu andaki blokzincir teknolojileri ve kriptoparalar dünyasında yanlış araç-gereç kullanılmakta. Bu araçları yeniden tanımlamak lazım demiş TBD ekibi. Ve doğru araçlar olarak da Microsoft ION network [Ref:9] ve DID [DID için Ref:6 ve Identity Foundation için Ref:8’e bakınız] tesbit edilmiş görünüyor. Microsoft’un ayrıca Identity Foundation adlı kurumun altında kendi kimlik çalışma grubu varmış, bu vesile ile öğreniyorum.
Web5’in üç temel direği:
1- DID – merkeziyetsiz kimlik. [Bunun için Ref:5 ve Ref:6’ya bakınız]
2- Verifiable Credentials – doğrulanabilir kimlik bilgileri. [Ref:7’ye bakınız] 3- Decentralized Web Nodes – merkeziyetsiz web düğümleri. [Bunun için bakılacak bir yer yok.]
Bu üç temel üzerine kurgulanmış olan Web5 girişiminin sitesinden aldığım sonuç cümlesini Türkçe’ye çevirerek buraya koyuyorum: [Ref:2’ye bakınız]
“Web5, geliştiricilerin Merkezi Olmayan Tanımlayıcılardan, Doğrulanabilir Kimlik Bilgilerinden ve Merkezi Olmayan Web Düğümlerinden yararlanarak Merkezi Olmayan Web Uygulamaları yazmalarını, kimlik ve veriler üzerindeki mülkiyeti ve kontrolü bireylere geri vermelerini sağlayan bir Merkezi Olmayan Web Platformudur.”
Bundan yıllar evvel, 2016 yılında, Muneeb Ali [Ref:11] ve Ryan Shea isimli ortağı Blockstack diye bir kimlik start-up’ı kurmuşlardı. Çok ilerici bir girişimdi, Union Square Ventures yatırım şirketinin kurucusu Fred Wilson (https://avc.com/) bu iki gencin yatırımcısı olmuş ve bunları parlatmıştı. Blockstack de Bitcoin mainnet’i üzerinde işleyen bir kimlik oluşturma girişimiydi. Hatta Fred Wilson’un yatırım şirketinde çalışan Joel Monegro isimli bir analist’in yine 2016 tarihli Fat Protocols isimli makalesi de bu konuda şimşek gibi karanlığı aydınlatmıştı. (https://www.btchaber.com/tombul-protokoller-bize-yeni bir-hikaye-anlatiyor/)
Peki sonra ne oldu? Muneeb ve Ryan kavga etti, şirket darma dağın oldu, şimdi Stacks adını aldı ve Muneeb tek başına devam ediyor. Onca zamandır nasıl bir ilerleme gösterdiği meçhul. Şimdi onların bu kadar senedir başaramadığı neyi Jack Dorsey’in TBD ekibi başaracak merakla izleyeceğim.
Analiz
Bu bilgiler ışığında kendi analizimi yapmaya geçiyorum. Web3 adını verdiğimiz blokzincir ve tokınlaştırma çapraz kalkışımı, kimliğimiz başta olmak üzere buna bağlanabilen tüm finansal bilgilerimizi ve diğer tüm varlıklarımızı, Web2 döneminde elimizden almış olan BigTech şirketlerinden alıp bizlere geri vermeyi amaçlıyor.
Kimliğimizle beraber DApp adı verilen merkeziyetsiz uygulamalar ve merkeziyetsiz depolama araçları (mesela IPFS) ile birleştiğinde yeni ve üçüncü nesil bir Web ortaya çıkıyor. Benim ve yakın arkadaşlarımın amaçladığı gelecek de bu üç temel direğin üzerinde duruyor.
(DApp ile tokınlaştırma + Kimliklerimiz + Depolama = Web3)
Oysa şu anda PR’ı yapılan “Metaverse” adlı ne idüğü belirsiz Facebook (Meta) projesi de, bu yeni yayınlanan Web5 de dahil olmak üzere panik içinde bir rol kapma savaşı gibi görünüyor.
Web5’in doğru araçlar arasında saydığı ION network Microsoft tarafından fonlanan bir çalışma. Bitcoin mainnet üzerinde işleyen bir kimlik onaylama servisi olan ION’un gerçekten de kimliklerimizi bize geri teslim etmeye niyeti var mı? Web2’de kimliklerimizi alıp “Facebook ile bağlan”, “Google ile bağlan” diyerek iş modellerini bizi soymak üzerine kurup, kimlik meselesini ulusal telekom operatörlerinin bile elinden çekip almış olan BigTech bunları yaparken eli armut toplamış olan Microsoft şimdi uyanıklık mı ediyor? Sybil atak yaparak bir gün kimliklerinizi toptan ele geçiririm mi demek istiyor?
Microsoft neden kötü niyetli olsun diye soranlarınız varsa, hemen söyleyeyim: Sadece Facebook değil, Google, Amazon gibi BigTech şirketleri, blokzincirler yardımıyla bizler kimliklerimizi kendi elimize alırsak çok şey kaybedecekler. Tüm iş planları kimliklerimizi, üstelik ulus-devletlerin kayıt kuruluşlarının bile üzerinde kalarak ellerinde tutmak, bu kimlikleri kullanarak kişisel bilgilerimizi saklamak ve satmak üzerine inşa edilmiş çokuluslu bu şirketlerin blokzinciri için gizli planları olabileceğini düşünmek çok mu anormal?
Hyperledger’i hatırlıyor musunuz? Hani IBM arkasında duruyordu. Şimdi bitti gitti, yazılımcılar çoktan terk ettiler. Web5 ile bizlere: “IBM olmadı size Microsoft verelim” mi deniliyor?
Sonuç
Geçen haftalarda Vitalik Buterin ve iki arkadaşının (ki onlardan birisi yine Microsoft araştırmacısı idi) yayınladıkları makaleyi incelemiştim. Şimdi yeni yayınlanan Web5 isimli gelişmenin ışığında geriye dönüp Vitalik’in “Soulbound” blog post’undan (https:// vitalik.ca/general/2022/01/26/soulbound.html) başlayarak herşeyi yeniden gözden geçireceğim. Burnuma kötü kokular geliyor! Bakalım burada nasıl bir köşe kapmaca oynanıyor ve Vitalik’in sıkıntısı ne onu iyice anlayayım. Anlayınca da sizlerle paylaşırım.