bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 63,572.03 4.21%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,091.13 5.24%
bnb
BNB (BNB) $ 606.61 0.84%
solana
Solana (SOL) $ 143.97 8.68%
xrp
XRP (XRP) $ 0.516764 5.04%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.463724 6.58%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.147908 8.22%

Dev Borçlar Nasıl Likit Hale Getirilir?

dev borclar nasil likit hale getirilir

Bugün dünyada para sistemlerinde derin bir kriz yaşanıyor. Krize 2007 yılından bu yana adım adım gelindi, 2020 yılının üçüncü ayından sonra da gereğinden çok dolar basıldı ancak kriz tam sönmedi.

Bildiğiniz gibi, yani bu sitedeki yazıları okuyanların bildiği gibi dünyanın rezerv parası olan dolar, merkezi sistemde bir noktada türetiliyor. Fed ve Amerikan Hazinesi bu dolarları birlikte basıyorlar. Bunun için Hazine uzun vadeli bir senet (İngilizcede buna I.O.U. deniliyor) imzalıyor ve bu senede karşılık Fed de para basıyor. Sonra bu para bankalar aracılığıyla kredi olarak halka ve şirketlere veriliyor ve katlanarak artıyor. Hızlıca bu ilk miktarın 10, 20 hatta 30 katı dolar hem banka kredileri hem de başka finansal araçlar vasıtasıyla şirketlere ve kişilere borç olarak veriliyor. Bu paraların çoğu dijital dolarlar olarak hesaplar arasında gidip geliyor.

Türkiye’de de isteyen her esnaf veya tüccar, bankadan aldığı çek yapraklarını ya da basit bir A4 kağıdı kullanarak aynı Amerikan Hazinesi ve Fed gibi para basabiliyor, teknik adıyla emisyon yaratabiliyor. Bu bir sır değil. Ancak çok fazla bilinen ve çok kişi tarafından anlaşılan bir konu da değil; ülkemizin böyle özel bir konumu var. Bu şekilde çek ve senet kullanarak, bankaların ve merkez bankasının dışında kredi yaratılarak emisyon yapılması ve bunun sıradan vatandaşlar tarafından yapılması Türkiye’ye özgü. Üstelik bu durum kanunlarımızla da koruma altında. Bu şekilde yapılan emisyon ile ülkemizde her sene trilyonlarca lira yaratılıyor ve ekonomimiz de bunlarla dönüyor.

Şimdi gelelim bu yazımızın konusuna. Ülkemizde iç ekonomide dönen paranın önemli bir miktarı benzin istasyonları ve perakende süpermarketler üzerinden dönüyor. BİM, Migros, Şok ve A-101 gibi perakende marketler, L.C. Waikiki gibi perakende mağazalar ve Opet, Petrol Ofisi gibi benzin istasyonları harcadığımız paraların önemli bir bölümünü hergün kasalarında topluyorlar. Burada saydığım firmalar ülkemizin en fazla ciro yapan kuruluşları arasında üst sıralardalar. Aynı zamanda bu kuruluşlar AAA rating sahibi, yani borç ödeme konusunda yüksek güvenilirlikte kurumlar.

Bugün ülkemizde bankacılık sektörü iç piyasaya daha fazla borç veremeyecek durumda, zira olan yükümlülükler limitleri doldurmuş durumda. Büyük ve küçük şirketler de artık daha fazla borç yaratamayacak şekilde kilitlenmiş durumdalar. Piyasada dönen likit para gerekenin altında seyrediyor. Durum böyleyken bu borçların bir kısmı nasıl likit hale getirilip piyasaya geri konulabilir diye düşünüyoruz.

Büyük perakende şirketlerinin tedarikçilerine olan ödemeleri ortalama 90 gün gibi vadelerle oluyor. İleri vadede ödenecek bu borçlara “açık hesap” deniliyor. Açık hesaplar da yukarıda andığım vadeli çekler ve senetler gibi bir enstrüman aslında. Vadeli çeklerden farkı ortada değerli bir kağıdın olmaması, açık hesapların sözle ve fatura karşılığı zamanında ödenmeleri ile ülkede işler yürüyor. Ancak, şu anda bu açık hesaplarda da vadeler uzayabiliyor ve bu da ülke içindeki likiditeyi etkiliyor. İşte buna çare olabilecek bir mekanizma aklımıza geliyor… Bu mekanizmanın teknolojisi olarak blokzinciri biçilmiş kaftan.

Blokzinciri Teknolojisi Ne Güne Duruyor?

Birdenbire odaya Süpermen gibi blokzinciri ve “tokenizasyon” dediğimiz kavram girer. Tokenizasyon kavramı üzerine bu siteye daha önce birkaç yazı kaleme almıştım ve örnekler vermiştim. Şimdi bu konuya da uyarlayalım:

Bir şirketin muhasebesindeki açık hesaplardaki yükümlülükleri (borçları) nasıl tokenize edilir? Bu soruya kolaylıkla “bir ülkenin…” diye de başlayabiliriz. Çünkü yapılacak şey aynı sayılır.

Muhasebede pasif denilen tarafta duran bir yükümlülük, halk arasında açık hesap adı verilen vadeli borçlar nasıl aktifleştirilir? Bunları likit hale getirmek için blokzinciri token’ları yani akıllı kontratlar içine konulacak token’lar yeterlidir.

Diyelim ki sizin bir kurum olarak piyasadaki yüzlerce başka şirketle açık hesabınız var. Bu hesapların içinde farklı vadeler ve miktarlar var. Ama bu alacaklıların hepsi tanıdık, yani sizinle zaten alış-veriş yapan kişiler. Tüm alış-verişler faturalı ve yasal. İşte bu şirketleri aylarca TL ödeme için bekletmek yerine, hepsi ile anlaşma yapılarak bir ortak sistem üzerinden token transferleri ile likidizasyon hemen yapılabilir. Ertesi gün harcanabilen token’lar yasal olarak şirketlerin blokzinciri cüzdanlarına yüklenir.

Şimdi bir de blokzinciri tokenizasyonu ile elektronik paranın farkına bakalım.

Elektronik Para İle Tokenizasyon Yapılır Mı?

Elektronik para kanunu ile lisans alan kuruluşlar, bu lisanslarını piyasada dolanmakta olan TL’lere karşılık geçici olarak “coin” yaratmak üzere almaktalar. Buna coin dememin sebebi, önceki paragraflarda yazdığım token ile farkını ifade etmek içindir. Bu coin’lerin karşılığı olarak bankada duran TL’ler alış-verişlerde kullanılabilir. Ancak, bu kanunla lisans verilen kurumlar, kapalı sistemde değil, açık piyasada, yani önceden sözleşmeleri olmayan her türlü kurumda, bakkal, büfe ve sair yerlerde geçerli olmak üzere coin üretsinler istenmiştir.

Kanunda açıkça tanımlanan “kapalı sistemler”, yani tüm oyuncuların sözleşme ile anlaşmış oldukları yapılar bu kanun kapsamına girmemektedir. İşte bahsettiğim blokzinciri token’ları ile yapılabilecek likitleştirme operasyonu, tamamen kapalı sistemde işleyecek olan dijital cüzdanlar üzerinden gerçekleştirilebilir. Bu kapalı sistemlere, piyasada bulunan Türk Liraları (fiat paralar) dahil olmazlar.

Daha açık ifade edeyim: Bu şirketlerin zaten mal ve hizmet alacağı kuruluşlar yukarıda saydığım perakende market zincirleri ve benzin istasyonları değil midir? Bir de başka işletmeler, örneğin paketlemeciler ve lojistik şirketleri.

Tüm bu yerlerle kapalı bir sistem üzerinden anlaşma yapıldığında bu işletmeler borçlu olan büyük kuruma güven duyuyorlarsa pekala o kurumun vadeli borcunu, ya da şöyle söyleyelim, “vadeli çekini” kabul edeceklerdir. Burada blokzinciri token’lar aslında vadeli çek filan değiller ama pratikte benzer bir işlevi göreceklerdir.

Burada güzel bir taraf da şu: Vadeli borcu olan kurum, örneğin bir perakende market zinciri ise, bu token’ların kendi kasalarında geçmesini sağlayabilirler. Bu durumda da piyasaya olan vadeli borçları, vadesinden önce ödenmiş ve o miktarda açık hesapları da muhasebelerinden silinmiş olacaktır.

Teknik avantajımız da şu: Kapalı sistem içinde her gün, hatta her an hangi token nerede kesin olarak bilebiliyoruz. Her token’ın kendi özel ID’si var ve bunlar her transfer sırasında kayıda geçiliyor. Böylece eski analog fiat para sisteminden farklı bir kapalı düzen oluşuyor. Ve bu düzen bir merkezi olmadan, peer-to-peer işliyor.

Sonuç:

Bu yazımda anlattığım vadeli borçların yükümlülük olmaktan çıkarılması işlemi tamamen yasaldır. Ve de yapılmasında kurumlar için büyük yararlar vardır. Zira bu yapıldığında muhasebesinde yükümlülükler azalacağı için o kurumun da piyasa değeri yükselecektir. Daha değerli şirketler haline geleceklerdir, P/E oranları yükselecektir.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Cemil Şinasi Türün

30 yılı aşkın tecrübesiyle fintech ve pazarlama dünyasındaki öncü isimlerden olan Cemil Şinasi Türün bilgisayar oyunlarından üç boyutlu sanal dünyalara kadar pek çok çalışmaya imza attı. Yerel ve uluslararası firmalar için kampanyalar hazırlayan Türün; teknoloji, blokzincir, kripto para ve dijital varlık konularında projeler üretti.
https://cemilturun.medium.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala