Çoğu çalışkan insan başarılı olmayı ister.
Başarısının sonucunda da maddi veya manevi bir karşılık görmek ister.
Ancak aldığı bu karşılığı taşıyamayanlar da olmuyor değil.
Maddi getirisini doğru kullanamayan, manevi karşılığını yanlış değerlendirme gibi.
Başarının getirdiği maddi getiriyi doğru kullanabilmemiz için ya hedefimiz olmalı ya da neye, ne kadar, nasıl kullanacağımızı önceden planlamamız gerekli.
Çünkü başarının bazı kuralları vardır.
Mesela;
- Olumsuz deneyimlerden ders çıkarmak
- Mazeret üretmemek
- Plan ve program yapmak
- Lafı bir kenara bırakıp icraata geçmek
- Hedeften şaşmadan istikrarlı olmak
- Bu süreçte doğru insanlar ile arkadaşlık kurmak
- Belirlediğimiz alanda çok araştırma yapmak
- Vaktimizi ve paramızı doğru harcamak
- Tüm ihtimallere hazır olmak, tedbir almak
- Kendimizi sürekli yenilemek
gibi birçok başlıkta kurallarımız olmalı.
Eğer bir yola çıkmışsak, o konuda başarılı olmuş insanların hikayelerini dinlemek önemli.
Neden bu işi seçmişler, hedefleri ne, hangi zorluklar ile karşılaşmışlar, kazandıklarını nasıl yönetmişler gibi hiyakeleri dinlemek, gözlem için önemli.
Çevremizde başarısız olan kişilerin durumunu da iyi gözlemlememiz gerekli.
Nerede hata yapmış, nasıl ve neye karar vermiş de başarısız olmuş tespit etmeliyiz.
Başarıyı hedeflediğimiz, hızla icraata yöneldiğimiz dönemlerde karşımıza mutlaka sorunlar çıkar.
Bu sorunları mazaret olarak görmekten ziyade, üzerine daha çok gidip sorunu çözmemiz bize daha çok haz verecektir.
Bu “Başarabiliyorum”‘un ara mutluluğudur.
Zaman hızlı geçtikçe başarı hikayeleri de hızlı değişiyor.
“Ben geldiğim zaman bir yastık bir yorganımız vardı.”
“Çok fakirlik, yokluk gördük”
“Şu kişi olmasaydı şimdi bu kadar olmazdım.”
gibi söylemler eskide kaldı.
Bugünkü fakirlik, yokluk ile o günkü fakirlik, yokluk farklı.
O zamanın fakirliği ile bugünün fakirliği, o zamanın imkânsızlığı ile bugünün imkanını farklı.
O günün bakış açısıyla bugünün bakış açısı farklı.
O günün bereketi, doğallığı, samimiyeti, saygısı, sevgisi, alışkanlıkları, tasarrufları, harcamaları, birikimleri farklı, bugün çok farklı.
Bugün bir yola çıkmış ve başarıyı hedef almışsak, eskide kalmadan, bizi başarılı ve insan yapacak tüm eski zamanın kültüründen faydalanabiliriz.
Ancak çevremizde bizi paçamızdan aşağıya çeken tüm olumsuz kişilerden de kurtulmamız gerek.
Vaktimizi boşa harcayan, anlamsız muhabbeti ile başımızı ağrıtan, muhabbetinin içinde başkasının gıybetini yapan, sürekli soluksuz başkalarını eleştiren, kendini ayrı bir yere koyan, kazanç gibi mahrem bilgilerimizi irdeleyen, uslûbu bozuk, eğitime önem vermeyen kim varsa uzak durmalıyız.
O tipler, pazara gittiğinde domatesi 1 lira ucuza alacağım diye 1 saat pazarlık yaptıktan sonra “ Başardım “ diye kendi ile gurur duyan tiplerdir.
Onun 1 saati 1 liradır.
Bizim vaktimiz o kadar ucuz olmamalı.
Vakit, başarının en önemli kazancıdır.
Geçmişi hatırlayın, para ile satın alamayacağımız tek şeyin zaman olduğunu göreceğiz.
Başarılı olacağımızı düşündüğümüz bir iş alanında yola çıkarken istişare edeceğimiz kişiler, o işi bugün iyi yapan kişiler olmalı.
O iş ile alakası olmayan kişiler ile boşuna vakit harcamamalıyız.
- Ekonomik kriz var, boş ver
- Hazır elindekini de kaybedersin
- Getirisi fazla olsaydı herkes yapardı
gibi laflar ile bizim enerjimizi harcar.
- Yap ama şunlara dikkat et
- Yap ama şunu da ihmal etme
- Önce başla, kendini yetiştir, sonra şunları da yaparsın
diyen tecrübeli insanlar daha fayladı olur.
Bugünün sorunu maalesef herkesin her konuda fikir sahibi olması, çok bilmesi ve çok eleştirmesidir.
Tecrübeli insanlar, fırsatları ve çözüm önerilerini sunarken,
Tecrübesiz insanlar, sorunları ve engelleri anlatır durur.
Eğer başarıyı istiyorsak önce eski lafları, eski çevremizi, eski alışkanlıkları, eski düşünceleri bir kenara bırakacağız…
