bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 70,470.88 0.77%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,551.64 0.66%
bnb
BNB (BNB) $ 618.82 5.33%
solana
Solana (SOL) $ 187.25 0.70%
xrp
XRP (XRP) $ 0.630143 1.17%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.65914 1.08%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.216086 0.71%

Bankasızları Bankalandırmak mı, Kimliklendirmek mi? 

bankasizlari bankalandirmak mi kimliklendirmek mi

Son yıllarda fintech start-up’ları ve blokzincir projelerinin bir çoğunun oluşum amaçlarına baktığımızda şu ortak noktayı paylaştıklarını görüyoruz: “unbanked” tabiriyle nitelendirilen bireylerin alternatif finans ortamlarına kolaylıkla dahil olabilecekleri çözümleri üretmek.

“Unbanked” ifadesinden kastedilen söylemi de genel anlamda, çeşitli imkansızlıklar ve zorluklar nedeniyle finansal araçlara erişimi olamayan, en basit hali ile “herhangi bir banka veya finans kuruluşunda hesabı bulunmayan” kitleler şeklinde tanımlayabiliriz.

Bir önceki yazımda detaylı anlattığım, revize edilmiş yeni versiyonu ile tekrar gündemimize gelen Libra Projesi’nde de,  Libra v1.0’daki “banka hesapsız” kitleye erişim hedefinin Libra v2.0’da daha da güçlenerek dillendirildiğini görmüştük.

Aslında günümüzün teknolojiden bağımsız en önemli insanlık sorunları olan yoksulluk, kaynaklara erişimdeki dengesiz dağılım ve eğitim seviyesindeki yetersizliklerin ortak sonuçlarından biri olan bu konunun çözümü, kendi içinde çok farklı bileşenleri de barındırıyor diyebiliriz.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri organizasyonu başta olmak üzere birçok devletler üstü kurum, sivil toplum örgütleri, kamu veya özel inisiyatifler, özellikle yukarıda belirttiğimiz sorunlara odaklanarak çözüm yolları için çalışıyor.

Teknolojinin ve finansal araçlara erişimin yaygınlaşarak geniş kitlelerce adaptasyonunun, yoksulluk ve fırsat eşitliği açısından dezavantajlı kesime olumlu yönde katkı sağlayacağı aşikar.

Ancak bu geliştirilmeye çalışılan uygulamaların hayata geçmesi veya amacına ulaşabilmesi için öncelikle çok kritik bir problemin çözülmesi gerekiyor: Kimlik sorunu.

Dünyanın özellikle gelir seviyesi düşük bölgelerindeki insanların problemlerinden biri, evet bir banka hesabına sahip olamamak olabilir. Ancak buna gelmeden önce şu soruyu sormak daha anlamlı olabilir : Peki bu kişinin neden bir bankada hesabı olamıyor? Kendisi mi istemiyor, yoksa gerçekten yukarıda belirttiğimiz çeşitli imkansızlıklardan dolayı bu hizmete erişemiyor mu?

Yazımızın konusu, kişinin kendi tercihi nedeniyle bu geleneksel finansal piyasa veya araçlara ulaşamamaktan ziyade erişimdeki imkansızlıkları, özellikle de kimlik konusunu irdelemek.

2011 yılından beri her 3 yılda bir Dünya Bankası bünyesinde veri kümesi oluşturmak üzere kurulan Global Findex’in Gallup ile yaptığı araştırmanın 2017 yılı sonuçlarına göre dünyada 1.7 Milyar kişinin herhangi bir finansal kuruluş veya mobil para (mobil cüzdan) uygulamalarında hesabı bulunmuyor. Bunun nedenlerine bakıldığında iki etken dikkat çekiyor:

Finansal bir hesap oluşturacak yeterli varlığa sahip olamamak, ve hesap açılışı için gerekli yasal dokümantasyonun eksikliği.

Dünya Bankası’nın Haziran 2019’da yayınladığı bir raporunda ID4D (World Bank – ID For Development / Dünya Bankası – Kalkınma için Kimlik) – 2018 Haziran verilerine dayanarak belirttiği üzere dünyada 1.1 Milyar kişinin resmi bir kimliği bulunmuyor.

Devletler hem kayıt dışının azalması ve verginin tabana yayılması, hem de sosyal refahın ilerlemesi için vatandaşlarını resmi ekonominin içine dahil etmek üzere gayret sarf ediyor. Çin, Hindistan ve Kenya özellikle dijital uygulamaların en yaygın kullanıldığı ülkeler olarak, bu para transferi ve finans platformlarında vatandaşların dijital ayak izlerini oluşturacak sistemleri de eş zamanlı geliştirdi. Tabii Çin’in, özellikle salgını denetleyebilmek amacıyla gözetim dozunu artırarak vatandaşlarının kişisel ve hak ve özgürlüklerini nasıl ihlal edebildiğini de son dönemlerde izledik.

Dijital kimlik çalışmalarının amacı, sadece finansal erişime sahip olamayan kesime avantaj yaratmak değil tabii ki. Bu nedenle insanların yoksun kaldığı birçok vatandaşlık hakkından da faydalanma imkanı sunuyor. Kimlik sorunu, özellikle savaş ve çeşitli ekonomik nedenlerden dolayı ülkelerinden göç etmek durumunda kalan mülteciler için de temel haklara ulaşımda en önemli engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Diğer yandan kimliğimizi oluşturan bilgiler topluluğunun hepsi aslında bir değer ve bize ait değerleri dijital dünyada isteyerek, bilerek, severek birçok ortamda paylaşmakta hiçbir sakınca görmüyoruz, çünkü bu sayede platformların ürünlerinden ücretsiz olarak faydalanabiliyoruz, – ki bu platformlar o okumadığımız, sayfalarca uzunluktaki Kullanıcı sözleşmelerinde açık bir şekilde bu verileri 3. kişiler ile paylaşacağını yazıyor olmasına rağmen. “Ürün aslında biziz” klişesi, ama değişmez gerçeğini bir kenara bırakacak olursak neyse ki artık bu konuda bilinçleniyor ve en azından bu bilgilerin ne kadar değerli olduğunu gün geçtikçe daha fazla idrak ediyoruz.

Sadece dijital ortamda değil, günlük dijital dışı hayatımızda da bu bilgileri yeri geldiğinde mecburen paylaşmak durumunda kalıyoruz.

Plazalarda toplantılara gittiğimizde danışmadan giriş kartı almak için kimliğimiz istendiğinde tüm resmi bilgilerimizi, hiç tanımadığımız, nasıl korunacağını bilmediğimiz 3. Kişilerin eline teslim ediyoruz. Kötü niyet, suistimal riskine açık bir şekilde yapılan bu “güvenlik” önlemlerinde bizim verimizin korunması nasıl sağlanıyor, bundan emin olamıyoruz.

Diğer bir tartışılan konu da neden devletlerin vatandaşlarına ait kimlik verilerini tek bir kart üzerinde taşınmasını istediği… Bu kadar çağdışı kalmış bir uygulamanın artık tamamen alternatif dijital çözümlerle sağlanması, ve hatta geleneksel kimlik tanımının da yeni baştan yapılarak daha kapsayıcı ve sonuç odaklı çözümlerin uygulanması gerekiyor. Yani kimliğin sadece dijitale geçmesi değil, bu açıdan yeni kimlik tanımının da yapılıyor olması, devletin vatandaşlarını tanım(lam)ak için koyduğu kriterlerin dışında bizi tanımlayacak, doğrulayacak ve onaylayacak bilgi giriş ve onay mekanizmalarının güvenilir bir şekilde oluşturulması gerekiyor. Kimliğin dijital hale gelmesi derken sadece tek bir kaynaktan yapılacak veri girişini, yine bu verinin merkezi olarak depolanması ve saklanmasını kastetmiyoruz. Bu yapılar hem her türlü hacklenmeye, hem de bilgiyi elinde tutan için gözetim, kontrol ve denetleme hakkını suistimale açık yapılar.

Bunun yerine, dağıtık ağda bulunan işlemciler tarafından şifrelenerek kaydedilen bilgilerin onaylanacağı ve bunların da  biyometrik veriler, IOT, giyilebilir teknolojiler gibi araçlarla desteklenecek altyapılar olması gerekiyor. Datanın doğruluğu açısından bu konu önem arz ediyor.

Blokzincir datanın doğruluğunu değil, datanın girişini ve değiştirilemez oluşunu güvence altına alır. O verinin kayıt defterine işlenmeden önce doğru olarak sisteme girişini sağlayacak tarafsız ve güvenilir bir yapı kurmak işin asıl zorlayıcı kısmı.

Datanın girişi sonrası ikinci ama belki de en can alıcı olan kısım ise kullanıcı tarafından bu verinin yönetilebilme kabiliyeti. Sisteme girişi yapılmış datanın ne zaman, kime, hangi kısmının, ne kadarlık süre ile açılacağı veya paylaşılacağı kararının data sahibi olarak kişinin kendinde olması önemli.

Bu nedenle kimlik üzerine yapılan geliştirmelerin önündeki en büyük meydan okumalar:

  • Girilen verinin doğruluğu
  • Onay mekanizması – onaylama için işlemcilerin motivasyonu, teşviki (merkeziyetsiz ve sağlıklı bir dağıtık yapı için olmazsa olmaz şart)
  • Kimlik bilgilerinin blokzincirde tutulduğu platform ile bilgi talep eden karşı tarafın platformlarının birbirleri ile konuşabiliyor olması – interoperability
  • Bilginin paylaşımı sırasında kullanıcının özel anahtar kullanımı ile ilgili prosedürlerin, kolay, sade ve kullanıcı dostu olması
  • Sistemin sağlıklı işleyişi için datanın bir değer olarak kabul edilerek kullanım ve paylaşım maliyetlerinin belirlenmesi, anlık data transfer ücretlerinin kripto varlıklar ile ödenebilecek altyapıya sahip olması ve yukarıda bahsedilen teşvik mekanizması için de bir ekosistemin oluşması

Blokzincirde kimlik bilgilerinin güvenli ve değiştirilemez, ancak KVKK ve GDPR ile uyum çerçevesinde bilgi gizliliği ve unutma hakkı gereksinimlerini de karşılayabiliyor olması lazım. Blokzincir üzerinde kişisel datayı tutmak yerine off-chain denilen zincir dışı bir katmanda tutarak ihtiyaç anında veri sahibinin bu bilgiyi talep eden tarafa açabilme imkanı da yapılan geliştirmeler arasında yer alıyor.

Verified.Me ve Freja eID platformları kimlik bilgilerini tamamen kişinin kendi özel himayesinde yönetebileceği sistemleri sunmakla beraber ya merkeziyetsizliği sağlayamıyor, ya da kimlik bilgilerinin girişi ve doğruluğunun teyidi noktasında merkezi bir yapıyla entegre olmak zorunda kalıyor.

Aslında bir cüzdan hizmeti veren Civic platformu ise merkezi olmayan bir yapıda, tek bir kaynaktan değil, birden çok kaynaktan veri onayı alarak oluşturduğu dijital kimlik uygulaması ile daha amaca uygun kullanım sunabiliyor.

Diğer yandan dijital kimlik üzerine çalışan ayrı bir sosyal inisiyatif de ID2020. Online ve mobil hayatın gün geçtikçe daha da arttığı ve kullanım alanının yaygınlaştığı günümüzde, temel ve evrensel hak olarak insanın kendisini kanıtlayabilme hakkı fikrinden yola çıkarak kimliğin dijital olarak oluşturulması üzerine çalışıyor. Sadece finansal erişim için değil, bir çok vatandaşlık hakkına erişim için de önemli bir basamak olarak görülmesi gereken kimlik için blokzincir tabanlı, temel hak ve özgürlükleri kısıtlamayacak, denetim ve gözetim amaçlı değil, kişinin bilgi gizliliği esasına dayalı bir kullanım    imkanı sağlayan dijital bir araç oluşturmaya çalışıyorlar.

Ülkemizde de Tübitak Bilgem nezdinde sürdürülen blokzincir tabanlı dijital kimlik çalışmaları da yukarıda bahsettiğim yapıya uygun bir model üzerinde gerçekleştiriliyor. Blockchain Türkiye Platformu‘nun da bir paydaşı olan Tübitak, Eylül 2019’da düzenlediği çalıştayın temasını tamamen Dijital Kimlik üzerine kurgulamıştı.

Yeni gelişen teknolojilerin sunduğu imkanlar, diğer yandan teknolojik okur yazarlık ve bilinçlerimizdeki gelişim ile birlikte insanlık için iyi uygulama ve geliştirmeler her zaman odağımızda olmaya devam edecek. Daha çok paydaşın bu alanda çalışması ve katkı sunması için hepimizin üzerine düşen görevler var. Öncelikle kendimizi geliştirmemiz, daha sonra da çevremize yol gösteriyor olmamız lazım. Kaynaklar bol, ancak her kesimin erişim imkanı eşit değil. Çalışmamız gereken kısım da işte tam burası. Eğitim, paylaşım ve gelişim….

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Ebru Güven

Ebru Güven, Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünden mezun olduktan sonra profesyonel bankacılık kariyerine 1997 yılında başlamış ve 2018 Mayıs ayına kadar Türkiye'nin saygın bankalarında, ağırlıklı kurumsal bankacılık olmak üzere genel müdürlük ve şubelerde çeşitli görevlerde bulunmuştur.
https://www.btchaber.com





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala