bitcoin
Bitcoin (BTC) $ 71,280.10 1.85%
ethereum
Ethereum (ETH) $ 3,598.40 1.23%
bnb
BNB (BNB) $ 587.16 2.08%
solana
Solana (SOL) $ 187.48 1.21%
xrp
XRP (XRP) $ 0.62249 0.76%
cardano
Cardano (ADA) $ 0.654409 1.38%
dogecoin
Dogecoin (DOGE) $ 0.220084 18.86%

AB’nin Sessizce İlerleyen Kripto Varlık Regülasyonu MiCA   

didem kurunc

Avrupa Birliği’nin yasama sürecine soktuğu “Kripto Varlık Piyasalarının Regülasyonu”, MiCA (Regulation of Markets in Crypto-assets) yasa teklifi eylülde bir seneyi doldurdu ve 2022 başlarında onaylanması bekleniyor. Her ne kadar uygulanmaya geçmesinin 2024’ü bulması beklense ve bu tarih kripto dünyasındaki gelişmeler yanında çok geç dursa da, MiCA düzenlemesi hem tüm üye ülkelerde uygulanacak ortak bir rejim olması hem de kapsamlı içeriğiyle örnek oluşturması açısından kripto sektörü ve otoriteler için önemli bir konu.   

Kripto paraların regülasyonu konusunda son zamanlarda ABD’de yaşanan karmaşa ve Çin gibi toptan yasaklayıcı yaklaşımlar yanında, sessizce ilerleyen MiCA projesiyle AB bir anlamda dijital gelecekte ve kripto dünyasında öncü olmak hedefine ne kadar ulaşabildiğini de test etmiş olacak.  

MiCA regülasyonu nedir? 

MiCA, AB’nin kripto varlık endüstrisini blok içinde ortak, tek bir lisanslama rejimiyle düzenleyen 168 sayfalık oldukça kapsamlı bir regülasyon taslağı. Aslında Avrupa’yı dijital çağa uydurmayı amaçlayan “Dijital Finans Stratejisi” adlı daha büyük bir resmin parçası olarak tasarlanıyor ve kripto varlık piyasası için kapsamlı bir çerçeve çiziyor.  Bir AB Parlamento üyesinin tanımına göre “dijital varlıklar, AI ve datayla ilgili önerilerin hepsinin ilham kaynağı, aslında 2016 Genel Veri Koruma Regülasyonu GDPR’dan geliyormuş, çünkü dijital finans, inovasyonu destekleyen ama aynı zamanda kişisel hak ve egemenliği big tech’den koruyan bir anahtar olarak” görülüyormuş.  

Sebepler

AB’yi ortak bir kripto varlık politikası oluşturmaya iten nedenler çok sürpriz değil:

* Büyüyen bir kripto varlık sektörünün herhangi bir AB kanununa tabi olmamasının yani yasa dışında kalmasının tüketici, yatırımcı korunması ve piyasa bütünlüğüne zarar verme potansiyeli olduğunu düşünmeleri.

* Kara Para Aklamanın Önlenmesi (AMLD5) gibi direktiflere rağmen blok içinde yasal bölünmüşlüğün artmış olmasından rahatsız olmaları; nitekim mevcut durumda AB ülkeleri kripto varlıklar konusunda bazı üst yönergelerle uyumlu olarak kendi düzenleyici kurallarını uyguluyorlar. Bu anlamda iki düzenleme girişimi Avrupa ülkelerine kendi regülasyonlarını uygulama konusunda rehberlik yapıyor:

İlki FATF’in ( Mali Eylem Görev Gücü) 2019’da “Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcıları” için çıkardığı rehber ki ekim sonunda son şeklini verdiği kripto rehberini yayımladı. İkincisi de AMLD5; bu da AB’nin yayımladığı ve Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcılarının yerel otoritelere kayıt olmalarını isteyen bir kara para aklama direktifi. Fakat “Regülasyon” kavramından farklı olarak “Direktifler”, tüm AB üye ülkelerinin ulaşmak zorunda olduğu bir hedefi açıklayıp onları kendi yasalarını yaratmak ve uygulamak konusunda serbest bırakıyor. Dolayısıyla ülkeler farklı davranabiliyor ve AB’de iş yapmak isteyen bir girişim her ülkeden ayrı lisans almak zorunda kalabiliyor. Dijital piyasaların potansiyelinin bu bölünmüşlüğü arttırması da istenen bir şey değil. 

* Diğer önemli bir sebep de Libra’nın açıklanmasıyla gündeme gelen ve benzer projelerin AB’nin para politikası, finansal istikrarı ve egemenliği için yaratacağı potansiyel risk.  

Amaç 

Düzenlemenin amacı kripto varlıkların tanımları üzerinden kripto ihraççıları ve hizmet sağlayıcıları için tüm üye ülkelerde geçerli olacak ortak bir politikayla, piyasa katılımcıları için anlaşılır lisanslama/uyum kuralları ve dolayısıyla eşit bir rekabet ortamı yaratmak; bir yandan da büyüyen kripto pazarıyla müşterileri, yatırımcıların haklarını koruyabilmek.

Aynı Parlamento üyesi düzenlemenin amacını diğer ülkelerinkinden ayrıştırarak şöyle demiş: “aslında Çin ve ABD’de olanlara bakıp AB’de ne istemediğimizi anlamaya çalışıyoruz”. “Daha yavaş ama daha özgünüz: farklı yasal mevzuatları olan 27 ülke için yasal belirlilik, şeffaflık yaratmak için tüm paydaşlarla konuşup, teknolojiye test imkânları açıyoruz. Başlangıçta zorluk çektik, çünkü inovasyonları eski kutulara sokmaya çalıştık ama şimdi hibrit kutular yaratmaya çalışıyoruz. Dostane bir ortamda yeni kutular; en azından kripto alanında yaklaşımımız inovasyon dostu.”   

Yasama Süreci

AB’de yasama sürecinde üç kurum söz sahibi:

AB vatandaşlarınca seçilen ve onları temsil eden Avrupa Parlamentosu;

27 üye ülkenin hükümetlerini temsil eden AB Konseyi;

ve AB çıkarlarını bir bütün olarak temsil eden Avrupa Komisyonu.

Bu üç kurum birlikte “Olağan Yasama Usulü” olarak bilinen süreci yönetiyorlar. Önce Komisyon alt birimlerce hazırlanan yasa tasarılarını inceleyip kabul ediyor ve Parlamento ve Konseye sunuyor. İlgili organlarla istişareler ve tartışmalar yapıldıktan sonra Parlamento ve Konsey’in tasarıyı birlikte onaylaması şart. Buradan geçen yasa artık Komisyon’un gözetimi ve denetiminde tüm üye ülkelerce uygulanmak zorunda.

Söz konusu MiCA tasarısı önce Finansal İstikrar, Finansal Hizmetler ve Sermaye Piyasaları Birliği tarafından hazırlanıyor. Avrupa Komisyonu tasarıyı 24 Eylül 2020’de kabul ediyor, yayımlıyor ve incelenmek üzere resmi alıcılar olarak Parlamento’ya ve Konsey’e, mecburi alıcılar olarak da Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’ne gönderiyor.  

O tarihten beri ilgili organlarda başlayan istişarelerde Avrupa Veri Koruma Denetçi Organı ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi görüşlerini sunmuş durumda; şu an halen AB Konseyi ilgili birimlerinde tartışmalar devam ediyor. Bunlar bittiğinde Parlamento ve Konsey gerekirse değişiklikler önerecek; bu değişikliklerde anlaşamazlarsa 2. okumaya geçilecek. Tekrar düzeltmeler önerilebilir ama nihayetinde bu iki organın birlikte onaylaması şart. Ancak beklenti Parlamento ve Konsey’in 2022 başlarında şu anki versiyona majör bir değişiklik yapmadan onaylaması yönünde. Bu sebeple MiCA’nın içeriğini hatırlamakta fayda var. 

Diğer taraftan onaylandıktan sonra uygulamaya geçilmesi için AB’nin tipik olarak yaklaşık iki sene öngördüğünü eklemek gerek. Bir önemli nokta da AB nezdinde regülasyonların, “direktif” ve “karar” lardan farklı olarak, yasal yaptırımının olması ve buna tüm AB ülkelerinin uymak zorunda olmaları.    

İçerik 

Kripto varlıklar taslakta “ Dağıtık defter teknolojisi veya benzer teknolojiler kullanılarak elektronik olarak transfer edilebilen ve saklanabilen değer veya hakların dijital temsili” olarak tanımlanmış ve bu tanımın sağladığı geniş uygulama alanı sayesinde kripto para ihraççıları, ve hizmet sağlayıcıları da düzenlemeye dahil edilmiş; bu tanım sağladığı esneklik anlamında tasarının en beğenilen taraflarından. 

MiCA regülasyonu AB Finans Yasasının kapsamadığı her tür kripto varlığı içine alıyor; diğer bir deyişle “menkul kıymet tokenları”, hisse senedi, tahvil, yatırım fonları gibi zaten düzenlemelere tabi mevcut menkul kıymetler gibi çalışan token’lar haricinde, kriptoya, varlığa, fiat paralara dayalı geniş bir kripto para yelpazesi içeriyor: 

1) Genel olarak kripto varlıklar, ör. bitcoin, ether vb.

2) Varlığa dayalı token’lar: Farklı fiat paralar, emtia, kripto varlıklar veya bunlardan oluşmuş sepetler tarafından desteklenen kripto varlıklar. 

3) E-para token’lar: Değişim aracı olarak da kullanılabilen, tek bir fiat para biriminin değerine endeksli kripto varlıklar; USDC, USDT gibi.  

4) Hizmet (kullanım hakkı) token’ları: Bir ürün, mal veya hizmete dijital erişim sağlayan ve yalnızca bu token’ın ihraççısı tarafından kabul edilen token’lar; BAT gibi. 

Tasarı özel olarak bir stabil coin sınıfı yapmıyor ama ödeme ve alım-satım amaçlı varlık token’ları ve e-para token’ları kategorileri genel olarak stabil coin olarak değerlendirilmiş.  En önemli ayrıştırıcı faktör bir stabil coin’in “önemli/ significant” olup olmadığı. Çünkü küresel çalışan USDT ve USDC gibi bazı stabil coinler riskli görülüyor ve bu tip kripto varlıklar “significant” sınıfına dahil edilip, dijital varlık ihraçları ve halka arzlar için belirtilmiş kurallara ek olarak bunlar için spesifik kurallar konmuş. 

Artılar

MiCA regülasyonu blok içinde taşınabilen (passport-able) yeni bir lisanslama modeli içeriyor ve yasalaşması halinde “kripto varlıklara ilişkin ulusal rejimler artık bundan sonra geçerli olmayacak”. Dolayısıyla kripto varlıklarla ilgili olarak saklama hizmetleri, trading, alım satım platformları gibi herhangi bir hizmet veren firmalar ve ihraççılar, faaliyetlerini, ek bir onay ve lisansa ihtiyaç duymadan istedikleri AB ülkesine taşıyabilecekler. Ortak, tek bir kayıt/lisans politikası kripto sektörüne zaman kazandıracak, büyüme, genişleme imkanı sağlayacak önemli bir avantaj.

Diğer taraftan yasal belirliliğin ve net kuralların Birliğe daha fazla kurumsal yatırımcıyı çekme ve teknolojik rekabette AB’yi öne çıkarma potansiyelini arttırması da mümkün. 

Eksiler 

Stabil coin regülasyonuna çok fazla vurgu yapılmış olması ve özellikle stabil coin ihraççıları için uyum kurallarının katılığı tasarının en çok eleştirilen kısımlarından biri; ör. hizmetin türüne bağlı olarak tek seferlik teknik doküman maliyeti 35.000-75.000 euro, yeni girişimler için tek seferlik uyum maliyeti 2.8-16.5 milyon euro ve mevcutlar için uyum maliyetlerinin 2.3-24 milyon euro arasında olacağı tahmin ediliyor. 

Uyum maliyetini arttıran başka bir kural da standart sermaye koşullarının yanı sıra (ör. tüm ihraççılar için 350.000 euro veya toplam rezerv varlıklarının %2’si kadar, hangisi daha yüksekse) belli kerteleri geçen ihraççıların (ör.1 milyar dolar piyasa değeri ve günlük 500.000 işlem kaydı) “önemli” kategorisine sokulup sermaye/rezerv oranlarına ait ek koşullar konmuş olması. “Etki Değerlendirmesi” ek çalışmasında detaylı bilgiye ulaşmak mümkün, s. 53,61-63.

Bu koşullara zaman kaybı da eklenince token ihraççılarının ve girişimcilerin başka yerleri tercih etmesi ve yüksek işlem hacimli işlem çiftlerinin çoğu stabil coinler üzerinden olduğu için müşteri kaybı yaşanması da olası dezavantajlar olarak görülebilir. 

Avrupa pazarına girişin şartlarının ağır olması 3. dünya ülkelerinin ihraççıları ve hizmet sağlayıcıları için de olumsuz olacaktır ancak halihazırda başarılı çalışan kripto varlık hizmet sunucuları konsolide olmuş bir AB piyasasından yararlanacaktır; blok içinde Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcıları için sağlam bir lisanslama rejimi uygulayan ülkeler ise AB çapındaki yeni koşullara daha kolay uyum sağlayacaktır.

Diğer taraftan tasarının stabil coinlere izin verip bir yandan da sıkı düzenlemeye tabi tutması aslında diğer ülke yönetimlerinin bu kripto paralara bakışından çok farklı değil; finansal istikrar, para politikası ve egemenlik riskleri hep gündemde ve gelişmelere bakılırsa bu çerçevenin değişmesi beklenmemeli. 

DeFi’sızlık 

MiCA düzenlemesinde en çok dikkat çeken diğer bir nokta DeFi piyasalarından hiç bahsedilmemiş olması. Avrupa Komisyonu’nun bu çerçeveyi önerdiği Eylül 2020’den beri DeFi piyasasının ne kadar büyüdüğü düşünülürse, yapacağı kripto politikasının her şeyi kapsamasını isteyen AB açısından önemli bir eksik gibi duruyor. DeFi’ın  herhangi bir regülasyon çerçevesine entegrasyonu başlı başına zor bir konuyken, bir kripto varlığın ihracı için tüzel kişiliği ve ilgili resmi kuruma başvuruyu şart koşan AB’ de DeFi protokollerinin bu standartlara uymasını beklemek oldukça uzak duruyor. 

ABD’den farkı 

AB’nin eksiği gediğine rağmen bütünleyici ve kapsayıcı tek bir ortak düzenleme olarak hazırlanmış MiCA politikasıyla ABD’ye göre şimdilik bir adım önde olduğu söylenebilir. Zira ABD’de kripto para regülasyonları son zamanlarda oldukça karmaşık hale gelmiş durumda:

Şu anda spot kripto piyasalarını düzenleyen federal bir otorite yok ABD’de. Çoğu kripto para platformu eyalet bazında düzenleniyor ve çalıştıkları her eyalette bir para transfercisi lisansı almak zorundalar. Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu CFTC’nin yetki alanı kripto türev piyasası ve alta yatan spot piyasadaki usulsüzlüklerle ilgili. Menkul Kıymet Komisyonu SEC de menkul kıymet ve platformlarından sorumlu ve bu önemli her iki kurum da Kongre’den yetkilerinin arttırılmasını istiyor. CFTC Başkan vekili geçtiğimiz günlerde Senato’ya kripto için ana federal düzenleyici kurum olmaya hazır olduklarını açıklarken, SEC çoktandır borsalar, DeFi, stabil coin, nerdeyse tüm kripto para alanının regülasyona tabi olması için bastırıyor.  

Yasamanın olacağı Kongrede ise kripto para sektörünü etkileyecek bir çok yasa tasarısı öne sürüldü, ancak en son Ağustos ayında sunulan ve pek de dikkat çekmeyen tasarı hariç tutulursa, MiCA düzenlemesi gibi kapsamlı bir politikaya başlanmış değil ve farklı eyaletler kendi düzenlemelerini uygulayabiliyorlar. 

Bu kurumlara en son “kriptoyu bankacılık faaliyetlerine almazsak sektör bankacılık dışında büyüyecek ve federal kurumlar bir şey yapamayacak” diyen FDIC (Federal Mevduat Sigorta Kurumu) Başkanı eklendi. FDIC, Fed ve Para Birimi Denetleyici Ofisi OCC ile birlikte koordineli olarak banka kripto ilişkisini düzenlemeye (saklama, kullanma, teminat alma) çalışıyor; hatta OCC’nin eski başkanı zamanında çıkarılan bankaların kripto saklama izninin de şu anda incelendiği biliniyor. 

FDIC, OCC ve Başkanlık Finansal Piyasalar Çalışma Grubunun (Hazine, Fed, SEC CFTC) birlikte yayımladığı son raporda “sadece federal olarak sigortalanmış mevduat kurumlarının yani bankacılık lisansı almış kurumların stabil coin ihraç edebilecekleri” öne sürüldü ki Tether ve Circle için ciddi tehdit sayılabilir. Başkanlık Çalışma Grubunun bu raporu “Biden yönetiminin Kongreye stabil coin’ler için biran önce harekete geçilmesi yoksa yönetimin adım atacağı” yönünde verdiği son işaret olarak da değerlendirildi. 

Yürürlüğe Girince  

AB MiCA regülasyonu kapsayıcı, bütünleyici yaklaşımı ve sağladığı hukuki netlik açısından küresel standartlar oluşturma potansiyeli olan bir politika. AB’nin hem kendi hedefleri doğrultusunda somut asımlar atmış olması hem de diğer ülkelere örnek olması açısından da önemli bir düzenleme. Uygulanmaya başlandığında umulur ki kripto para ekosisteminin önünü açan ve regülasyonlardan ziyade belirsizlikten yakınan kripto varlık işletmelerinin beklentilerini karşılayan bir regülasyon olsun. 

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

btchaber bh logo

Didem Kurunç

İEL ve İşletme Fakültesi mezunudur. ABD’de yüksek lisans (MSc in Finance) eğitimini onur derecesiyle bitirmiştir. Bir süre özel sektörde finans alanında çalışmış ve finans dalında doktora eğitimini tez aşamasına kadar devam ettirmiştir. Eğitim, finans ve finansal okuryazarlık ilgi alanları arasındadır ve bu konularda bağımsız danışmanlık yapmaktadır.
https://www.btchaber.com/





Blokzincirin ve kripto paraların, geleceği nasıl değiştireceğini bugünden öğrenin.
btch x banner
btch youtube banner
Bağlantıyı kopyala